#poyrazkarayel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#poyrazkarayel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Aralık 2016 Cuma

Poyraz Karayel 74.Bölüm

Biz plan yaparız kader güler… Çünkü hiçbir zaman o planlar tam olarak gerçekleşmez. Biz insanoğlu çabuk aldanıyoruz, çok akıllı dediklerimiz bile o kurdukları hayallerde kaybolup gidiyor… Bir rüyada yaşamak istiyoruz belki ama yapamıyoruz, gerçek her zaman ensemizde nöbette kendini hatırlatmak için. Herkes eteğindeki taşı kendince dökmüş biraz olsun nefes alacakken yine olmadı. Zülfikar ve Meltem şu an için mutlu ama amcacını anlayamadığımız Orhan Solmaz kod adlı ablamız beni bu konuda korkutuyor.

Tabi İsa olayı var bir de… Taşkafa ve Ümran’ın sakladıkları gerçek ortaya çıkınca İsa’nın tepkisi de kaçınılmaz oldu. Babalar ne olursa olsun bir çocuğun dünyaya ilk bakışı, kahramanıdır. İsa’nın babası kötü bir adamdı belki ama onun ilk kahramanıydı. Kahramanı onu her ne kadar hayal kırıklığına uğratmış olsa da duydukları onu annesine ve Taşkafa’ya karşı öfkelendirdi. Ki Taşkafa onun kahramanıydı, hiç tatmadığı baba sevgisini, şefkatini onunla hissetmişti… Ama babası onu büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı. Öyle ki öfkesi gözünü kör etti ve Taşkafa’yı bıçakladı… O halde bile onun zarar görmesini istemeyen babası “Oğlum kaç”dedi. İsa’nın daha ilk anda gözlerine yerleşmiş bir pişmanlık vardı, fakat artık çok geçti… 

Ne demişti Bahri Umman, baba olmak bazen ilk kucağına aldığında, bazen ilk baba dediğinde ya da sonrasında olunur… Bence Sadrettin, Hasan Yağmur ona ilk baba dediğinde, ona sarıldığında bu duyguyu hissetmeye başlamıştı. Yine Bahri’nin dediği gibi Sadrettin hissetmiyorum sanıyor ama bence çoktan hissetmeye başladı. Hasan Yağmur ona “Baba gitme” dediğinde bence artık göz ardı etmeye çalıştığı duyguların farkına varmaya başlayarak yanına gitti. Bu durum Songül ile ilişkilerine de iyi gelecek diye düşünüyorum, tabi yapılan hataları maalesef unutturmayacak ya da silmeyecek.

Ve Eda… Yine Kerem ile karşı karşıya bulmuşken kendini tam artık net bir Eda var karşımızda derken Kerem’in “O yaşıyor” demesi onun aklını yeniden karıştırdı. Fakat ne Eda ne de biz kafamızdaki soru işaretlerini gideremeden Mümtaz Kerem’i öldürdü...

Nevra gözünü karartmış içine sığmayan öfke ve nefretini etrafına saçarken Çınar’da nasibini alıyor bu durumdan. Hem de fazlasıyla… Gözünü öyle bir karartıyor ki Ayşegül yok olsun istiyor… Geçen hafta onları geçmişlerinde yakalamıştı Çınar ama bir şeyi bilmiyordu. Ayşegül’ü öpen Hikmet değil, Poyraz’dı. Her hücresine kadar hissettiği öfke, kıskançlık ve nefret onun içini kavururken duyduğu konuşmalardan sonra da kendini sokağa attı. Tabiri caizse perşembenin gelişi çarşambadan belli oldu ve Çınar kendini Ayşegül’e bombalı bir tuzak kurdururken buldu. Gördükleri ve duyduklarına hazmedemezken Nevra’nın da sürekli kışkırtması onu bambaşka bir insana çevirdi. Aslında öfkesi sadece Ayşegül’e, karşılıksız sevgisine idi. Beni neden sevmedi, onu sevip beni neden hiçbir zaman sevmeyi denemedi diye düşündü ve öfkesi daha da arttı ama bilmiyordu ki Ayşegül hep O’nu, Poyraz’ı sevdi… Poyraz’ın öldüğünü sandığında belki başarabilirim, Poyraz’ı ardımda bırakabilirim diye düşündü, Çınar’ı kabul etti hayatına ama olmadı. 

Her şey sarpa sarmış Çınar, Ayşegül’ün ölmesi için her şeyi yapmaya hazırdı. Fakat Ayşegül’ün yanında uyuyan kişinin Hikmet değil, Poyraz olduğunu anlayan avukat büyük bir şok yaşadı. Şu konuda hemfikiriz ki avukat Ayşegül’ü öldürmeyip, Çınar’a onun Hikmet’e değil Poyraz’a gittiğini anlatacaktır. Tabii bu gerçek Çınar’ın öfkesi ve nefretini ne boyutta etkileyecek, artıracak mı ya da azaltacak mı gelecek bölümde göreceğiz…

Son olarak Poyraz’ın o güzel cümleleri ile bitirmek istiyorum yorumumu; 

Ben ülkemi çok seviyorum… Neyini seviyorum biliyor musunuz? Birbirine girmiş o betonarme binalarını seviyorum, yağmur yağarken üstüne bastığın o kaldırım taşı var ya bütün suyu üstüne fışkırtan ben o kaldırım taşını seviyorum. Öyle b*k gibi ıslanmayı da seviyorum. Kuyrukta beklerken herkesin hakkını gasp edip en öne geçen adam var ya ben o adamı seviyorum. Adam samimi bir kere, kimseye medeniyet kastırmıyor. Adamın işi acil, adam dan diye öne gidiyor, bitti. Ben de o adamı seviyorum ya! Seviyorum.

Mümtaz sen bu memleketin yazarlarından kaç tanesini tanırsın?

Valla tanırım ya… Bir sürü yazar var, değil mi başkanım? Yani mesela Orhan Veli var, Yaşar Kemal var. Var işte ya.

Kaçını okudun peki Mümtaz?

Ya… Şimdi bak benim öyle zamanım olmadı okumak için.

Allah belanı versin Mümtaz! Ben onların hepsini okudum Mümtaz, hepsini. Attila İlhan okudum, her sayfasında memleket aşkı var, Kemal Tahir okudum. Necip Fazıl’ı da okudum. Ahmet Hamdi Tanpınar’la sabahladım. Kaç kere, kaç kere hem de… Ama en çok Cemil Meriç’i kıskandım biliyor musunuz Adam okumaktan kör oldu kör. Ben onların hepsine aşığım. Niye biliyor musunuz? Çünkü bu ülkeye ait her şeye tapıyorum ben!“

Başkanım senin çocuğun var mıydı?

Evet, var.

Hiç elinden tutup Süleymaniye’yi gezdirdin mi?

I ıh.

Şöyle bir karşısına geçip; Ulan bu adamlar böyle bir güzelliği nasıl yaptılar acaba diye hayret ettin mi? Ben ettim, ağzım açık kalarak hem de… Bu ülkede yaşadığım için şükrettim. Bu ülkenin her santimetrekaresine ayrı ayrı aşığım ben, seviyorum. Seviyorum ama sizin gibi değil işte, sizin gibi değil. N’olmuş yani, n’apalım yani onu da mı sizin gibi yapalım, ?

Ya ama şimdi bu memleketin düşmanı yok demek değil ki

Ulan düşmanı olacak tabii! Zaten düşmanları olacak. Niye? Çünkü çok güzel, ben de görsem ben de düşman olurum. Ya kıskanırsın bir kere kıskanırsın! Nasıl kıskanmazsın! Ulan tüpte kaçak var mı diye bakmak için çakmak yakan adamı sen nasıl kıskanmazsın benim aklım almıyor ya!

Ben ülkemi çok seviyorum! Üstelik de bu ülke beni hiç sevmemişken seviyorum, ölene kadar da sevmeye devam edeceğim ama sizin gibi değil. Sizin gibi değil işte!”

Sevgiyle, sağlıcakla kalın…


Frezya


15 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel 72.Bölüm

Gün geçmiyor ki bir manyaklık olmasın. Poyraz boşuna söylemiyor "Hepsi manyak!" Diye...
Nevra hanım etrafa tüm zehrini saçarken nasibini en çok bizimkiler ve de Çınar alıyor. 

Poyraz'ı vuran Eda, Halil'i kaçıran Eda, aşık Eda... Aşk bazen de aptallık oluyor ve Eda'nın düştüğü durum da bunun en acı örneği... Hepimiz hayatımızda bir kez aşık olmuşuzdur ve aşkın bazen biz farkına varmasak da gözlerimizi kör ettiğini hissetmişizdir... Şahsen öyle bir hataya düşmüşlüğüm vardır. Hata diyorum çünkü yaptığım aptallıkları düşündükçe kendime kızıp, söyleniyorum. Aynı akşam bizim Eda'ya saydırıp söylenmemiz gibi... Eda'nın sevgisi, sadakati öyle büyüktü ki karşısındakinin yalan söylemiş olabileceğini hiç düşünmedi bile... Poyraz gönderilen videoyu dikkatle izlemese ellerinin bağlanmadığı, Kerem'in yalan söylediğinin farkına varmasa ortaya daha kötü sonuçlar çıkabilirdi. Neyse ki Poyraz her şeyin farkına varmış Eda'nın yapabileceği hamleleri hesaplayıp güzel bir plan yapmıştı. Poyraz, Eda'yı kurtarmış Halil'i elinde tutmayı başarmıştı belki ama kendi tabiriyle Allah belanı versin Mümtaz işleri berbat edeceğe benziyor. 
Nevra tüm suçu Yavuz'a yıkıp kendisini akladı ve şimdi de elindeki kozları kullanmaya hazırlanıyor. Biri Mümtaz'ın ipini çekecek görüntülerken diğeri de Ayşegül'e karşı kullandığı Despina'nın görüntüleri. Tabi şu an en büyük koz Ajan Sinan'ın sayesinde Poyraz'ın elinde. Nevra'nın kocasını sevmediğini ve Çınar'ın sevdiği adamdan olduğunu biliyorken bir de gizemli sevgilinin aşk mektuplarına ulaşılmıştı. Tabii ki bu mektuplar bir hayli ortalığı karıştıracak belki biraz farklı bir boyut kazandıracak Nevra konusunda... Sonuçta kalbi kırılmış biraz da hırslarının kurbanı bir kadın Nevra ve biz onun neden bu kadar gaddar olduğunu daha iyi anlayacağız.
Sinan'ın Despina ile konuşurken Ayşegül'ün Çınar'a dönme sebebini söylemesi ile biraz fitili ateşlemiş olabilir. Sonuçta işin ucu Bahri Umman’a dokunuyor ve zaten belli edilmese de ufak çaplı bir savaş vardı. Şimdi o savaş daha belirgin bir hâl alacak gibi… 

Yine olaylardan her zaman ki gibi en çok etkilenen, yorulan Poyraz ve Ayşegül olacak. Ayşegül eli kolu bağlı bir şekilde mahkum olduğu hayata katlanmak zorunda kalması yetmiyormuş gibi bir de Nevra ile uğraşıyor. Tabii Çınar’ı da unutmamak lazım… Geçen hafta ki yazımda umarım Çınar’ın sevgisi hep masum kalır ve psikopatlığa bürünmez demiştim. Keşke demeseymişim… Çınar’ın bölüm sonuna doğru yapmaya çalıştığı şey Ayşegül’ü taciz etmesi çok kötü oldu. Affedilebilecek yanı yok. Annesinin onun üzerinde kurduğu baskı ve sürekli ona işlemeye çalıştığı şeyler hiç iyi şeylere sebep olmuyor bir kez daha anladık. 

Songül olayı var bir de… Yaptığı yanlışın farkında değil hâlâ ve sadece Sadrettin’in öğrenip öğrenmemesini önemsiyor. Sadrettin birçok hata yaptı etrafına çok zarar verdi ama bu asla Songül’ü haklı çıkarmaz. Ki Sadrettin ve Hasan Yağmur’un arasında geçen o kısa ama anlamlı diyalog yüzde bir tebessüm bıraktı. Bacanak Sadrettin oldu sana Baba Sadrettin.

Gelecek bölümlerde olaylar daha fazla karışacak belki ama bağları hep kuvvetli olan Poyraz ve Ayşegül olacak bence. Ne demiş Zarifoğluİnsana imtihan olarak özlemek yeter! Bir şehri, Bir sesi, Bir nefesi...” Ayşegül ve Poyraz da özleyerek en büyük imtihanı veriyorlar her zamanki gibi… Ne de olsa en fazla tecrübe ettikleri şey… Tecrübe ettikleriyle kenetleniyorlar birbirlerine… 

Sevgiyle, sağlıcakla kalın


Frezya..


8 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel 71.Bölüm yorumu

Tam da Poyraz ve Ayşegül kavuşuyor demiştim ki yine bir engel çıktı. Neden bilmem bana hep Nevra baştan beri itici gelmişti ve geçen hafta adeta soğukkanlı bir seri katil gibi kocasını öldürmesini anlatmıştı. Sonrasında da oğlunu öldürdü. Yavuz iyi bir adam değildi belki ama böylesini de hak ediyor muydu tartışılır…

Ayşegül daha fazla devam edemeyeceğini söylediğinde Bahri bir çözüm bulmuştu belki ama o da pek uzun sürmedi… Ayşegül yeniden kendini gardiyan Nevra nezaretindeki hapishanede buldu.

Nevra sevgi ve şefkat konusunda Yavuz’a ne kadar cimri davrandıysa Çınar’a da bir o kadar cömert olmuştu. Duyduğu nefret ve öfkenin kaynağı her neyse sadece Çınar konusunda kayboluyordu. Despina’nın Bahri’yi korumak için birini vurması ve bunu Nevra’nın görmesi her şeyi altüst etmişti. Ki Nevra gerçekten çok tehlikeli bir kadın ve bunu her bölüm daha da iyi anlayacağız galiba… Önceden bakışlarıyla ya da önsezilerle bu kanıya varırken artık fiilen yaptığı şeyleri gördükçe emin oluyoruz. Çok zeki ve fazlasıyla hırslı bir kadın ve tek zaafı Çınar…

Araba sahnesinde Çınar’ın ona göre Hikmet’e Ayşegül hakkında yakınması, Poyraz’a olan aşkına anlam verememesi, unutamamasına, hâlâ onu sevmesine dayanamaması bir hayli zor bir durumdu bana göre… Poyraz, Ayşegül’e diyordu ya hani “Biz de vicdansız olalım” diye. Dediği kadar kolay olsa keşke bencil, hep kendini düşünen, vicdanı olmayanlardan olabilsek. Galiba o an daha çok istemiştir bunu Poyraz. Hiç istemedikleri bir duruma maruz kalmaları, kendi çektikleri acılar yetmiyormuş gibi bir de etrafına acı vermeleri ikisini de yeterince yıpratıyor. Kendi suçları olmadığı halde yaşamak zorunda kaldıkları şeylerin vicdan azaplarını yine suçsuz olan Poyraz ve Ayşegül çekiyordu.

Hepimiz Poyraz ve Ayşegül’ün artık kavuşmasını istiyoruz belki ama bence bu Çınar’a ihanet etmeden olmalı. Kaldı ki ne Poyraz ne de Ayşegül bunu yapacak insan değiller. Ne olursa olsun Ayşegül ve Poyraz’ın birbirlerine duyduğu sevgi kadar masum Çınar’ın duyduğu sevdi de… Tabi umudum hep o sevginin temiz ve saf kalıp herhangi bir psikopatlığa bulaşmaması…

Bana göre bu sancılı süreç bir süre daha devam edecek, Ayşegül belki boşanmak isteyecek ama sevdiği kadından vazgeçmeyen bir Çınar olacak karşısında, ki bunun sinyallerini bu hafta net bir şekilde aldık…

Çınar, Poyraz’ın yaşadığından artık emin ve peşini bırakmayı düşünmüyor. Bunu Çınar çözebilir mi emin değilim ama bana göre bu işe Nevra el atacak. Çünkü Poyraz’ın Ayşegül’deki yeri ve bunun Çınar’a yansımasının çok net farkında Nevra… Tek zaafı da Çınar olduğu için onun uğruna yapamayacağı, öğrenemeyeceği şey yoktur diye düşünüyorum.

Bir de Songül var tabii… Songül’ün okula gitmesi konusunda Despina’nın destek olması, yanında durması gerçekten takdire şayandı belki ama Songül’ün bunu hak etmediğini bir kez daha göstermiş olması kızdırıyor. Sadrettin’in yapmış oldukları tasvip edilemez şeyler belki ama Songül’ün yaptığı artık savunulacak bir yan bırakmadı. Bu olay ortaya çıktığında eminim Despina’nın başı ağrıyacak. Herkesi kendimiz gibi sanıyoruz ya hep ondan geliyor bunlar başımıza, baş ağrılarımız hep bu vicdanımız yüzünden…

Ve son olarak Eda, Eda’nın Kerem’i… Halil’in istihbarata konuşması birçok olayı çözecekti belki ama son anda gelen telefon her şeyi değiştirdi. Bir anda sevdiği adamı korumak için silahını Poyraz’a doğrulttu. Bunun altından da Nevra çıkar mı bilmiyorum ama Eda’nın bu zaafının Poyraz’ın çok fazla başını ağrıtacağına eminim.

Fazla hareketli, heyecanı yüksek bir bölüm oldu ve merakla haftaya olacakları bekliyorum. Umarım vicdanımızı çok sızlatmayan bölümlerden olur. Sevgiyle kalın..

Frezya