birdevirkapandı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
birdevirkapandı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Mayıs 2021 Cuma

Aşkın Varlığında

 Nisan bitti mayıs başladı. Bahar bitti yaz başladı. Bitişleri başlayışlar kovalıyor. Başlangıçları da bitişler. Döngüsel belki. Ama şu bir gerçek ki döngüsel de olsa başlamak da bitirmek de cesaret. Yenilik içeriyor çünkü. Buluşma sebebimiz olan EfYam’a gelirken sevgili okur, dizinin son dörde girmesiyle bizlerin de artık son dönemeçte olduğumuzu söyleyebilirim. Çukur’a veda edecek olanların uzun bir maraton koştuğu bir gerçek. Onlar için bu veda bir tık başka anlamlar taşıyor muhakkak. Kurulumundan dağılışına, belki en güzel anlatılan bölümlerden kurgu anlamında korkunç hale gelen bölümlere doğru yol almak yükledikleri anlamlar açısından farklı bir noktadadır. Benim hikâyeye takılma nedenim olan aşk yani bana göre Çukur ana evreninin en büyük, en müstesna aşkı EfYam’a gelince sanıyorum benim gibi oltalananlar da onlardan ayrılacakları için bir parça hüzünlüler. Neyse daha yayınlanacak 4 bölüm var. Vedayı sona saklayalım. Bölüme başlayalım.

Geçtiğimiz hafta Yamaç’ın kucağında can veren Emmi’nin son nefesinden hemen önce Çukur’u Yamaç’a emanet edişinde kalmıştık. Bu hafta Yamaç Emmi’yi yaşadığı yeni ölüm şokuna rağmen Çukur’a getirdi. Çukur’un kalbine kahvenin önüne gelen Yamaç tıpkı Selim’i kaybettiğinde olduğu gibi katılaştı. Yamaç yaşadığı acılardan, ölüme dair acılardan katılaşmış halde. Ağlayamıyor, çektiği acıyı dışarı çıkaramıyor. Avuçlarından kayıyor korumaya çalıştığı hayatlar ama o bir şey yapamıyor. Bu Yamaç adına zor.  Diğer yandan Emmi’nin ölümü için toplanan Çukur açısından bir başlangıç. Belki sonun başlangıcı bilmiyorum. Bu sahnede önemsediğim asıl kısım Yamaç öyle kaskatı otururken Emmi’nin cesedinin başında, önce Akın’ın ardından Sultan’ın gelip sarılması. Akın’ın sarılışı ve son dönemde aşamalı olarak Yamaç’a paralel yazılan hikayesinden yola çıkarak evrildiği nokta açısından değerli geliyor bana. Bir ihtimal, çokça umudum yok çünkü Gökhan Horzum’da o cesaret yok bana göre, Yamaç Çukur’dan Efsun’u ve kızını alıp çıkarsa Akın’ın yeni Çukur sürecinin temsilcisi olmasın fikrini besliyor bende. Sultan’ın sarılmasına gelince Yamaç’ın o anki duygusal katılığında ana kucağına ihtiyacı mı yoksa Efsun’un bu sahneyi görmesi üzerinden beslenmek istenen bir rekabet mi karar vermek zor. Yalnız sonrasındaki süreçte Efsun’un tamamen ipleri eline alması ve tüm Efsun Kent zekasını önce Salih’i sonra Çukur’u almak isteyen Yamaç için seferber etmesi Sultan açısından bu rekabetin çok vurucu olacağının ayak sesleri. Zira bölüm tamamen Efsun’un çıkarım becerisinin Yamaç tarafından alana indirilmesi üzerine kuruluydu. İkinci sahne olan cenazede de Yamaç’la Salih kavgasında herkesin aksine oluşan kargaşaya kapılmak yerine gözlemleyen bir Efsun gördük. Efsun Yamaç’ı zaten her an görüyor. Bakan ama görmeyen herkese inat Efsun incelikli görüyor Yamaç’ı. Kavga sırasında ise o incelikli görü Salih’in dışlanırken yaşadığı acıyı, Yamaç ve Salih’in kavgasının iki adam üzerindeki etkisine odaklıydı. Tam da bu nedenle Yamaç çekip giderken Cumali tarafından durdurulsa da Yamaç’ı buldu ve onunla konuştu. Yamaç’ın ailesine, mahallesine olan sevgisi büyük ama Yamaç için üç kişi var ki nitelikleri farklı olsa da nicelik açısından sevgide başka bir yerde. Birincisi Efsun. Ona aşık. Efsunsuz yaşaması imkân dahilinde değil. Efsun kalbi, ruhu, varlığı. İkincisi Aliço. Onun için içindeki saf çocuğun yansıması Aliço. Yamaç da biliyor aldığı her canla, intikamla saflığından yediğini. Ama Aliço onun o en saf yerinden kopmamasını sağlıyor. Üçüncü ise Salih. Salih Yamaç’ın hayatta yapmak istemese de yaptıkları, seçmek istemese de seçtikleri için dayanma noktası. Salih gri. Asla da reddetmiyor bunu. Babası gibi. Yapılması gerekti yaptım, deme cesaretine sahip o dünyada. Beyaz olması gerekirse orada duruyor aksi durumda siyaha geçmekten tereddüttü yok. Çünkü geldiği yer tereddüt kaldırmaz. Ama diğer taraftan Yamaç’ın katıksız sevgisine de sonuna kadar cevap veren bir abi. Babasını vurdu diye onu suçlamayan, eliyle Efsun’un kapısına bırakan, Erdenetler’le çalıştı diye yargılamayan Salih. Sürekli yargılanan Yamaç için çok büyük lüks birinin onu yargılamaması. Aslında saydığımız üçlünün tamamı bu özelliğe sahip. Yamaç’ı katıksız sevme becerileri var. Yamaç gibi. Neyse tüm anlattıklarımın bilgisine ve alt metnine hâkim Efsun. Biz Çukur’da kedi kovalarken sahnelerde, sürekli geçmişe giderken bizim aşıklar baya baya bunları konuşmuş olduklarından Efsun da iki kardeşin arasını bulmak konusunda uzun uzun yol gösterdi Yamaç’a. Yamaç anlattı Efsun dinledi. Efsun Yamaç’a çözüm önerisi verdi Yamaç onu dinledi. Sahne boyunca bir an birbirlerinden kopamayan, hüzünlü taraf Yamaç olduğu için Efsun’un bütün şefkatini akıttığı bir aşk izledik. Ki sonunda Yamaç giderken döndü ve Efsun’u öptü. Sonra da derin bir nefes alıp “İyi ki varsın!” dedi. Karşılığında da sevdiği kadın “Sen de iyi ki varsın!” dedi. Ardından önce Yamaç sonra Efsun teşekkür etti. Buradaki ayrıntıyı sevdim. Yamaç’ın Efsun’a varlığı için teşekkür etmesi, Efsun’un da aynı duygu ile cevap vermesi değerli. Çünkü çok şey yaşadılar. Çok acı gördüler. Birbirleri için birbirleri uğruna. Sonra iki sevgiliyi evde gördük. Yamaç elinde kanıt olarak bir parça mektupla delirirken Efsun yine onu sakinleştirdi. Salih’in içinde bulunduğu durumu Yamaç’a tane tane anlatırken bir taraftan da sevdiği adamı koruma refleksini gördük. Bu sahnede birbirlerine senkronize, birbirini tamamlayan, hafif deli ama iletişim becerisi yüksek Efyam’ı izlemek zevkti. Haftalardır yazmaktan yorulduğum diyalog sıkıntısı bu hafta nispeten çözülmüş gibiydi. Bu çift baştan beri en keskin bıçak konuları bile konuşma becerisine sahipken bu sezon ısrarla yaz dizisi çiftleri gibi salak saçma hallere sokuldu ya ne diyeyim bilmiyorum. Oysa en başından beri elimizdeki yapı iki taraf açısından da alfa karakterlerden oluşan bir çift. Bu insanlar sen benim babamı öldürdün, hayır öldürmedim diye ilişkilerini başlatan karakterler. Neyse… devam. Akın’ın gelmesi ile Efsun’un öpe koklaya sakinleştirdiği, huzura erdirdiği Yamaç Çukur cehennemine geri dönse de evinde onu bekleyen huzuru var artık. Son sahnemizde ise kahvaltı masasındaydık. Cumali, Amca konusunda konuşurken yine akıl yürütmeleriyle olaya dahil oldu Efsun. Devamı gelemedi Cumali’nin utancı nedeniyle belki ama Efsun’un Yamaç ve Cumali’ye anlatmak istediği yöntem değiştirmeleri gerektiğiydi bence. Doğrudan saldırmak yerine belki daha akılcı ama vurucu hamleler yapmanın daha mantıklı olduğunu anlatmaya çalıştı Queen Kent ama işte… Burada Yamaç’ı aksiyon konusunda manipüle eden Cumali’ye de Efsun vetosu geldi. Evet Yamaç artık öyle bilinmezlere gidemezsin. Ben öleyim ne olacak diyemezsin. Abi senin ailen var ben atlarım öne de diyemezsin. Çünkü Efsun ve Masal var. Neydi seni bekleyen bir kadın ve evladın var. Kafanı kullan oğlum. Sonra bilgisayar ve işte mahalle derken en son sahne Karaca’nın bulunması… Bölümü bitirdik. Geçtiğimiz haftalarda Ayşe’nin rüyası beni çok etkilemişti. Bu hafta da anneye malum olur mottosundan yola çıkan çözüm acı verici ama bana göre gerçekti. Ama son sahneyi yazmak istemiyorum. Oyuncuların emeğine sağlık ama bu dizide en sevmediğim iki şey trajedi pornografisi ve şiddet pornografisi. Öpüşme çekerken takla atan, kör açılar bulmak için özel çaba gösteren hatta beş haftada bir anca yazan korkak ekip maşallah bu iki unsurun pornosunu yazmaktan da çekmekten de imtina etmiyor. Karaca’nın ölüm şekli hala benim için ürpertici. Ruhu yaralı bir topluma bunu yapmak bana göre acımasızlık. Ha bana mafya dizisi bu diyebilirsiniz. Ama bu yazdığım şeyin doğruluğunu değiştirmez.

Son demde; bu hafta ruhta bir olan Efsun ve Yamaç’ın fikirde ortak hareket ettiklerinde çözümlere ne kolay ulaştıklarını gördük ki biz bunu sezon 3’te de görmüştük. Efsun Çukur’un kralının yanındaki tahta yavaş yavaş yerleşirken bunun aile tarafından da hızla kabul edildiğine de şahit oluyoruz. Yamaç nasıl Efsun’dan gelen her şeye razı olduysa ve eminim hala razı, bu sözcük kötü anılarımı tetikliyor neyse, Efsun da yaralarına rağmen Yamaç’tan gelene razı. Madem ailem diyor Yamaç o halde o da parçası. Efsun’un öfke merkezinde sadece Sultan oturuyor. Sanırım ona vereceği en sağlam ceza da koltuğundan etmesi olacak. Ailedeki yerinden de ki Efsun, Queen moodunu açtığından beri o yer Efsun’a geçmiş gibi. Güce tapıcı Koçovalılar için de kabulü zor bir şey değil o halde Efsun’u o noktada görmek. Yamaç’ın Efsun’u koyduğu noktayı sorun eden cinsiyetçi abiler de unutmasınlar ki Efsun zaten baştan beri Baykal’ın kızı olarak oyun kurucuydu. Ruh eşi Yamaç gibi. Arada olan saçmalıklar sizin eril kafalara yaranmak ve üç beş aklı kıtın çenesini kapatmak içindi. Zira Yamaç Efsun’u hep dinledi. Hatta Erdenetlerin fabrikaları patlatırken bile git dediği Efsun’dan aldı fikri. Kısaca EfYam bir ruh ortaklığı. Ruh eşliği. Ortak dili konuşan, birbirini korumaya, birlikte kalmaya çalışan, imkansızı imkanlı hale getiren bir çift. Birlikte güçleri küçümsenmemeli. Yazarı bile küçümsedi, hikayesinin ayağına sıktı işte. Yazının sonuna gelirken yine yeniden; EfYam için özgün bir dil yaratan, sözcükleri, beden dilleri ile Efsun ve Yamaç’ı yaşayan gerçek bir aşka dönüştüren Tilya Damla Sönmez ve Aras Bulut İynemli’ye selam ve muhabbetle. Çok çok içtenlikle diliyorum ki, en kısa zamanda doya doya sizi birlikte izleyeceğimiz iyi bir hikâyede yeniden buluşalım. Hayalim içinde müzik de olan, dönemsel bir aşk hikayesi. Ama ikinizi en alfa halinizle gayet şık kimlikler olarak cool bir hikâyede de görsem itirazım olmaz. Hoş galiba ne oynasanız itirazım olmaz gibi. Dilek fenerimi uçurdum. Artı bu hafta ikinci dilek feneri sana Tilya Damla Sönmez. Nice yaşlara, nice yıllara, huzurla, umutla, bol gülümseyiş ve başarıyla…     

Hamiş; herkes ben olurken seninle biz olmayı başarmamız ne kadar ilginç gelmişti en başında. Başa sarıp sarıp dinlediğimiz şarkılar gibi düşünürdüm ne noktada bu kadar bizleşebildik biz diye.  Gözlerimizle konuşmayı, gülümseyişimizle dokunmayı, kimse duymazken minicik dokunuşa çığlık çığlık cümleleri sığdırmayı ne ara öğrendik ki biz? Hangi noktada başladık inşa etmeyi bu aşkı? En imkânsız yerden bile gelse aynı renkte buluşmayı nasıl başarabildik diye düşündüm hep. Sonra buldum.  Biz seninle mutlu çocukluğumuzdan bulduk birbirimizi. Oyun arkadaşımızı tanıdık önce. Aşk… O zaten hep vardı.

                                                                                                                                  UmayMasal