Uçurum kenarından medet umacak kadar çok acı yaşamamak gerek bu hayatta. Neden mi? Şöyle ki: Duymak istenilen cevaplar ya da amaçlanan muhtemel bir son... Ve o uca kadar gidiş. Bu bir çıkış değildir aslında. Umulduğu gibi insanı kurtarmaz, aksine daha da derine iter. Ama o çaresizlik hissi ile birlikte gelen kayboluş yok mu işte, her şeyi yaptırır hem de bile bile. Evet, Cesur’dan bahsediyorum tabii ki de. Doğru ya da yanlış, haklı ya da değil sadece anlamak istiyorum onu. Sanırım bir nebze de olsa başarıyorum sanki. Çok uğraştı çünkü her şeyi kuralına ugun yapabilmek adına. Ama olmadı ne yazık ki ve kayıplarına bir kayıp daha ekledi annesini kaybederek. Bunun acısıyla Tahsin’i sürükledi uçuruma, sordu o gece neler yaşandığını. Tahsin de candan daha tatlı hiçbir şey olmayacağını kanıtlarcasına söylemeye niyetlendi bütün yaşananları. Ancak gizemli bir kişi tarafından vurulmasıyla gerçeklerin ortaya çıkması kalınca başka bahara, Cesur’un planı da suya düştü böylece. Hatta sadece planı suya düşmekle kalmayıp bu ana şahit olan Sühan’ın güvenini de kaybetti beklenmeyen bu hamleyle.
Sühan... Şu dizi boyunca bir Sühan ikilem arasında kalmıştır bir de ben sanırım. Bir an geliyor; bakıyorsun dediklerinde, hissettiklerinde çok haklı sonra bir daha bakıyorsun fazla tepkili. Yani tam anlamıyla ne kızabiliyoruz ne de üzülebiliyoruz sanki. Aslına bakarsanız bu arada kalmışlık her şeyden de beterdir ki İnsanı ciddi anlamda yıpratır hem de hiç farkında olmadan. Sühan da bu durumun tam da merkezinde şu an. Babasını kanlar içinde gördüğünde, o zamana kadar Cesur’a dair inandığı her şey yıkıldı ve bunun getirdiği hırsla, üzüntüyle de yüzüğü atıverdi hemen, oracıkta. Burada neyse diyerek çiftimize yeniden dönmek kaydıyla bitmek tükenmek bilmeyen Hülya sorunumuza değinelim biraz da...
Bu konunun artık gereğinden fazla uzadığını düşünmekteyim açıkçası. Cahide’nin yalanları, planları derken Hülya’nın olaylara bir şekilde dahil olması izleyiciyi sıktığı bir gerçek çünkü. Yalnız durum böyle olunca da bu hafta farklılık yaratmışlar ve çiftimizi ilgilendiren bir karmaşa içinde yer almış Hülya. Yani şu ki Cahide’deki değişikliği fark edip olur olmaz yerlerde karşısına çıkarak onu sıkıştırınca, Nişantaşı’daki evde, belki de bu sefer sonunun gelmesine neden olacak bir olay yaratmış oldu istemeyerek de olsa. Katılır mısınız bilemem ama bu karmaşanın en güzel yanı ise Cesur’un olayı duyar duymaz soluğu Sühan’ın yanında almasıydı bana göre. Böylece yeniden sözler bakımından acıtıcı ama ikisi anlamında da bir o kadar güzel kavgaya şahit olduk bizler de. Şunu demeden geçemeyeceğim yine ki çiftimizin sevgi dolu sahneleri ayrı bu şekilde tartışmaları ise daha ayrı seyir zevki vermekte. Yeniden tartışmaya dönersek de Sühan’ın evliliği bitirme kararı ile son buldu ne yazık ki. Bakalım bitti demekle o kadar kolay bitebilecek mi bu evlilik ama Bu kavgada benim hissettiğim ise kaybeden değil ama kazananı varsa bu hikayenin Tuba ile Kıvanç’ı izleyen bizler oluyoruz kesinlikle.
Tam da burada iki oyuncuya değinmek istiyorum biraz da. Birlikte olan her türlü sahnelerinin çok iyi olduğunu defalarca belirtmiştim zaten. Farklı bir enerjide oldukları ve bunu bizlere, izleyenlere en etkili şekilde yansıttıkları apaçık bir gerçek, tartışmasız. Ayrı ayrı ise... Oyunculuğun belli bir kalıbı olmadığını düşünmekle beraber, Kıvanç Tatlıtuğ oynayabilsin yeter, Tuba Büyüküstün sadece dursa ve baksa yeter diyorum ki bundan fazlası ise haksız bir rekabet yaratmaz mı sizce de?
Bölümün bu haftaki bir diğer konusuna geçerek Rıza’yı konuşalım biraz da. Daha önceden de demiştim, ortalığı iyice karıştırdı sonradan da büyük keyifle inzivaya çekilmişti. Tabii ki yattığı yerden de bir maestro şefi edasında planlarını uygulamaya devam etti. Tahsin’i alt etmek adına nasıl yaptı nasıl becerdi bilinmez ama bütün gerçeklerin bir numaralı şahidi ve planların uygulayıcısı Salih’in kendi yanına geçmesini sağladı. Tahmin edilebilir bir kişi oldu ancak ne gibi çıkarlar amacıyla bu hainliği yaptı en merak edici kısım bu sanırım. Rıza’dan devam edersek yine yörüngesindeki bir diğer kişi ise Adalet oldu bu hafta. Onunla gizlice görüştüğü ortaya çıktı ve bütün şüphelerin üzerine çevrilmesine neden oldu buna Tahsin de dahil olmak üzere. Ancak bunun aksine şüphelerin yersiz olduğunu özellikle Tahsin’e kanıtlamak adına yeniden Rıza ile görüşen Adalet kimsenin beklemediği bir hamle yaparak Hasan’ı öldürdüğünü savcıya itiraf etti.
Tam da bu anlarda Tahsin, Korhan, Sühan ve Cesur da uzun zamandır beklenen yüzleşme içindeydi. Gerçeklerin ağırlığını daha fazla kaldıramayan Korhan o gece yaşanan bütün her şeyin ortaya çıkmasında ön ayak oldu dersek pek de yanlış olmaz sanırım. Özellikle Sühan açısından tabii. Devamlı babası ile Cesur arasında kalan Sühan bu sefer tarafını kesinlikle ortaya dökmüş oldu büyük üzüntü ve hayal kırıklığı içerisinde. Ve Tahsin’den yaşananları duymak adına Cesur’dan vazgeçecek mi bakalım, bekleyip görelim.
Ve son olarak bölümün kendimce güzel ve öne çıkan kısımlarına gelirsek:
- * Adalet’in itirafı ve Salih’in hainliği.. Bu iki durum diziyi kesinlikle farklı bir boyuta taşıyacak.
- * Cesur ile Sühan’ın birbirlerinden uzak kalmaları. Bir yandan üzücü ama diğer yandan da çok güzel acı çekiyorlar demeyi de es geçemiyorum burada.
- * Sühan’ın boşanma kararı... Gerçekleri öğrendikten sonra da kararında bir değişiklik olacak mı bakalım. (Olsa dert olmasa ayrı dert)
- * Cesur ile Sühan’ın kavga sahnesi... Bu çiftin tartışması da ayrı mükemmellikte olması.
- * Sühan’ın ‘Ben sana hazırlıklı mıydım?’ sorusu... Düşününce gerçekten de çok hak verici...
- * Son olarak da Tuba İle Kıvanç ‘birlikte’ çok güzel yürüyorlar. Dizinin sonundaki gelişleri görsel açıdan on numaraydı. Gerçekten çok farklı bir havaları bulunmakta.
Yeni bölümde görüşmek dileğiyle...
Müge
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder