6 Nisan 2019 Cumartesi

Gülperi-Süper Babam

“Gösterişli bir dekorun arkasında üşüyen bir çocuğum ben,
Kibirli bir dünyanın içime sakladığı korkularla,
Sen gelene kadar bilmedim kimdim ,neydim,
Sarmasaydın yüreğimi o minicik ellerinle ,
Buz tutmuş vicdanım konuşmazdı.
Şimdi sen gidiyorsun ya, gitme.
Gözlerini alma benden ve o minik ellerini yüreğimden,
Seni sevmek, sevmek değil sadece seni.
Seni sevmek, nefes almayı sevmek, hayatı sevmek.
Gitme.”
Eğer kibirli yani kendisini üstün gören , diğerlerini anlamayan ve çaba göstermeyen  birini  görürseniz onun bebekliğinden başlayarak yok olma, silinme, bastırılma, dağılma korkuları çekmiş, güven hissi zedelenmiş , yalnız bir çocuk olduğunu tahmin edebilirsiniz. Kibirli olmanın efsanelerdeki karşılığı sevilmemek, nihayetinde kaybetmek olarak tanımlanırken aslolan kibrin lanetinin altını çizmekti belki. Sebeb-i girizgah yine Gülperi’nin Süper Babam bölümü. Bana göre geçtiğimiz haftadan itibaren altı çizile çizile gelen kibir lanetinin getirdiği sonuçların kalem kalem işlendiği bir bölümü geride bıraktık. Ağır aksak belki geçti bölüm Kadir’in hayati tehlikesi iki saat on dakikalık bölümlere özgü ağdalı yaklaşımla yansıtılamadı belki, bunun karşılığı olarak reytinglerde istenen alınamadı ama ne olursa olsun hikayenin tabanında başından beri var olan geleneksellikle soslanmış hiyerarşiye başkaldırma aksında Kadir’in başlı başına temsil ettiği değerlerle Dede Taşkın ve Eyüp’ün temsil ettikleri arasında sıkışan Hasan’ın patlayan silahla damarlarında akan kibrin lanetini an be an yaşayışı çok güzel anlatıldı bana göre. Kuşkusuz hep söylediğim gibi ,genele anlatmak açısından alt mesajlardan çok  açık net görüntüler ve diyaloglar olmalı. Hatta korkarım beni yorsa da bazı noktalarda duyguları kanırtmak gerekiyor. Çünkü acıyı anlamaktan çok hissetmeye kodlanmışız. Bu noktada anlamlandırmak ya da altında  ne var diye bakmaktan ziyade onu duyumsamak istiyoruz. Neyse burda virgül. Bölüme gidelim, bizce bize göre bakalım.
Geçen hafta Hasan ve Gülperi’nin ortak çabası, şaka şaka ortak hatası sonucu vurulan Kadir Aydın’ın yere yığılmasında kalmıştık. Kadir’i vurmanın şokundaki Hasan’ın şaşkınlığı, Gülperi’nin korkusuyla hastaneye kadar geldik. Sonrasında Gülperi’nin bu hikaye açısından asla tartışmaya açık olmayan anneliğiyle Hasan’ı koruma telaşının yol açacağı sıkıntıların ilk düğümünü attık. Artemis’in babasının durumunu öğrenmesinin yaşadığı acıyla gözümüz dolarken, Hasan’dan umduğu ama alamadığı desteği Bedriye ve Can’dan almasıyla aile olmanın acıları paylaştıkça mümkün olduğuna virgül atıldı. Burada parantez Ezgi Gör inanılmaz bir performans gösteriyor. Bölüme dair bulunduğu her sahnede devleşen Güneş Kız Artemis’e öyle inanarak ruh veriyor ki gözleriniz onunla beraber nemleniyor, onunla gülümsüyorsunuz. İlerleyen yıllarda sanat ve oyuculuk adına çok güzel şeyler yapacağına inancım tam genç kızımızın. Takipçisi de olacağım. Gerek Timuçin Esen’le sahnelerinde baba kız aksında gerek Burak Dakak’la Artemis Hasan olarak öyle inandırıyor ki genç kızın duygularına keyifle izliyoruz kendisini. Parantezi kapatalım. Hasan’ı korumakla Kadir’i kaybetmek arasında kalan Gülperi dedesine emanet ederken Yakup Taşkın’la ciddi bir şekilde hesaplaştı. Ağalık sistemine de yönelik bu hesaplaşmada Hasan’a o silahı vermekle , yıllarca genç adamı manipüle ede ede kibrin, nefretin kucağına atan Yakup Taşkın’ın aslında tüm olanlardan sorumlu olduğunu da haykırdı. Hasan’a gelince abi dediği, abiliğe seçtiği, kızsa kırılsa asla zarar vermek istemeyeceği bir adama zarar vermenin vicdani yüküne o adamın sevdiği kızın babası olmasını ekleye ekleye yandı tutuştu. Artemis’in yanında olmak istemek, ama yaşadığı travmayla darmadağın olmak üstüne birini neredeyse öldürecek olma gerçeğiyle yüzleşmek ve tüm bunların düğüm olup Artemis’e duyduğu aşka bağlanması Hasan açısından korkuç bir yük oldu bölüm boyunca. Kendisini arayan Artemis’in resmini gördüğünde tıpkı ona Artemis’le arasında bir şey olup olmadığı sorulduğunda yüzüne yerleşen acı gülümsemeyle bakıp o telefonu açamamanın ağırlığını omuzlarında fotoğraftaki Artemis’in hep okşadığı yanağını okşaması genç kıza duygularının nasıl yüksek bir perdeden çaldığını anlamak açısından da ipucuydu. Hasan Artemis’i çok seviyor. Yaşadıkları tüm kargaşalara rağmen , bazen çatışan düşünce biçimlerine rağmen hatta etraflarında dolaşan Şeyma ve Eyüp gibi ben merkezci deliliklere rağmen öyle seviyorlar ki birbirlerini, Hasan’ın kanayan vicdanına rağmen ayakta duran kimliği, dayanma becerisi Artemis söz konusu olunca çöküp tuz buz oluveriyor. Kaldı ki Kadir’i vurmanın vicdani yükünü taşırken kaçmayı onursuzluk sayarak teslim olmadan önce Artemis’le konuşmaya karar vermesi işte tam olarak bu aşkın büyüklüğünden.
Artemis ve Hasan’ın yüzleşme sahnesine ayrı başlık açmak gerekiyor sanıyorum.  Artemis’in gece dışarı çıkmasından şüphelenen ve Kadir’e yönelik hırslarını kızına aktaran Şeyma’nın gölgesinde olsa dahi çok sağlam bir yüzleşme izledik. Ezgi Gör ve Burak Dakak’ın karşılıklı her sahnelerinden tamamlayıcılıkları, birbirlerinin oyunculuklarını yükseltmeleri , aralarındaki kimya ile sahne bölümün en güçlü sahnelerinden oldu. Artemis’e babasını vurduğunu söylerken darmadağın olan Hasan genç kızın tepkisiyle parçalandı. Artemis tam da düşündüğümüz gibi Hasan’a kızdı, kırıldı babasının hayatını tehlikeye attı diye ama onu “yüzünü görmek istemiyorum” noktasına getiren Hasan’ın onca uyarıya rağmen , Artemis’in kalbiyle ona uzattığı ele rağmen, Artemis’in elini tutmak yerine  silah tutması. Artemis tıpkı aylar önce babasına katil diyen Hasan’ın karşısında uzak duralım dediğinin çok ötesine geçti bu kez kırgınlığının çok üstüne çıkan öfkesiyle. Hasan’ı yine aylar öncesindeki sahne gibi arkasında bırakıp giderken onu sekiz şiddetinde yıkmayı başardığını bile görmeden , fark etmeden gitti Artemis . Hasan ise Artemis giderken önce “Ne” diyerek durumu algıladı sonra “Çilli” diye sayıklamaya başlayarak yere çöktü. Bu sahnede anladık ki Hasan tanıştıkları ilk andan beri yanında duran Artemis’e o kadar inanmış, o kadar teslim etmiş ki kendisinİ “Her şeyim”dediği kızın babasını dahi vurmuş olmasının o bağı zedelemeyeceğine inancı tammış.   Hasan ne yapmış olursa olsun yanı başında duran Artemis’i sadece bir kez kaybetme ihtimaliyle karşılaşan Hasan orda dahi Artemis’in sevgisini kaybetme ihtimaliyle karşılaşmadı. Oysa babası kırmızı çizgisi olan Artemis çekip gittiğinde tam da bu kayıplık duygusuyla kalakaldı Hasan. Çöktü, yıkıldı. Sonrasında sorumluluk duygusunun, vican azabının ve Artemis’i kaybetmenin yarattığı hisle teslim olmaya giden Hasan’ı durduran yine Artemis’in ona kıyamaması ve Kadir’in babalığıydı. Hasan bir kez daha Kadir’in affediciliğine sığınma fırsatı buldu. Hayatının en kötü olayının hayatının kırılması olacağına dair izlerle , aile olmakla sarıp sarmalandı. Ara ara Artemis’e kayan kaçamak bakışlarının karşılık bulmamasına rağmen, ki bu konu biraz daha belirgin gösterilmeliydi, Hasan huzurla kucağına saklandı annesinin. Şeyma ve Eyüp’ün artık bir parça zorlamaya dönüşen entrikaları nereye vardırır bilemesem de umuyorum haftalardır mevzusu konuşulan okula dönüş Hasan açısından gerçek olur. Hali hazırda Artemis’le kırılgan hale gelen ilişkisi de cepte olarak Hasan’ın okula dönmesi çatışma açısından da besleyici olabilir. Hasan Artemis’ten vazgeçmeyeceğini net bir şekilde ifade etti ki asla vazgeçmemeli. Son haftaya kadar her şekilde aşkları için mücadele eden Artemis’ken artık mücadele edip aşkla büyümesi gereken Hasan diye düşünüyorum. Buraya parantez; iki haftadır Hasan’da varolan el titremesi ve Artemis onu bıraktıktan sonra başının sağ tarafını tutması umuyorum refleksif düşünülmüştür. Hasan’ın onca yükten sonra hastalanması asla şaşırtıcı olmayacaksa da ne yazık ki finale yürüdüğünü hissettiğim hikayede Hasan’ın yaşının dertlerini çözdüğü, Artemis’le yol bulmaya çalıştığı, aşkına sahip çıktığı, bu aşkla büyüdüğü süreçleri görmek istiyorum. Kısıtlı zamanlarda ArHas’ın gencecik heyecanlarını da dramların arasında izleyebilmeyi diliyorum. Çekingen tepkiler yerine aşkı için net tepkiler veren Hasan , Selen’in tacizlerine karşı aşkını net bir şekilde savunan halini görmeyi diliyoruz. Keza Doruk konusunda da benzer bir tavrı Artemis’ten umuyorum. Farkındalığı yüksek bir Arhas hikayelerinin tamamlanması adına beklediğimiz bir şey. ArHas’ın derin ilişkisinin korunması da cabası tabi. Diğer taraftan hala Kadir’den habersiz işler yapmaya devam eden Gülperi’nin de oğlunu koruma motivasyonuyla hangi noktada nereye sürükleneceğini de öngörmek zor. Kendi adıma derinleşemeyen Kadir Gülperi evliliğinin de eksiğinin diyalogsuzluk olduğu düşünülebilir.
Kibirden affetmeye bağlanan hikayenin sonunda Arhas ve Bedriye’yi okul yolunda, Gülperi’yi karakol önünde bıraktık. Hasan “Senden vazgeçemem” dediği Çillisinin ardından bakarken Gülperi de Eyüp’le karşı karşıya kaldı. Artemis açısından kavram kargaşaları ve affedemem arasına sıkışan aşkı gözlerinden okunsa da bir süre bastırılacak gibi. Hasan açısından da geçen haftaki mesafeli tutuma inat yapar gibi yakın daha yakın mottosunu benimseyerek Artemis’i sarıp sarmayacak bir anlayış benimsenecek gibi. Göreceğiz. Baba olma sorgusunda sınıfta kalan Eyüp’e inat her hafta sadece kendi kızına değil Hasan’a , Can’a , Bedriye’ye de baba olmayı başaran Kadir’in babalık sınavları da bitmeyecek gibi. Korkarım Selen’in de üstün çabasıyla tehlikeli hale gelecek Bedriye ve Mehmet sorunsalı da aile açısından sıkıntılı durumların habercisi gibi. Süper baba olmak zor.
Hamiş: Affetmek özgürlüktür. Affetmek hayatla kavganda güçtür, o gücü avucuna alıp onunla savrulmaktır. Sevgili affet ki, gülümseyebileyim yeniden. Affet ki modern zaman masalının ortasında sana yeniden sarılabileyim. Çünkü sarılmak sana  devrimdir.
                                                                                           UmayMasal



    

1 yorum:

  1. Düşük reytinglerden sonra bunu okumak çok iyi geldi teşekkürler

    YanıtlaSil