bedr etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bedr etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2019 Pazar

Gülperi-Vazgeçme Bizden

“Yüreğim gibi duruyorsun orda,
Kalp atışlarımız da adımlarımız gibi senkronize.
Aşka dair ne varsa gözlerimizde ve
Ruhumuzdan bir iple bağlıyız”
Ne  zaman ipin üstünde yürüyen bir akrobat görsem kendimi onun yerinde hissediyorum ,demiş Theodor Lipps. Empati duygusunun yazan , çizen, oynayan, yontan sanatçılar açısından ne kadar üst perdede yaşandığını anlatmak istemiş belki. Empati gelişimsel ve sosyal psikolojide yapılmış tanımlarında  da kişinin başkalarının duygu, perspektif durumlarını deneyimleme yeteneklerini kapsar. Buna ister karşısındakini anlama ister duygusal anlamda karşısındakinin hissettiğini hissetme becerisi diyin. Karşısındakini anlayan ya da hissettiğinin hissedebilen birey bunu karşısındakiyle paylaşmalı ve gösterebilmelidir de. Ancak Adler kitabında empatiyi yetenek olarak yorumlarken empatik bireylerin ruhlarında sürekli ayarlama yapma ihtiyacından da bahseder. Özdeşleşme insana özgü ama bir o kadar zorlayıcı tahribatı gelişim düzeyiyle eş güçte bir oldu olarak da gösterilir. Katılın ya da katılmayın, ki ben tamamiyle katılıyorum, empati her insanda kodlanmış ama her insanın üst düzey beceri haline getiremediği bir yetenektir. Girizgahların sebebi eğer bizi takip ediyorsanız malum. Her bölümü bir durumla özdeş gördüğümüz noktalar neden oluyor bu kısımlara. Yazmamızın sebebini oluşturan Gülperi’nin Vazgeçme Bizden bölümü bana göre işte tam da bu durum yani “Empati” üzerine kurulmuş bir bölümdü. Bazı anlarda üstün yeteneklerini kullanan karakterler bazı anlarda bu yeteneklerini gözardı edebildi bazı karakterlerse bu duygudan yoksunluğuyla anlamsızlıklarına anlamsızlık ekledi. Bölümü en başından ele aldığımızda geçen hafta aynı masada bıraktığımız Gülperi, Kadir, Artemis, Hasan  kare asının ArHas ilişkisinde duracakları nokta bu duygunun Gülperi ve Kadir için anlamını ölçtü. Gülperi ve Kadir açısından hem özel durumları hem de anne baba olarak durdukları noktadan zor bir sürecin başlangıcıydı ArHas aşkı. İkilinin aşkına bozulsalar da kendi geçirdikleri süreçler ve tabiki evlatlarına olan tartışmasız sevgileri Artemis ve Hasan’ı anlamaya itti onları. Temelde ilk andan beri kızının duygularını bilen Hasan’dan da şüphelendiğini bildiğimiz Kadir’in ArHas aşkını geçici olabilir diye tanımlamasını yadırgadım sadece. O noktada kadın empatikliğinin daha gelişkin olduğunu yaşadığı şoka rağmen Gülperi ortaya koydu. “Ya değilse, bizim gibi mi olsunlar?” Ana karakter olarak ve kuşkusuz ana aşk olarak dizinin merkezinde olan Gülperi ve Kadir’in şimdilik geri çekilmesine kızanlar bana da kızacak belki ama bence ilk bölümden beri çocukları için hayatından bile vazgeçmeye hazır Gülperi’nin hamlesi tam da ona göreydi. Burada parantez henüz sürgün veren bir aşkı budamak belki onu öldürür ama köklenmiş bir ağacın budandığı yer daha fazla yeşerir. Gülperi ve Kadir aşkı yıllara meydan okumuş bir aşk. Budanmak ne kesildiği yerden yeşermeyi başaracak kadar köklü. Ne kadar engel girerse girsin bundan sonra sadece şiddeti artar. Diğer taraftan bölüm boyunca Gülperi ve Kadir’in imkansıza düşer gibi olan ama daima da birbirinde son bulan halini çok sevdim ben. Hafif kavga halini ama sonra yine yeniden birbirlerini anlamalarını samimi buldum. Son sahneye rağmen sarsılsalar da ayakta kalacaklarına inancım büyük. Zira şu ana kadar Kadir’in Can için babaya dönüşmesini, Hasan için de baba figürü haline gelmesini izledik. Kadir’in sadece Bedriye ile bağı oluşmadı. O da yakın görünüyor. Malum spor arabalı züppemiz pek tekin değil. Ancak Artemis ve Gülperi arasında kurulamayan bağ bakalım nereden sağlanacak. Şeyma’nın ilgili anne, anlayışlı eski eş, yaşadıklarından ders çıkarmış ve olgunlaşmış birey tavırlarından etkilenmiş görünen Artemis’in Gülperi’nin gerçek anneliğine tam da ihtiyacı olan an kuşkusuz Şeyma’nın kendisini amaçları için nasıl hiçe saydığını öğrendiği an olacaktır. Bulumia olduğu bu bölüm ortaya çıkan Artemis’in hastalığı yeni değil. Buna sebep olan etkenlerin gücü hakkında bilgimiz kısıtlı. Aşksız ve anlayışsız bir evliliğin ortasında büyüdüğünü biliyoruz. Babası tarafından koşusuz kabul edilirken annesi tarafından ötelendiğini de biliyoruz. Bu ötelenmenin şiddetini Artemis’in yaşadıklarına rağmen kendisini onun önünde dövdüren Şeyma’dan ölçmek de zor değil. Ama kızın annesine yönelik duygu boşluğu o kadar derin ki, arka arkaya yaşadığı travmalardan sonra ciddi bir hastalığının olması çok yüksek olan empati duygusunu bir anlığına geriye çekmesine neden oldu. Şaşırtıcı mı? Değil. Artemis korkuyor. Parça parça olmuş ailesinin yitip kaybolmasından korkuyor. Babasını paylaşmaktan korkuyor. Neydi? “Sen tanıdığım en muhteşem insansın tabi babamdan sonra.” Babası Artemis için sadece babası değil. Tüm ailesi. Onu başka bir kadınla, çocuklarla paylaşmak, ona asla yalan söylemeyen babasının ona bir şey söylememesi gerçeğiyle yüzleşmek kolay olmasa gerek. Aynı gün içinde üst üste duyduklarıyla, yaşadıklarıyla dağılması belki dizi evreninde sizlere bencillik gibi gelmiştir ama aslında o kadar doğal ki. Bir de bu kız anne ve babasının boşanmasına karşıyken Hasan’dan duyduklarıyla annesinin yaptıklarına şahit olunca “Artemis Kılıcını” alıp adaletini içi kanaya kanaya sağlamış biri. Şimdi tam da inanmak isterken annesine saklanan gerçekler yeniden o kılıcı eline aldıracaktır. Geçen sefer babasını annesinin elinden alan Artemis’in bu kez Şeyma’ya bedeli sadece Kadir olarak kalmayacaktır. Artemis annesinden kendisini de alacaktır.
Bölümün Hasan cephesine bakınca empatinin ilk kez ona doğru aktığı söylenebilir sanıyorum. Gökhan’la aralarında olanlara rağmen Hasan ilk defa kendisi için bir şeyler yapmaya karar verdi. Bu noktada  ikisinin zayıflayan bağı, kopacağına inanmıyorum mutlaka yeniden o kardeşlik kurulacak, Hasan’ın kendisiyle yüzleşmesinde etkili oldu. Artemis’le aşkına sığınan Hasan’ı ilk defa on yedi yaşında gördük. Bedriye’nin anlattıklarına dayanarak çok da okul meraklısı olmadığını bildiğimiz Hasan’ın Taşkınların prensliğindeki kimliğinden ne kadar uzak düştüğünü de görmüş olduk. Bu benim için çok değerli zira avukat olmayı düşünmeye başlayan Hasan’ın feodal kimlikten sıyrılmaya başladığını hissetmek güzel. Burada parantez, Artemis’in çevresiyle ilk çarpışmasında öngörülerimizin doğruluğu da tek tek ortaya çıktı. Hasan’ın Artemis’e duygularını keşfetmekteki gecikmişlliği sadece Kadir değil demiştik ki bölümdeki senin dünyan çok güzel, ifadesi gösterdi ki kendi karmaşık dünyasının belki cahillikle çevrelenmiş bakış açılarının oluşturduğu sancılı kimliğinin hakettiği kişiyi Artemis olarak görmemiş Hasan. Hasan’da Artemis hep bambaşka olmuş. Teknik olarak o dünyanın başka bir parçası olan Selen’i o kadar derin görmemiş demek ki. Artemis’in derinliğinde boğulmaktan korkmuş. O derinlikle başa çıkamamaktan korkmuş. Korkmuş ki uzak durmuş. Bu bölüm “senin baban katil” dediği kıza “ben bir katilin oğluyum beni istemezsen anlarım” derken aslında Artemis’i kırmaktan, onu zor durumda bırakmaktan nasıl korktuğunu, kendisini ona layık görmekten ne kadar uzak olduğunu anlatmaya çalıştı Hasan.  Artemis ise Hasan’a sorulmamışları sorarken genç adamın hayatının akışını hızla değiştireceğinin sinyalini verdi. Artemis Hasan’ı , ailesini, feodal kimiliğini ve defolarını biliyor. Kırıla kırıla öğrendi bunları. Ama Hasan’ın babası gibi kocaman bir kalbi olduğunu , sevdikleri için hayatından vazgeçecek ruhunu da biliyor. Kendi ifadesiyle dürüstlüğünü, muhteşem cesaretini de biliyor. Artemis Hasan’ı içinde yaşadığı topluluğun sığ duygu dünyasının yalancı nezaketinin dışında bir adam olduğu için seviyor. Diğer konular tıpkı dediği gibi sadece sorup öğrenmeye bakar. Hasan sorarsa Artemis onunla o cevapları aramaktan asla kaçmayacaktır. Hasan da o soruları Artemis’le aramak isteğinde zaten. Bölüm boyunca elini bırakmayan Artemis’ten bir an gözlerini ayıramaması, verilen tepkilerin sakinliği karşısında hiç yaşamadığı huzuru hisseden Artemis’in şaşkınlığına inat, gözlerinde sakladığı bu kız gerçekten benim mi bakışıyla en güzel gerçeğim dediği aşka sığınışı bundan. Daha önce sadece yokuş başına geldiği okulun kapısına kadar Artemis’le gelip o okula gidecek olmaya çok da büyük tepki göstermemesi bundan. Hasan için Artemis cidden her şey. Sırdaş, arkadaş, dökülebildiği kişi ve kuşkusuz aşk. Sarıldığında göğsüne sığan “Çillim”  dediği kız hayattaki en büyük değişkenlerinden biri olma yolunda yürüyor. Yine parantez Hasan’ın okul fikrine ikna olma nedeni sonuna kadar Artemis’tir ve bu konu tartışmaya kapalıdır. Şeyma’nın Gülperi ve Kadir’i bitirmeyi öncelikli amaç belirlediği yolda ikinci hedef ArHas aşkıdır bu da net. Peki hastalığı ortaya çıkan Artemis’in hamlesinden sonra ne olacak? Bu kısım tamamen hikayenin bugüne kadar bana anlattıklarıyla ilgili. Keşke değişmeseydi dediğim hikaye anlatıcılarının verdiği mesajlarla ilgili. Bundan sonraki bakış açısına ilişkin yeni bölümü görmemiz gerek. Bundan sonraki kısımda Gülperi ve Kadir’in ilişkisi sarsılsa bile ayakta kalacaktır. Hasan’ın evliliği öğrenmesini beklemiyorum. Hatalı nüfüs kaydı denilerek Hasan atlatılacaktır. Artemis kısmı ise bir süre idare edilip daha sonra Şeyma’nın planlarının ifşasıyla son bulacaktır. Tam da bu sırada Hasan’ın evliliği öğrenmesiyle de iş bambaşka noktalara taşınabilir. Artemis ve Hasan konuşurken , Gülperi ve Kadir neden konuşamadı kısmına gelince. ArHas aşkının güçlenmesi için zamana ihtiyaç var. Bu bölüm bol bol konuşan , paylaşan, birbirini bakışlarından anlayacak halde olsalar da her sıkıntıda birbirlerine sahip çıkmaktan geri durmayan halleri bu güçlenmenin yansımaları. İkisinin aşkının sınanacağı zamana hazırlık. Artemis’in Hasan’a söylemeyeceğini düşündüğüm evlilik sınanmayı başlatacaktır. Fakat aralarındaki bağ onları aynı okulda ve korkarım aynı evde acıttıkça acıtacaktır. Aşk acısı büyüttükçe de hem anne ve babaları için hem de birbirleri için zaten varolan empati duyguları daha da gelişecektir.
Hamiş: Başka bir yolu bulunamaz mıydı bilmiyorum sayın yazarlar. Keşke bırakmasaydınız hikayenizi. Zira sizin anlatınız ne olursa olsun değerliydi benim için. Birbiri içine geçmiş iki aileyi, kader denilen iple iki koldan bağlarken bana göre duygusu, empatisi yüksek bir bölümle veda ettiniz. Baştan beri izlediğim bir kadın hikayesiydi Gülperi. Sonra sonra buraya birkaç sözcük bırakmamı sağlayan Artemis ve Hasan’ın ilk aşkıyla irdeler oldum anlatınızı. Öyle derin, öyle kimlikli bir ilk aşk ve derinlikli bir kız çocuğu yazdınız ki onun ağzından çıkan her sözcükte haklı olsun olmasın onu anlama duygusu yarattınız. Öyle bir oğlan çocuğu yazdınız ki iki arada sıkışmanın, cehaletin onu nasıl parçaladığını hissettirdiniz. ArHas kod adlı bu ilk aşkta aşkın en saf halini anlattınız. Artemis’in ses tonuyla “Teşekkür ederiz”

                                                                                          UmayMasal