8 Mayıs 2019 Çarşamba

Ezgi Gör- Portakal Çiçeği'nden Güneş Kız'a

“... doruklarından bakınca
Görürsünüz hoşnut gözlerle
Vadinin ak çadırlarla donandığını
Ve, ta ötede,denizin
Uçan yelkenlerle...”
Ezgi Gör... İlk defa bir oyuncu hakkında yazmak. İlginç bir tecrübe benim için. Çünkü çok yolun başında bir oyuncu Ezgi Gör. İlk performansı, benim adıma, Artemis Aydın olarak hayal evrenime girdiğinden beri hem sıra dışı güzelliği, hem de Artemis Aydın’a ruh üflerken kullandığı yaklaşımla içimizi ısıttı. Biz Artemis Aydın’ı kardeş, arkadaş, küçük kızımız gibi hissettik. Çünkü Ezgi Gör bunu hissetmemizi sağladı.
Artemis Aydın sorunları olan, ailesiyle özellikle annesiyle yaşadığı sorunlarla başa çıkma konusunda tereddütlerle savrulan bir genç kızdı. Bir taraftan da babası ile olan ilişkisindeki dürüstlüğü, netliği ile tereddütsüz. Hissettiklerini söyleme konusunda zaman zaman karmaşık, içine kapalı bir o kadar da sahilde bağıra çağıra şarkı söyleyecek kadar cesur. Artemis’in en özel tarafı özgün olmasıydı. Babasına aşkla bağlı, annesine kendisini anlatamayan, etrafındaki herkese akılcı bu kızın alt kimliğinde gizli olan okuma, anlama, sorgulama becerisi şu ana kadar yazılmış pek çok genç kız karakterinin ötesine taşıyordu Artemis’i. Başlarda babası ile sahnelerinde bölük pörçük gördüğümüz “Portakal Çiçeği” Hasan’la farklı düzlemde ama aynı doğrultuda karşılaştığında Artemis için anne ve babasından bağımsız bir hikaye de başladı.
Kuşkusuz Artemis ve Hasan ilişkisinin en güçlü tarafı en başından itibaren Artemis’ti. Bu güçle genç kızın çektiği aşk acısının samimiyeti hepimiz için bağlayıcı oldu. Ezgi Gör’ün Timuçin Esen’le olan “Hiç iyi değilim baba, canım çok yanıyor...” sahnesinde Artemis’in aşkını anlatırken duygudan duyguya geçen mimiklerinde saklı olan o bilememe hali, kırılganlık, dağılmışlık ama bir o kadar güçlü tutum hepimiz için Artemis’le empati kurma sebebi oldu. Orda hepimiz ilk aşkımıza, ilk acımıza ve belki babamızla konuşabildiğimiz anlara, konuşamadığımız korkularımıza götürdü genç oyuncu bizleri. O ağlarken, sonrasında Artemis’i o aşkla büyütürken Artemis’teki her değişkene sağlam vurgularla bizi bağlarken Portakal Çiçeği Artemis, Güneş Kız Ezgi Gör’e  dönüşmeye başladı hepimiz için. Ekran karşısında onu izlerken yüzümüze yayılan gülümsemeler, zaman zaman mahzunlaşan ifadelerle ona eşlik ettik durduk.
Gülperi evreninde çok karakter vardı malum. Ancak o evrenin Hasan’a aşık olarak düğümlerinden olmaya aday olan karakteri Artemis aşkına rağmen haksız olduğunu düşündüğü Hasan’ın karşısına dikilince ve “Senin gelişinle benim bitişim başladı Hasan Taşkın, uzak duralım” dediğinde artık kalbimizde “Artemis’in Askerleriyiz” nidası yükselmeye başladı. Çünkü Ezgi Gör bu sahnede sesini kullanma biçiminden, gözlerine ağır ağır hücüm eden gözyaşlarına kadar, yüzüne ağır ağır yayılan kızıllıktan bedenindeki titremeye kadar öyle hissettirdi ki bize Artemis’i hayran kalmamak elde değildi. Hala dönüp dönüp izlediğim sahnelerden biri olarak cebimde. Kuşkusuz partneri Burak Dakak’la oyun alıp verme konusundaki sinerjilerinin de bu performanslarda olumlu etkisi vardı fakat henüz 16 yaşında bir genç kızın ilk dizi performansında bu denli güçlü, ayakları yere sağlam basan, inandırıcı oyunculuğu da asla es geçilmemeli.
Sonrasındaki süreçte Artemis ve Hasan’ın aşkları hikayenin merkezine ilerlerken yine Ezgi Gör’ün Artemis’in dönüşümüne nasıl ayak uydurduğunu, öfkesinde ve neşesinde ne kadar inandırıcı olduğunu izledik.   İtiraf sahnesinde elindeki güçlü varsayımlara rağmen ,aşkını ilk haykıran taraf olmasına rağmen Artemis’in  nasıl kaygılar taşıyarak Hasan’ın cevabını beklediğini öyle anlattı ki beden diliyle hepimiz o endişeyle bekledik. Hasan kendi duygularını itiraf ettiğinde biz de tıpkı Artemis gibi derin bir nefes alıp “Göğe Baktık”. Sahilde “Babam katil” derken Hasan’ın elini bırakmayan Artemis’in nasıl acı çektiğine kıpkırmızı bakışlarla şahit olduk. Ağlayamayanlara inat yapar gibi, Artemis her ağladığında öyle gerçekti ki bazen içimizde bir şeyler koptu gitti bazen hepimiz Artemis’le ağladık. Mutluğunda , ağlayışında, huzurunda, öfkesinde ve kuşkusuz aşkında samimi olmayı başaran, bize Artemis’i inandırandı Ezgi Gör. Şimdi Artemis’i Hasan’la el ele uğurladı sonsuza. Bekliyoruz. Bu genç kız başka hangi karaktere ruh üfleyecek acaba? Ezgi Gör... Portakal çiçeğiydi, şimdi Güneş Kız. Kızıl kıvırcık saçları, bembeyaz teni, çilli yüzü ve uzak İskoç dağlarından gelmiş bir peri kızını andıran gülümsemesi ile hayallerinin peşinden gitmesini izlemek istiyoruz. Bir kısmımız için kardeş, bir kısmımız için arkadaş, bir kısmımız için ise gurur duyulan kız evlat gibi. Çünkü ışıldayacak biliyoruz. Hasan’a okuduğu şiirlerdeki duyguyu nasıl kalplere taşıdıysa her ruh verdiği karakterde aynı duyguyla bizi sarsacak biliyoruz.  Bekliyoruz. 
Son demde; Hayallerini, hedeflerini gerçek yaptığın bir ömür olsun Güneş Kız. Portakal çiçeğini Tanrıça Artemis’e dönüştürdüğün maceranda, dönüştürme becerini hep kullandığın performanslar senin olsun. Hep böyle samimi, bir o kadar özgün ve benzersiz ol. Zira biz senin gibilerin başarmasını istiyoruz.
                                                                                           UmayMasal        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder