21 Kasım 2016 Pazartesi

Bodrum Masalı 13.bölüm

Aşk: Yazgı
*‘‘Sevgiyi çabuk kaybediyorsun
Pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.’’
3.fragmana kadar bölümle ilgili beklentimi sıfırda tutmaktan yanaydım. Ancak 3.fragmanla özellikle de Şevval Sam’ın o güzel sesini duyduğum anda hah dedim, sonunda. Dizinin ilk bölümünden bu yana Faryalı için kılı kıpırdamayan Yıldız’ın yıllardır içinde sakladıkları dudaklarından sızmaya başlamış mıydı? Bu sızma haline Faryalı’nın da şahit olması ne güzel olurdu. Yine Kelebek için Su’yun geçmişten vazgeçmesi güzel bir adımdı. Ateş’in ise Aslı’ya benim aklım fikrim zaten seninle repliği ise umut vaddediyordu.
Sonrasında Ateş tagını görünce içimden bir ses hafiften bir selam çakıldığını söyledi izleyene doğru. Oturduk başına vesselam bölümün. İzledikçe de bölüme ateş denme nedeninin ismiyle müsemma karakterimizden ziyade dizinin genlerine işlemiş aşk temasından geldiğini de fark ettim. İç içe geçmiş aşkların hüzünlü yazgılarıyla yüzleştik bölüm boyu. Haydar Amca’nın da dediği gibi aşk engel olunamaz bir şeydi. Hapşuruk gibi. Tutamazdın, kalbinin ona akmasına engel olamazdın. Üzüm Yenge’nin hastalığıyla belki de dizimizin tüm eski aşıklarının kalplerindeki düğümler sıkıldı. Çözüldü demiyorum. Çözülmesine daha vakit var belli ki. Yıllanmışlar, üzümden şaraba geçmişler, aşk şarabını içip edeple onun sarhoşluğunu gizlemişler olarak Haydar ve Üzüm kavuştu belki ;ama müzmin hastalarımız Faryalı ve nihayet hala sevdiğini bize de hissettiren Yıldız’ın yolu var. Ne acı kendinden kaçmak diyor insan? Ne acı aşktan kaçmak? Ne acı pişmalıkla kavrulmak. Faryalı kovalamadan sessizliğinde sevmeye devam ederken kaçamak bakışlarıyla, ona akan Yıldız öyle tatlıydı ki bu bölümde. Türkü söylerken yakalanıp ardından Faryalı gidince onun gittiğinden emin olmak için çocuksu bakışlarıyla gülümseyen Şevval Sam’a bayıldım. Sanki Yıldız’ın yıllar önce geride bıraktığı çocuk içinde uyanıyor gibiydi di mi? Timuçin Esen ise bildiğimiz gibi hep. Çınar’dan bu yana her yarattığı karakterde farklılaşsa da bakışlarında yaşattığı gerçeklik duygusu değişmiyor işte. İçinize işliyor. Sevmesi, acısı yarattığı karakterin yaşayan olmasını sağlıyor.
Bu haftanın bana göre oyunculuğuyla ve acısıyla öne çıkan ismi kesinlikle Toprak Sağlam’ın can verdiği Gözde’ydi. O şarkı söylerken gözlerinden akan pişmalığı, aşkı, eksilmişliği, acıyı ve hepsinden öte kırgınlığı öyle bir yaşattı ki Aslı ve Kelebek gibi biz de dağıldık. Geçen hafta Evren ve Gözde’nin çatışmalarda eksik kaldığını söylemiştim. Sanırım senaristlerimiz de bunu fark edip bu hafta Faryalı, Yıldız, Evren ve Gözde dörtgenini aktifleştirmişler. Bana en ilginç gelen ayrıntı ise Gözde ağlarken yanına giden Yıldız’a Gözde’nin bakışıydı. Hep rakip olarak bakan ve bunu bize geçiren Gözde Yıldız’a gerçek bir dosta bakar gibi baktı o sahnede. Belki bana öyle geldi bilmiyorum. Velhasıl ben bu bölüm ağır aksak giden bu dörtlünün ritminin artmasını sevdim.
Gelelim henüz aşkla yeni tanışan gençlerimize. Kelebek aynı Faryalı. Kendini sevdikleri için yok sayan. Sevdikleri için kanatlanan, rengarek. Cenk’le nihayet yolları ayrılan Su ergenlik triplerinde dolaşırken elindeki imkansızlıklara rağmen onu mutlu etmeye çalışan Kelebek gerçekten izlenmeye değerdi. Hilmi Cem İntepe her geçen hafta kendisini geliştiriyor. Çok doğal kendine has bir Kelebek yaratıyor ve bunu izlemek keyifli. Bilhassa bu hafta Alperen Duymaz’la çok eğlendirdiler beni. Ateş ve Kelebek enerjileri tutan karakterler. Aynılıktan gelen bir bütünlükleri var. İkisinde de aynı saf temiz sevme biçimi, aynı fütürsuzluk, korkusuzluk ve kendi adaletini kendi sağlama refleksi. Su konusunda hala kararsızım. Kelebek’le ilgili duyguları olduğu net ama bir şey var. Yani bu belki Kelebek’in aşkının derinliğinden bilmiyorum, sığ geliyor Su’nun sevme biçimi. Her an kafası karışacak gibi hissediliyor. O eksik neyse zamanla dolacak eminim. Bekleyip göreceğiz.
Aşkın Ateş haline gelince. Çarşı biraz karıştı bu hafta. Geçtiğimiz hafta Alara’nın mesajıyla Aslı’nın yanından giden Ateş affedilmemiş görünüyordu. Aslı’ya gelen hediyelerin yeni farkına varan Ateş’in buna karşı koruma refleksi geliştirmesi güzeldi. Yiğit ve Mert’in de fark ettiği gerçeği sanırım Ateş’in de kabullenmesi yakındır. Hatta tam manasıyla Ateş açısından bir kasırganın yaklaştığı da ortada. Uzay faktörü başta Ateş’le Aslı’yı yaklaştırma mottosuyla yola çıksa da sanıyorum Aslı’yı tanıdıkça fikir değiştirecek. Uzay’ın bölümler önce sevgisizlikten nasıl ağladığını hatırlıyoruz. Bu noktada Pasifik gibi kalbi olan Aslı’dan etkilenmesi şaşırtıcı olmaz. Olmaz  ;ama işte o ama. Uzay Yiğit değil. Uzay Ateş’in arkadaşı değil. Uzay nahif biri değil. Sınırları olan biri de değil. Ateş için, rakip olursa şayet, baya zorlayıcı olacaktır. Alara’ya gelince kendisini seven ikinci adamı da Aslı’ya aşık bulunca ne tepki verir bilemiyorumJ
Aslı’ya gelince. Portakal ağacından düşmeye devam eden şiir yürekli kız, öyle güzel anlattı ki Yiğit’e hem aşkını hem korkusunu. Kimseyi göremediğini ;ama kurtulmak istediğini. Aslı sevdasının karşılığı olmadığından o kadar emin ki, Ateş ‘Benim aklım fikrim zaten seninle’ dese de inanmıyor. Öyle ya hep Alara’ya giden bir Ateş var ortada. Ona hesap verse de, içi gider gibi baksa da yanmışlıktan görecek halde değil Aslı. Avucuna konan küçücük motor oysa ne güzel anlatıyordu Ateş’in duygularını. Ciddi olarak ben geçen haftaki motorun anahtarlarını verdiğini düşünmüştüm. Yanıldım. Ateş gücüm bu kadara yeter ama diyerek o oyuncak motoru koydu ya Aslı’nın avucuna, içtenlikte bana göre zirve yaptı. Yansın dediğimiz Ateş oğlanın az yolu kaldı sanki. Doğrudan yapılacak bir itirafta da Aslı kızımız şüpheci yaklaşır mı? Sanmam.
Kısaca benim için reytigi ne olursa olsun keyfi yerinde bir bölümdü. Sınırlar belirginleşti. Her aşk için düğümler atılırken biraz da çözümler verildi.
Son olarak Ian Craib’in bir sözüyle bitirmek istiyorum: ‘‘Eğer  elimi ateşe uzatmışsam ve yanmışsam bunu hemen tekrarlamam, psikoterapi ise bir anlamda, elini ateşe uzat ve orada tut, der.’’  
                                                                                                                     UmayMasal

*Ataol Behramoğlu

4 yorum:

  1. Anlatım da kullanılan kelimeler, ifade o kadar güçlü ve güzel ki ... Emeğinize sağlık 🌹

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. buraya yorum bırakan nezaketinize çok teşekkür ederim

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. buraya yorum bırakan nezaketinize çok teşekkür ederim

      Sil