“Gitmek mi yitmektir kalmak mı
artık bilmiyorum
Yerini yadırgayan eşyalar gibiyim
ya hep ben!
Ve inançlı, gitmenin bir şeyi
değiştirmediğine,
Bilemem, belki bu yüzden
Ben sana yanlış bir yerden
edilmiş,
Bir büyük yemin gibiydim.
Beni hep aynı yerimden yaralayan
o eve
Yine de döneyim, döneyim
istedim.” – Birhan Keskin
Selam sevgili okur. Yorucu bir
yılın sonuna doğru giderken ne noktada ne düşünmeli sorgusundayız çoğumuz.
Aslında nefeslerimiz bile maskelere saklanırken o nefesi kaybetmekten korkumuz
bizi yoruyor. Başka pek çok şey gibi. Hayatın içindeki o zor zamanlara inat
bazen bir şeylere tutunup kafamızı dağıtmak isteği sanırım ayakta tutan
çoğumuzu. Sebeb-i girizgâh malum. Efsun, Yamaç yani EfYam. Bu kez yazıya şiirle
başlamak istedim. Canın isterse takıl peşime EfYam olmasına bir türlü izin
verilemeyen Efsun ve Yamaç’a bakalım. Çukur evrenini uzmanına bırakacağım
bırakmasına da minicik küçücük bir sitemle açacağım yazıyı. Bu hafta evrende
önemli bir kayıp yaşandı. Selim öldü. Bu ölüm Yamaç’ın dönüşümüne hizmet
açısından belki değerli görülebilirdi ama… İşte bu ama sorun. Selim Çukur’un
tapuları için öldü. Çağatay tarafından kısasa kısas mantığı ile kardeşi Arık
için öldürüldü. Bu sahne sanırım eril dilin başka bir eril dile meydan
okumasının sözde epik anlatımı olacaktı. Olmamış. Kısasa kısas yapılsa da
tamamen Koçovalı Familyasını mağdur göstermek adına seçilen hedef Selim olmuş.
Hatta Selim yaratıcı evrenin efendisi
yazarımız tarafından kurban sütununa sürüklenirken sadece yaratılacak mağduriyete
o kadar odaklanılmış ki olan Selim’in nahif ruhunun sokak ortasında kanlı
tapularla zebani babaya teslimine varmış. Hep söylüyorum hikayedeki
oyunculukları tenzih ederek yazıyorum. Çok ayrıntılamayacağım. Çünkü genel hikâye
aksı beni pek ilgilendirmiyor. Çünkü hali hazırda orijinali varken o
orijinalden yola çıkılıp yolunu alt metin anlamında şaşırmış bir yapı en iyi
ihtimalle atlaya zıplaya izlenebilir bana göre. Ancak Öner Erkan’a ve yarattığı
karaktere böyle bir ölüm ve beraberinde ölüm sebebi en hafif tabiriyle haksızlık olmuş. Neyse
dönelim asıl mevzumuza. Girişteki şiiri
bana Efsun ve Yamaç’ı hatırlattığı için kullandım. Yamaç’ın kendisini hep aynı
yerden yaralayan Koçovalı evine devamlı dönüşü, Efsun’un da onu daima aynı yerden
yaralayan Yamaç’a dönüşü. Kuşkusuz her iki durumda tartışmaya açık. Bir de tabi
Koçovalı evinin Yamaç için alternatifi bir başka ev de Efsun. Senaristimiz unuttuğundan ya da
özellikle hatırlamak işine gelmediğinden belki ne olursa olsun dönüleceği sözü
verilmiş bir Efsun Kent olduğunu es geçiyor bu sezon. Yamaç acıdan acıya,
sorundan soruna koşarken kendisini de unuttuğundan sanırım kendine dair olan
tek şeyi aşkını da onun bebeğini de çoğu noktada hatırlayamıyor. Hatta belki de
Çukur’a dair her şeyi görev bilinciyle hatırlamasından sebep diğer bebeği
hatırlaması. Pardon. Tespit yok metin kovalama var. Şimdi Selim’i kaybeden
Yamaç yas sürecinde. Aslında hayatı koca bir yas sürecine dönüşen Yamaç’ın ne
kadar yas tutabildiği konusu da tartışmaya açık. Bu senaryoda ne kadar da
tartışmaya açık boşluk var hey hat. Neyse. Koçovalılar bir yas tutamama direncine sahip
ve bu yüzden hepsi hayaletlerle yaşıyor. O hayaletlerin tamamı da Yamaç’ın
ruhuna çörekleniyor. Başka ruhu olan kalmadı malum. Yamaç hayaletlerle yaşıyor.
Çukur hayaletler diyarı. Tam da bundan galiba zavallı Selim ölüme yürürken
Selim’in ölümünden çok cehennem
zebanilerine odaklanılması. Geçelim. Selim’in acısını Yamaç kadar belki daha
derinden hisseden Akın’ın yalıya saldırısının öncesine gelelim. (Burak Dakak
yine yolumuz kesişti😊 ) Efsun Kent yalıda Erdeneler’in iç çatışmalarını izlemede.
Burada metin o kadar boş ki, neresinden tutmalıyım bilemiyorum. Kendi adıma
Efsun’un bebeğinden haberdar olan Çağatay Erdenet’i ve her an Yamaç’la savaşa girmesi kuvvetle
muhtemel Erdenet familyasını kontrol altında tutma çabası olarak tanımlamaya
çalışıyorum Efsun’un bu halini. Ama bir taraftan da öz kardeşini öldürme
çabasını bizzat Seren’den duymasına rağmen ne amaçla -ki eminim GH burada
amaçsızca yazdı bu diyalogu. Derdi sadece Efsun’u o odaya sokmaktı.- Cengiz’le
Çağatay’ı konuşmaya çalıştı bilmiyorum. Burada metni anlama, hatta oyuncunun
beden dilinden olanları çözemeyenlere dip not: Efsun Erdenetlerden nefret
ediyor. Çağatay gitti diye bir an sevinen ama sonra dönüşüne yönelik
belirsizlikten gerilen Efsun bana göre Çağatay’a şans filan vermemiş. Geçen
hafta EfYam ilişkisini çevirdiği romcom tadından şikayetimi beyan ettiğimden o
topa girmiyorum şimdilik. Diğer taraftan Akın’ın saldırısı sırasında Cengiz ve
Efsun arasında yazılan diyaloglar da tuhaf. GH komik mi olmak istedi ne? Hoş
hayvan öldürmemek için vejetaryen olan Efsun , Yamaç ve bebeği için
babaannesini öldürse de, kafalarına kurşun yağarken Cengiz’i kurtarma refleksi
göstermemesi mümkün değil. Devam. Akın
saldırısından sonra Cengiz’in öfkesine şahit olan Efsuncum Kentcim hemen
Yamaç’ı aramaya kalktı lakin aradığı numaraya ulaşılamadı. Üzülme Queen biz de
bir süredir aradığımız Efyam’a ulaşamıyoruz. Ertesi sabah koşa koşa Yamaç’a
giden “Queen of Çukur Efsun Kent” Çukur’un kapısında arz-ı endam etti. O kapıdan
içeri de sokacaklar seni hissediyorum ama susuyorum. Yamaç Bey’e Cengiz’in
planlarından hemencecik bahseden ve endişesini dile getiren Efsun, Yamaç’ın
doğal Efsun duvarına tosladı ama bu konuya bağışıklık geliştirdiği için de takılmadan
yoluna devam etti. Takılırsa ilerleyemiyor kız da ne yapsın. Koruyucu Melek
olmak kolay mı? Öyle tv karşısında olmuyor o işler. Önce Cengiz’i Yamaç’tan uzak tutmayı denese de
sonuçta kuleye kapatılan yine kendisi oldu. İlginç değil mi? Efsun Kent ve
bebeği, Yamaç Koçovalı’nın intikam deliliği karşısında Cengiz Erdenet’in kalkanı oldu. Bu Erdenetler
de ne tuhaf kötü çıktı ya. Biri kaçar biri saklanır. Efyamcılar Efsun’u Rapunzel’e benzetirken şaka
maka Efsun Rapunzel kaderi yaşayacağını tahmin ettiler mi? Sanmam. Peki Queeni kuleden kim kurtaracak? King of Çukur Yamaç Koçovalı. Nasıl
ve ne zaman? İşin açıkçası bilmiyorum. Senaristimiz iki şeyi çok seviyor. Çok
kenarlı geometrik şekilleri ve Efyam’ın uzak olmasını. Analitik mi? Yok onu
sevmiyor. Burada parantez. Efsun ve Yamaç bize en başından beri kavga ile bile
olsa konuşabilen bir çift olarak verildi. Hatta acıda sağaltabilme becerileriyle
birbirlerine sonuna kadar sahip çıktılar. İmkânsız anlarda bile Yamaç Efsun’a
gitmenin yolunu buldu. Efsun’a göre onu bekleyen birine rağmen hatta Efsun’un
yanında onu görürse öldürecek kişiye rağmen Yamaç Efsun’a gitmenin yolunu
buldu. Bu sezon o havuz başı olayını es geçerek, yazar burada o olayı hala
mantıksız bulduğunun şerhini düşer, Efsun’un travmasını sağaltan da Yamaç oldu.
Kısaca bize verilen çiftin ,bu sezon eksik gedik olsa da geçen sezon
referanslarıyla hareket edersek, uzak durmaları ne olursa olsun imkânsız. Bu
sadece bizim yani Efsun ve Yamaç için izleyenlerin fikri de değil. Emin olun
genel izleyici de bu saçma boşluğun farkında. Hatta hikâyenin genelindeki duygu
boşluğunun farkında herkes. En azından hissinin farkında. Bize verilen aşkta
net olan bir şey var. Efsun ve Yamaç ruh eşi. Birbirlerinin ruhlarını okuma
becerilerinden hikâye paralellerine kadar hikâyenin gelişimi bunu bağırıyor. Şu
an yeniden ivmelenmeye başlayan ama çatışma aksında gözüken EfYam’ın, bilgisi
Efsun’dan icraatı Yamaç’tan şeklindeki gelişimi de hoş ama bir o kadar da boş.
Üzgünüm sayın senarist. Yetmez. Bize borçlu olduğun alfa bir çift ve onun yine
birlikte hareket edebileceği bir hikâye
borçlusun. Sen başlattın biz değil.
Efsun ve Yamaç’ı imkânsız diye bir şey yoktur inan yeter kafasına
getiren de sensin. Yamaç’ın üstünde tepinerek reyting kapma telaşını bırakıp
gerçekten hikayeni yazmanı diliyorum. Evet bu hikâye senin değil, evet bu
hikâyeyi kendin yaratmadın belki ama bunca sene ekmeğini yediğin izleyiciye de
oyuncuya da bunu bence borçlusun. Ruh ve bedene böldüğün aşkı bütünlemeyi de
bence bunca zaman sömürdüğünüz aşka borçlusun. Ben kendi hikayesine ihanet edenlerin
bu borcu ödeme duygusuna geleceğini hiç sanmasam da borcunu hatırlatmak
istedim. Gerisi vicdan ve zekâ. Sonunda mutlu sonsuz olmayacaksa da, ki aslında
mutlu çocuklukları ellerinden alınan bu iki birbirinin eşi ruh bunu hak etse de,
onlara beraber mutlu an vermeyi borçlusun. Özellikle en çok tepesinde tepindiğin
Yamaç’a. Kuşkusuz tüm farkındalığını elinden almış olsan da o minicik mutluluk onun
için sadece Efsun’da. Onun ellerinde ve gözlerinde.
Hamiş: Biri Damla Sönmez ve Aras
Bulut İynemli’yi başka dizide partner yapsın. Bu iş biter bitmez. Film de olur.
Netflix tercihimizdir.
UmayMasal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder