kaldığımızyerden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kaldığımızyerden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ocak 2021 Çarşamba

Düşme Düş Kur-EfYam

 Hayatın bizler için hazırladıklarına karşı çoğu zaman hazırlıksız yakalana yakalana yürüyoruz. Takılıp düşüyoruz, düştüğümüzde düş kuruyoruz. Kalkıyoruz yine düş kuruyoruz. Sonra hayatla ilgili takip mesafelerini ayarlayıp ayarlamadığımızı anlayamadan çarpıyoruz. Neyse sevgili okur. Çarpışmalı haller içinde senin ve bizim kesişim noktasında sonsuz olasılıkların tekilleştiği noktada EfYam’dayız. Artık nasıl ve nereden tutmam gerektiğini bilmediğim bir yerden yazıyorum sana. İçimde bu hikâyeye gelmemi, seninle kesişmemi sağlayan Efsun’a dair bir ağıt, ağır ağır tiz sesini yükselterek inceden inceden sızlıyor. Sonu nereye varacak, ne duyguda duracak bilmeden yazıyorum. Hadi istersen takıl peşime, belki kendinden bir şeyler bulursun. Bu hafta toplam 2dk süren sahnesiyle 50 bin twit attıran Efsun ve Yamaç, kırılmış cam parçalarının yüreğe batması gibi acıtarak yine 26 bin twitle ruh birliğini takip eden Efsun Kent. Neden yazıyorum? Çünkü not düşeyim istiyorum. Baştan beri tam bir Queen edasındaki Efsun Kent’in aslında bir masal prensesi olduğu hikâyede adeta prensesin düşüşünü izliyorum. Bu düşüş temelde aşk için gibi görünüyor. Ama değil. Eşitleme hali desem üzgünüm yüreğim kaldırmıyor o eşitleme tavrını. Çünkü bu bir eşitleme de değil. Alt metni o kadar kötü ki, o kadar metalaştırma içeriyor ki neresinden tutsam elimde kalıyor. İlk kez sahne sahne anlatmaya çalışacağım.

Açılış… Hastanedeyiz. Akın bombadan yaralı. Yamaç kendisini suçluyor. Sonra o vicdan yüküne Ayşe dahil oluyor. Efsun geldiği an herkes kendi acısına, suçluluğuna, duyarsızlığına dalarken orda acıdan kaskatı olan Yamaç’a yöneliyor. İki gözü onda. Sadece ona dair. Elleri ona uzanıyor. Önce yükü taşımaktan eğilen omuzlarına, sonra kaskatı yüzüne. Etki etmiyor. Efsun konuşuyor. “Canım, bana bak” Efsun’un büyülü elleri, gözleri sadece Yamaç için orda. Düştüğü dehlizden, karanlıktan çıkarmak için. Yamaç “Onun canına okuyacağım.” diyor. Efsun sakin, akılcı: “Okuyacaksın ama önce herkesin iyi olduğundan emin olacaksın.” “Emin olacağım.” Efsun yine yeniden Yamaç’ın sağduyusu, aklı, ruhunu okuyanı. Sonrası emin olma ve Çağatay ile restleşme süreci.

Sahne iki Efsun Akın’ın yanında bu kez. Ellerinin sihri, şifası Yamaç’tan sonra ikinci bir Koçovalı için devrede. Çünkü Efsun Kent borçlu kalmayı sevmez. Hayat borcu ödüyor. Onu babaannesinin havuzdaki cesediyle bırakıp gidebilen Yamaç’ın abisi onu vurmaya geldiğinde Akın haber verdi çünkü aynı Yamaç’a. Hatta o Yamaç yine açmadı telefonu ama Akın’ın mesaj atacak zekâsı ve zamanı vardı. Sonra bir de tabi leb demeden Çorum diyebilen Yamaç’ın Efsun’un onu Cengiz’e satmadığını hatta babaannesini sadece bebeğini ve Yamaç’ı, o her fırsatta ardına bakmadan gidebilen Yamaç’ı,korumak için öldürdüğünü söylediği için. Oysa bence bunların hiçbiri değil. Efsun sadece Akın’ı seviyor. Hepsi bu. Yeterli. Efsun’un Koçovalı familyadan kimseye borcu yok. Kimseye vereceği yok. Alacağı ise çok. Parantez. Hafta boyunca konuşuldu. Yine yeniden yazacağım. Başından beri masalları gelecek anlatısı olarak kullanan, başrolü ölemeyen, anlamsızlıkta zirveyi zorlayan bazı argümanlarıyla yeterince fantastik olan evrende Efsun’un sihri hiç de sırıtan bir şey değil. Bu kadın zaten ellerinin büyüsü ile girdi bu hikâyeye. Gözleri ve kokusu da aynı şekilde.  Sen bu sezon bunları görmezden gelip sofistike, büyülü ve güçlü bir kadını sıradanlaştırmaya çalışıyorsun diye biz unutmuyoruz öncesini. Bunu da karakter değişimi olarak yemiyoruz. Karakter değişimi dediğin zaten bu hikâyenin en affedici karakteri olan Efsun Kent’in tüm olmazlara rağmen Yamaç’a teslim oluşuydu. Gerisi saçmalık.  Bu nedenle zaten mantık sınırı olmayan hikâyede olayları mantığa oturtmaya çaba harcayın Efsun’un ana özelliklerini de rahat bırakın.

Sahne üç… Hala hastanedeyiz. Yamaç Efsun’un kollarında Akın için bekliyor. Hayati tehlikesi var. Doktor geliyor. Şokta. Akın iyi. Efsun sayesinde iyi ve bunu biz biliyoruz yine sadece. Çünkü Yamaç bilemez, hiç bilmedi ki. Umarım Akın da biliyordur. Malum Koçovalı familya biraz kendine Müslüman. Buna sonra geleceğim, dursun şimdi. Yamaç sevgili annesine sarılıyor. Cumali de ailenin geri kalanına. Efsun’un trajik yalnızlığı yine orda. Gözleri kendisi sayesinde mutlu olan ailemsilerde sadece duruyor. Sevdiği adama bakıyor ve onun kan emici ailesine. Yazarın zihninde bir şarkı çalıyor bu anda içi sızlaya sızlaya “Yalnızlığım, yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin.” Yamaç orda ama değil. Onun kusursuz bağımlılığı Çukur ve ailesi. Efsun’unki ise Yamaç. Yanında bomba patlamış, hastanelere sürüklenmiş hamile Efsun ana kraliçe tarafından aş evine gönderiliyor. Oysa daha akşam geldi evlerine. Neydi? Hayat devam ediyor. Bağımlılığından ailesinin gerçeğini asla göremeyen Yamaç Bey de gayet “Ne yapalım?” bakışıyla Efsun ile göz göze geliyor bu sahnede ilk kez. Efsun yine teslim.   

Sahne dört…  Efsun daha sabah masa silemediği evden aşevini çevirebilen biri haline geçmiş Karaca’nın spoileri ile anladığımız üzere yakında Yamaç’a tarhana da yapacak kıvama gelecek ruh değişiminin başında. Yamaç ise ona bakıyor. Yedi krallığın Queeni Efsun Kent. Bir sezon önce ayaklarına kapanarak aşk dilediği Efsun, başımı okşa diye yalvardığı Efsun, kal desin diye gözünün içine baktığı Efsun, onu bağlayan prangadan kendisini kurtardığı an her şeye rağmen diyerek “Ne olacak bunca şeyden sonra” diyen kadına “Neyden sonra” diyecek kadar fütursuzca aşka koşmasına neden olan Efsun Kent, ona posta koyabilen tek kadın, onu olduğu gibi gören tek kadın, saklanamadığı tek varlık, babasının ölümünde pay sahibi olduğunu bile bile gözlerine düştüğü, onun babasının ölümünde pay sahibi olduğunu bile bile bu aşka ikna etmek için ter ter tepindiği Efsun Kent. Yazanın kentin yarısının sahibi olduğunu unutturmak için olmadık saçmalıkları yüklediği, gururundan sevdiği adama o söylemeden sevdiğini bile söylemeyen Efsun Kent. Bence de öyle aşkla bak Yamaç Koçovalı. Hayatında görebileceğin en değerli hazineye bakıyorsun çünkü. Gücü, büyüsü, güzelliği, aklı, varlığı ile çok daha iyisini seçebilecekken senin içindeki çocuğu kendine oyun arkadaşı seçen, mutlu bir an için hayatından vazgeçecek kadar seni seven kadın için Çukur’u yaksan anca ödemen gereken karşılığın dörtte birini verirsin Efsun Kent’e. Çünkü dost acı söyle ama annen dahi Efsun kadar sevmiyor seni. Hatta Efsun gibi kimse sevmiyor seni. Kendinden geçecek kadar. Sen bile Efsun gibi sevemiyorsun. Sevebilsen… Neyse.

Çağatay’a gitmeden önce Efsun’a sevgisini söylüyor Yamaç. Kimseyi umursamadan hatta Efsun dışında pek bir şeyi umursamadan. Burada dikkat çekici olan Yamaç’ın gidememe hali. Israrla geleceğim demesi. “Ne önemi var zaten döneceğimi bilmiyor musun?” Yamaç Efsun’dan gidemiyor, hiç gidemedi, denedi olmadı da işte Efsun Yamaç’tan giderse ne olur dedirtiyor insana. Burada yine parantez. EfYam’ı EfYam yapan kuşkusuz Damla Sönmez ve Aras Bulut İynemli. Bilinçli olarak sıradan bir şeyi söylermiş gibi yazılan “seni seviyorum” sahnesinde, ki Yamaç’ın acısını katlamak için olduğuna eminim, Aras ve Damla öyle oynuyor ki. Sanki biri seni seviyorum derken kalbini söküp veriyor diğeri o sözle hayatının en büyük mucizesine şahit olmuş gibi bakıyor. O sıradanlığa bile isteye hapsedilmiş replik, o 36 saniyelik sahne bir anda 140 dakikanın en güzel anına dönüşüyor. İkisinin o mafya hikayesinden kendilerini kurtarıp kendi hikayelerini yazdıkları o kısacık an. Aşka dair, aşkla…

Sahne beş… Karaca ile eve dönen Efsun. Akın’ın ölümden dönmesi ile kendisini sorgulamaya başlayan Karaca’nın vazgeçişinden hemen sonra. Kapıda Sultan. Kocasının intikamının derdindeki Sultan. Efsun’un saçlarına yapışıp onu dış kapıya kadar atan Sultan. Ona engel olmaya çalışan Karaca’yı içeri çeken Ayşe. Ne garip değil mi? Eşleri tarafından sevilmemenin acısını başkalarından çıkaran, başkalarının acısından beslenen Koçovalı kadınları. Bir kadının bir kadına yaptığı işkenceye engel olmak şöyle dursun Yamaç’a haber bile vermeyen sözde ailenin kadınları. Hamile bir kadını karda kışta, kendisini defalarca aldatmış bir adamın uğruna oğluna soru bile sormadan hakaretlerle kapıya atabilen bir sözde anne. Hoş bu kadın torununa sevdiği adamı öldürttü. Annelik ona en uzak kavram. Kocasının kendisini sevmemesini hayatlar yuta yuta çıkaran bir yamyam sadece. Karlara düşen Efsun ve sonrası Kulkan.

Sahne altı… Çağatay ve Efsun. Bu sahnede hala anlaşmasının bir karşılığı olup olmadığını anlamaya çalışan bir Çağatay var. Yamaç’tan zorla aldığı, Yamaç’ın bebeğini taşıyan Efsun’dan duyacağı tek olumlu cümlede tamam diyecek bir Çağatay. Çünkü Çağatay’ın derdi Yamaç değil bu denklemde. Efsun. Çağatay Efsun’u istedi hep. Çünkü hükmedeceği krallıkta yanında olmasını istediği kraliçe Efsun’du. Çağatay gibi narsist biri kuşkusuz yanına kusursuzu isteyecekti. Efsun Kent kusursuz olan. Çağatay gibi GH da bunu biliyor zaten. O kusursuzluğu bozma çabası bundan. Neydi şehrin kralı Çağatay Erdenet’in en parça parça anında gördüğü Efsun’u tanımlama şekli: Sen hala muhteşemsin. Raflarda bırakılmış tozlu bir başyapıt gibisin. Efsun bir başyapıt.

Çağatay için Yamaç Efsun’un seçimi olduğu anda rakip oldu. Yamaç’ın zaafı olarak da Efsun’u sadece bulmak istedi. Öyle ki Efsun onun gerçek ganimetiydi. Bu nedenle ölüme giderken Efsun’u Yamaç’tan almış olmak onun gerçek zaferi oldu. Narsist benliğinin en büyük bedeli Yamaç’a. Yamaç kendi zaferini kazandığını sandığı an aslında hayatının değerlisinin avuçlarından kayıp gittiğini anlayamadı bile. Şimdi… Efsun nerede? Yamaç ne yapacak? Ailesine ne diyecek? GH Yamaç trajedisine ortak ettiği Efsun’a ve tabi ki onun aşkından yanmaya başlayan Yamaç’a daha ne yapacak? Efsun’un kadınlık gururu üzerinde daha ne kadar tepinecek? Seyircinin Yamaç güveninin altını boşalta boşalta geldiği noktada Yamaç’a Efsun için cidden seçim yaptıracak mı? Yaptırabilecek mi? Ben de senin için aynını yapardım aslında boş bir laf mı, altı dolacak mı? Gelen spoilerler doğru mu? Saçmalamanın bir sınırı var mı? Soru çok ama cevap yok. Tek diyeceğim, normal bir akışta Yamaç Koçovalı’nın annesine ve Çukur’a emanet ettiği sevdiği kadını korumayan iki değerlisini de yakıp yıkmasıdır olması gereken. İki hafta önce testerelerin altından alınan Efsun eğer tam da bu büyük patlama için kaçırılmadıysa her şey manasız. Cumali Efsun’un elinde babamın kanı var diye bas bas bağırırken ısrarla “Neden, neden ama?” diyen Damla’ya kalp bırakıp “Babamı öldürdünüz” diyen Efsun’u duymamış gibi yapan Cumali gibi bir zekasızı ona eş yapan GH’a tekrar şerh bırakıyor son deme geçiyorum.

Son demde; Canım Efsun Kent, burası sana minik bir ağıt. Önce annesiz kalan, babasız kalıp onun intikamını almak isteyen, en yakınlarına güvenerek Çukur’a hayatının golünü bilmeden atan, sonra düşmanına âşık olan, onu korumaktan bir an bile tereddüt etmezken bir kez bizzat âşık olduğun adamın namlu doğrulttuğu kadın. Defalarca saldırıya uğrayan, alıkonulan, aşka inanmayı seçtiği için defalarca canı yanan, babaannesini vurmak zorunda kalan, sevdiği adamın bebeğini kurtarmaya çalışırken onun yanlış anlama silsilelerinden kalbi paramparça olan, yine o adam için müttefiklerinden vazgeçen, gün geçtikçe yalnız daha yalnız kalan Efsun Kent. Seni sarıp sarmalamak istiyorum. Seninle oturup ağlayalım istiyorum. Bağıra çağıra şarkı söyleyelim. Yamaç’a söylenelim istiyorum. Yalnızlığını paylaşayım istiyorum. Efsun inan biz seni seviyoruz demek istiyorum. Yamaç’ın sevgisinin yanına bizi koy ailen olarak demek istiyorum.  Düşme sadece düş kur demek istiyorum, kalbin acımasın. Hatta Yamaç’la ikinizin artık kalbi acımasın demek istiyorum. Ama… Tepenizde tepinilmeye devam edecek biliyorum. Mantıklı bir tepinmeye bile razıyım da... 

Bir gün bir yerde umarım en yakın zamanda Damla Sönmez ve Aras Bulut İynemli'yi sadece ikisi üstüne yazılmış bir hikayenin kahramanları olarak partner izlemek dileğiyle... Dönem işi olsun çok istiyorum. 

                                                                                                                       UmayMasal