gerisayım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gerisayım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2021 Çarşamba

Oyunda ve Aşkta EfYam

“Dünya dönüyor. Etrafımızdaki her şeyle beraber. Döndükçe seni bana beni sana getiriyor. Birbirimize en uzak coğrafyalarda ve hayatlarda olsak da. İmkansızlığın bizi yerçekimi gibi birbirimize çektiğinden habersiz öylece yaşarken bile biliyordu ruhumuz bir şekilde bir yerde karşılaşacağımızı. Acıdan köklenen aşkın huzursuz bir kalp ağrısına dönüşebileceğini; bir bakışın, bir gülüşün, bir dokunuşun umutsuzca çırpınan ruhların kanatlanmasına neden olacağını bilseydim…”  

Tekrar merhaba sevgili okur. Kocaman bir haftayı devirdik yine. Hangimiz oraya ne sığdırdık, nelerden kaçtık, düşündük, düşünmekten vazgeçtik, bir derdim var diye çığlık attık? Öyle veya böyle duygudaşlığımızın merkezindeki EfYam’a yine vardık ve yolumuzu kesiştirdik. Hadi bakalım 4.45snlik sahnemiz merkezde EfYam’a bizce, bize göre bakmaya. Takıl peşimize gel. Belki yan yana yürür fikirlerimiz veya birimiz diğerinin ayak izlerini takip eder.

Geçen hafta Cengiz Erdenet infazı son sahneydi. Yamaç Koçovalı Selim için Çağatay’ı değil bütün Erdenetleri bitirme planında adım adım sona yaklaşırken aslında en tehlikeli düşmanının Çağatay olduğu fikrinde yoluna devam ediyor. Etsin bakalım. İntikam hikayelerinin bıçağı keskindir. Siz saplamandan bazen ummadığının bir yere darbe alırsınız. Trajedilerin olmazsa olmazıdır bu. Hikayesinde savrulduğumuz Yamaç’ın kayıplarına ne eklenecek ne çıkacak sonunda hangi noktada neye bakacak göreceğiz. Fakattttt….

Aslında her şey bu fakatla başlıyor. Yamaç Kocovalı’nın hayata tutunmak için bir umuda ihtiyacı vardı. Öyle böyle, saçma sapan diyaloglarla sayın senarist o umudu başka noktalardaymış gibi gösterse de zaman zaman ben, ki fena bir metin okuyucusu değilimdir, o hayat umudunu tek bir yerde gördüğünü okuyorum çok uzun zamandır Yamaç’ın. Efsun’un gözlerine bakınca kaybolduğu Efsun gerçeği onu hayatta tutan şey. Tam da bu nedenle Efsun Yamaç’ta “Can”. Diğer taraftan Efsun’a her baktığında aldığı nefes, boş bir kalıp gibi yaşamasına engel olan. Bir kitapta okumuştum. Adam kadına: “Senin gözlerine baktım ben, artık iflah olmam. Ya hayatta kalmak için o gözlere bakmaya devam edeceğim ya da öleceğim.” demişti. Yamaç’ın hali bu. O gün ki gördü Efsun’un gözlerini tepesinde silahla, yandı. Şimdi geldiğimiz noktada, dışarda korkusuz ve acımasız bir adama dönüşen Yamaç’ın sevdiklerine gülümseyen yüzünde bile çocuk ruhu kayıp. O ruh tek yerde var. Efsun’un gözlerinde. Efsun’a dair olan her şeyde içindeki masum çocuk var. Çünkü karşısındaki kadında bulduğu oyun arkadaşlığı en az ona karşı artık önüne geçilemez hale gelen büyük aşk kadar değerli. Bu hafta Yamaç’ın odasındaki sahne tam olarak işte o aşk ve oyun arkadaşlığı yumağının etraflarına dolanmasıydı. Efsun’un onunla kavga etmeyeceğini söylemesi Yamaç açısından ilk şaşkınlık ve endişe. Neden? Çünkü o Efsun’la kavga etmeyi seviyor. Çünkü karşısında en az kendisi kadar zeki bir kadın var. Çünkü ciddi bir oyun arkadaşı Efsun onun için, içinde yaşadığı acı dolu dünyadan kaçış. Diğer taraftan kavga ederken kapıları çarpıp gitmemeyi öğrendikleri için bir sorun çözme yöntemi. Bu nedenle Efsun’un kavga reddi önemli. Zira sorun var demek. Efsun’la arasında sorun istemiyor Yamaç. Zaten tam da bu nedenle Efsun’a endişeyle “İyi misin, iyi misiniz?” diyor. Burada parantez. “İyi misin?” “iyileşmiyor” “İyileşmek istiyorum.” Efsun ve Yamaç’ın ilişki terminolojisinin sözcükleri. İyi olan şifadır çünkü. Birbirine aşkla sığınan, korkunç bir dünyanın ortasında kalmış, ailelerinin gerçeğiyle yaralı iki çocuk onlar. Korkularından saklanmayan, bu nedenle bu evrenin iki tahtında oturan iki eş ruh. Kapat parantezi. Devam. Efsun’un bavullarda ceset olduğunu sanmasıyla kavgadan seken oyunu yeniden kuruyor Yamaç. Efsun’un içindeki korkuyu yükseltirken aslında biz başka bir şeye daha şahit oluyoruz. Efsun’un ne olursa olsun Yamaç’ın yanında durma halinin trajik kabullenişine. Korkmasına, kabulü zor demesine rağmen çıkacak muhtemel cesede sadece Yamaç istedi diye alışmak için gözlerini açıyor Efsun. Pek tabi ki karşılaştığı şey kendi giysileri oluyor ve alaya alındığını anlıyor. Bundan sonrası ise tamamen aşkın oyunla, vazgeçememe haliyle harmanlanarak sarıp sarmalaması. Yamaç onca kargaşada Efsun’un eşyalarını aldırmış. Bu önemli. İki sebepten. Birincisi Efsun’un içinde bulunduğu cenderenin farkında ve onu mutlu edecek minicik şeyi bulmaya çalışıyor. İkincisi ki bence daha önemlisi; artık Yamaç için Efsunsuz bir hayat yok. Efsun gitmeyecek. Yamaç nerdeyse Efsun orada, Efsun neredeyse Yamaç orada olacak. Birbirleri için kocaman bir gülümseyiş, huzur, teslim oluş. Ancak onca kanın ve karanlığın içinde kendi mutlu alanlarını yaratmaya çalışan bu ruh eşi iki insanın birinden biri zarar görürse vereceği tepkinin niteliği de niceliği de nereye varır bilmiyorum. Sadece Yamaç bazında değil. Bu hafta verilen hatırlatmada Efsun’un Çukur’a ilk girişinden bahsedildi. Şu an bir taraftan Efsun Kent kimliğini korurken diğer taraftan İdris’in ölümünde bir şekilde payı olması yüzünden gizlemek zorunda kendisini. Asla alışık olmadığı bir kalabalıkla yaşaması da cabası. Efsun özgün, özgür bir kadın. Duvarları var kendine dair. O duvarlardan içeri bir yabancı olarak sadece Yamaç girdi. O bile uzun zaman uzaktan sevildi ki ne kadar sevildiğini algılaması bu nedenle zor oldu. Şimdi Koçovalı ailesinin cici gelini olması zaten beklenemez. Mesafeli nezaket bana göre doğru bir duruş. Medet’le olan yakınlığı ile kıyaslandığında aykırı bulduğum bir tutum da yok. Birincisi Medet onu o testerelerden alan adamlardan biri, ikincisi Medet’le baş başa çok zaman geçirdi. Üçüncüsü ise Medet onun için kendi kabulüyle zaten yaklaşabileceği, içi dışı bir, kendi halinde bir insan. Efsun’un Medet’e sempati duyması kadar doğal bir şey yok. Oysa Koçovalı Familya malum. Diğer taraftan Efsun’a merakı her halinden belli olan Sultan’ın yaklaşımı da ilginç. Yamaç için Efsun’un sadece bebeğinin annesi olmadığının farkında. Zira kahvaltıya çağırılan Efsun’un “Yamaç’ı alıp geleyim.” diyebilmesinden bile belli bu durum. Ne kadar farklı olursa olsun Efsun’un Yamaç için özel olduğunu hissediyor ve buna göre davranıyor. Parantez. Sayın senarist Efsun’un o evde güçlü bir çatışma ve sağaltma potansiyeli olduğunu umarım fark eder. Zira evde yaralı olmayan kimse yok. Salih’in bu konudaki becerisinin ötesinde bir potansiyel de Efsun da var. Görür müsün bilemem. İdris konusunun Erdenet mevzusunun bitimine saklandığını düşünsem de bu konuda Efsun’un tek muhatabının Yamaç olduğu fikrindeyim. Babası Koçovalılar yüzünden ölmüş bir kız çocuğu intikam istedi ve aldı. Tıpkı kendi intikamı için Erdenetlerin ve Azer’in kökünü kazıyan Koçovalılar gibi. Bu konu tartışmaya bile kapalı bence. Neyse Efsun’un eşyalarını onca hengamede aldıran Yamaç’ın uykusundan uyanınca o gün giyeceği her şeyin Efsun tarafından hazırlanmış olduğunu görünce yüzünde oluşan gülümseme ile veda ediyorum size. Yan yana iki mekânda olup  EfYam’a tek diyalog yazmayan senariste de şerh koyuyorum. Koca bölümü bomba krizi ile geçiştirmesine ise tek laf edemiyorum. Hatta mahallenin ortasına istediği noktaya bomba koyabilen Çağatay Erdenet Efsun’u neden alamıyor onu da bilemiyorum.  Hep dedim, diyorum artık önemsemiyor kurgu bağlarını.

Son demde; Damla Sönmez ve Aras Bulut İynemli kimyasına selam ve dilek. Bu bölüm adeta doğaçlar gibi oynadıkları EfYam ikiniz sayesinde bu kadar güzel. Dilerim gerçekten ikinize odak bir işte partner olursunuz. Diğer taraftan sahne açıları hala sorun. Devamlılık hala sıkıntılı. Biraz özen. Bir de yazmayı düşünüyor musun bilemem de sayın yazarımız; Efyam artık evlenmeli gibi. Ne dersin? Yamaç’ın hırçın prensesinin mekânın queeni olarak lanse edilmesi lazım. Hoş Efsun zaten Çukur evreninin Queeni ama olsun.

                                                                                                                         UmayMasal