“... doruklarından bakınca
Görürsünüz hoşnut gözlerle
Vadinin ak çadırlarla donandığını
Ve, ta ötede,denizin
Uçan yelkenlerle...”
Ezgi Gör... İlk defa bir oyuncu hakkında yazmak. İlginç bir tecrübe benim
için. Çünkü çok yolun başında bir oyuncu Ezgi Gör. İlk performansı, benim
adıma, Artemis Aydın olarak hayal evrenime girdiğinden beri hem sıra dışı
güzelliği, hem de Artemis Aydın’a ruh üflerken kullandığı yaklaşımla içimizi
ısıttı. Biz Artemis Aydın’ı kardeş, arkadaş, küçük kızımız gibi hissettik. Çünkü
Ezgi Gör bunu hissetmemizi sağladı.
Artemis Aydın sorunları olan, ailesiyle özellikle
annesiyle yaşadığı sorunlarla başa çıkma konusunda tereddütlerle savrulan bir
genç kızdı. Bir taraftan da babası ile olan ilişkisindeki dürüstlüğü, netliği
ile tereddütsüz. Hissettiklerini söyleme konusunda zaman zaman karmaşık, içine
kapalı bir o kadar da sahilde bağıra çağıra şarkı söyleyecek kadar cesur. Artemis’in
en özel tarafı özgün olmasıydı. Babasına aşkla bağlı, annesine kendisini
anlatamayan, etrafındaki herkese akılcı bu kızın alt kimliğinde gizli olan
okuma, anlama, sorgulama becerisi şu ana kadar yazılmış pek çok genç kız
karakterinin ötesine taşıyordu Artemis’i. Başlarda babası ile sahnelerinde
bölük pörçük gördüğümüz “Portakal Çiçeği” Hasan’la farklı düzlemde ama aynı
doğrultuda karşılaştığında Artemis için anne ve babasından bağımsız bir hikaye
de başladı.
Kuşkusuz Artemis ve Hasan ilişkisinin en güçlü tarafı en başından itibaren
Artemis’ti. Bu güçle genç kızın çektiği aşk acısının samimiyeti hepimiz için
bağlayıcı oldu. Ezgi Gör’ün Timuçin Esen’le olan “Hiç iyi değilim baba, canım
çok yanıyor...” sahnesinde Artemis’in aşkını anlatırken duygudan duyguya geçen
mimiklerinde saklı olan o bilememe hali, kırılganlık, dağılmışlık ama bir o
kadar güçlü tutum hepimiz için Artemis’le empati kurma sebebi oldu. Orda hepimiz
ilk aşkımıza, ilk acımıza ve belki babamızla konuşabildiğimiz anlara,
konuşamadığımız korkularımıza götürdü genç oyuncu bizleri. O ağlarken,
sonrasında Artemis’i o aşkla büyütürken Artemis’teki her değişkene sağlam
vurgularla bizi bağlarken Portakal Çiçeği Artemis, Güneş Kız Ezgi Gör’e dönüşmeye başladı hepimiz için. Ekran karşısında
onu izlerken yüzümüze yayılan gülümsemeler, zaman zaman mahzunlaşan ifadelerle
ona eşlik ettik durduk.
Gülperi evreninde çok karakter vardı malum. Ancak o evrenin Hasan’a aşık
olarak düğümlerinden olmaya aday olan karakteri Artemis aşkına rağmen haksız
olduğunu düşündüğü Hasan’ın karşısına dikilince ve “Senin gelişinle benim
bitişim başladı Hasan Taşkın, uzak duralım” dediğinde artık kalbimizde “Artemis’in
Askerleriyiz” nidası yükselmeye başladı. Çünkü Ezgi Gör bu sahnede sesini
kullanma biçiminden, gözlerine ağır ağır hücüm eden gözyaşlarına kadar, yüzüne
ağır ağır yayılan kızıllıktan bedenindeki titremeye kadar öyle hissettirdi ki
bize Artemis’i hayran kalmamak elde değildi. Hala dönüp dönüp izlediğim
sahnelerden biri olarak cebimde. Kuşkusuz partneri Burak Dakak’la oyun alıp
verme konusundaki sinerjilerinin de bu performanslarda olumlu etkisi vardı fakat
henüz 16 yaşında bir genç kızın ilk dizi performansında bu denli güçlü,
ayakları yere sağlam basan, inandırıcı oyunculuğu da asla es geçilmemeli.
Sonrasındaki süreçte Artemis ve Hasan’ın aşkları hikayenin merkezine
ilerlerken yine Ezgi Gör’ün Artemis’in dönüşümüne nasıl ayak uydurduğunu,
öfkesinde ve neşesinde ne kadar inandırıcı olduğunu izledik. İtiraf sahnesinde
elindeki güçlü varsayımlara rağmen ,aşkını ilk haykıran taraf olmasına rağmen
Artemis’in nasıl kaygılar taşıyarak
Hasan’ın cevabını beklediğini öyle anlattı ki beden diliyle hepimiz o endişeyle
bekledik. Hasan kendi duygularını itiraf ettiğinde biz de tıpkı Artemis gibi derin
bir nefes alıp “Göğe Baktık”. Sahilde “Babam katil” derken Hasan’ın elini
bırakmayan Artemis’in nasıl acı çektiğine kıpkırmızı bakışlarla şahit olduk. Ağlayamayanlara
inat yapar gibi, Artemis her ağladığında öyle gerçekti ki bazen içimizde bir
şeyler koptu gitti bazen hepimiz Artemis’le ağladık. Mutluğunda , ağlayışında,
huzurunda, öfkesinde ve kuşkusuz aşkında samimi olmayı başaran, bize Artemis’i
inandırandı Ezgi Gör. Şimdi Artemis’i Hasan’la el ele uğurladı sonsuza. Bekliyoruz.
Bu genç kız başka hangi karaktere ruh üfleyecek acaba? Ezgi Gör... Portakal
çiçeğiydi, şimdi Güneş Kız. Kızıl kıvırcık saçları, bembeyaz teni, çilli yüzü
ve uzak İskoç dağlarından gelmiş bir peri kızını andıran gülümsemesi ile
hayallerinin peşinden gitmesini izlemek istiyoruz. Bir kısmımız için kardeş,
bir kısmımız için arkadaş, bir kısmımız için ise gurur duyulan kız evlat gibi. Çünkü
ışıldayacak biliyoruz. Hasan’a okuduğu şiirlerdeki duyguyu nasıl kalplere taşıdıysa
her ruh verdiği karakterde aynı duyguyla bizi sarsacak biliyoruz. Bekliyoruz.
Son demde; Hayallerini, hedeflerini gerçek yaptığın bir ömür olsun Güneş
Kız. Portakal çiçeğini Tanrıça Artemis’e dönüştürdüğün maceranda, dönüştürme
becerini hep kullandığın performanslar senin olsun. Hep böyle samimi, bir o
kadar özgün ve benzersiz ol. Zira biz senin gibilerin başarmasını istiyoruz.
UmayMasal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder