siyahbeyazaşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
siyahbeyazaşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Aralık 2017 Pazar

Siyah Beyaz Aşk-Aslı Ferhat (Özel)





Siyah Beyaz Çokça Sevda Biraz Ayaz

“Özgürlüğün kölesiyiz, suçluluk duygumuz da bize suçsuzluğumuzu armağan eder, masumiyetin yolu budur. Yani içindeki suçun , suçluluk hissinin kölesi olan özgürlüğün kölesi olur. Suçluluk duygunuz varsa özgürlük duygunuz vardır.”
Siyah Beyaz Aşk siyahın köleliğinde beyazın özgürce kök salma telaşını anlatan bir hikaye. Bir tarafta sistemin özgür bıraktığı suça köle efendi Ferhat diğer tarafta o efendinin  kölesi gibi görünen ama aydınlığın, ışığın rengi beyazın olanca eriticiliğiyle efendiyi köleye çevirmeye muktedir Aslı. İlk bölümden itibaren Ferhat’ın içindeki siyahı ağır ağır eritiyor Aslı. İsmiyle müsemma Ferhat önüne geleni yenerken, her girdiği mücadelede üstün olan tarafken, Namık dahil etrafındaki tüm otoritelere karşın tüm bünyelerin tek ele geçireniyken hatta bu özelliklerinin tamamını ama Namık’a başkaldırı ama Aslı’ya daha ilk anda kayıtsız kalamamasıyla adeta manifestoya çevirmişken; asıl olandan gelen, en berrak, en katıksızdan süzülüp hakikatin anlamı olan Aslı’nın o hakimiyeti başta zorunlu kabulden yavaş yavaş sıyrılıp Ferhat’ın evrenini hakikate boyaması süreci sanırım ilgi çekici.
Ferhat da Aslı da kendi hikayelerinin bedel ödeyenleri, sevdiklerine kavuşma telaşındayken bu uğurda can verenleri. Hoş süreç o metafordan Güzel ve Çirkin’e dümen kırmışsa da kendilerince kayıplarıyla, yaralarının ortak paydalarıyla daha çok bir bedel ortaklığını fark etmeleri birbirlerine kapı aralamalarını sağladı sanırım. Hoş Ferhat  o çiftlikte saçlarını hikayesinin ateşine inat suyla savuran, orman gözlü kadına  en baştan ilgi duydu belki. Kıyamaması, koruma çabası tüm kabalığına rağmen bundandı belki. Aslı’nın Ferhat’ın ilk olarak durdurmak için sonra kurtarmak için akıttığı kanı belki aralarındaki aktin kanla mühürlenişiydi belki. Belki , belki… İçinde ihtimal barındıran ama ihtimalsizliği de çağrıştıran belki.
Taraflar arası vicdan- vicdansızlık, iyilik-kötülük tanımlamaları siyahın ve beyazın mücadelesi gibi devam ededursun her ikisinin de keskinliği birbirini anladıkça, gördükçe azalıyor. Kuşkusuz karakterleri gereği bilenmeye müsait renkleri birbirini kesmekten vazgeçtiği an başkalarını kesmeye başlayacaktır. Bu kesiş önce Namık’a sonra da artık arada kimliksiz , kişiliksiz kim kaldıysa silip süpürecek geriye kalanlar da kuşkusuz siyahla beyaz arasındaki uyumlu sarmalın içinde kalacaklardır. Aslı son bölümde dedi ya “Ben insanları yaralarından tanırım.”. Kuşkusuz Ferhat da insanları bakışlarındaki bulutların ardına sakladıklarından tanıyor. O kadar uzun zamandır sırlarıyla yaşayanların içinde sırları göre bile giden adam olarak kendi kötücüllüğünü kabullenişiyle bir nevi sırlara dahil olmayan kendi ekseninde dürüst bir kimlik yaratan Ferhat sırları olmayan varsa da başkasına zarar vermekten uzak kendi acılarına düğümlenen Aslı’nın gözlerindeki tertemizlikten bildi belki Aslı’yı. Tanımak ve bilmek. Bilmek tanımaktan ötedir derler. Ruhun bilir, duygun bilir, kalbin bilir. Tanımaksa akla, gözleme, deneyime dayalıdır. Biri bilir öteki tanırken hikayede aşk da  şiddetini artıracaktır. Ferhat’tan yana zaten kopup gitme haline dönüşen korku denilen en  uzağında tuttuğu duyguyu çağırmasıyla ruhunda çatırdama yaratan aşk, Aslı da daha çok bir koruma kollama refleksiyle gelişiyor. Ardından gitme, bırakmama, sürükleniş gibi. Son duyduklarıyla Aslı’nın Ferhat’a karşı koruma duvarı da yıkılınca üstüne Namık tehlikesi en saldırganından Aslı’yı vurmaya kalkışınca Ferhat o buzdan ateş duygularını nasıl kontrol eder diye sormak gerek.
Aslı-Ferhat aynılık içinde başkalık barındıran , gürültünün içinde tek ses olabilen, tek mimik tek jestle aslında denmek isteneni hisseden , durmak istedikçe istemeden koşan bir aşk. Kendi kendilerine itiraf edemeseler de Namık’tan Cem’e tüm hikaye kahramanları tarafından aralarındaki elektrik fark edilen bir çift AsFer. Duyguları kabullenmeden kolay, peki kabullendikten sonra ne olacak? Ferhat Aslı’nın benliğindeki Beyaz’a teslim olmak istese de evrenindeki konumu buna izin verecek mi? Aslı’ya teslim olmamak adına kaçmaya  ya da kovalamaya bile kalksa içindeki düğümün merkezi onu çekerken olmayı kabullendiği şeyden ne kadar uzaklaşabilecek? Diğer taraftan Aslı inandığı değerlerin tamamına karşı bir düzenin temsilcisi olan Ferhat’a nasıl teslim olup onu ve olduğu, olmak zorunda kaldığı şeyi kabullenecek?  Aşk her şeyi silip temizler belki kalpte ama ya değerler, kurallar, inanılanlar ne olacak? Asıl çatışma bundan sonra başlayacak sanki.
Son olarak; sana her baktığımda gördüğüm benim. Kendimi görme umudum olmadığı halde göreyi umduğum ama bir taraftan da görmekten korktuğum. Sana her baktığımda hissettiğim benim. Hissetmeyi beklemediğim, hissetmeyi istemediğim ama hissettikçe kapıldığım. Ben kimseyle biz olmadım. Olmayı umduklarım oldu belki ama olmadım. Seninle değil biz, sen ve ben olmayı aynı bağlaçla buluşmayı bile ummadım. Ummak ne sen ve ben ne virgülle ne bağlaçla bağlanabilirdik. Oysa şimdi tüm bağlayıcılardan öte bir bizliğe giderken korkuyorum. Kendim için değil senin için.
Emeklere saygıyla…
                                                                                           UmayMasal

Not: @muge_muge ye ithafımdır.