sonsuzakadar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sonsuzakadar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Nisan 2019 Pazar

Gülperi-Sonsuza Kadar

“ Benim yüreğim buz tutarken onun yüreğine düşüyor ateş bu kez.  Bendeki döngü onda tekrarlanıyor. Görüyorum. Görmek yetmiyor. Dursun diyorum. İçindeki acıyı yenmesi gerek, can kırıklarını onarması gerek. Ama olmuyor. Tutmuyor  tutkallar tıpkı benimkileri de tutmadığı gibi. Canını veriyor bazen insan, bazen can alıyor da can kırığı tutmuyor. İnsan kesildiği yerden kanamaya devam ediyor.”
Affetmenin unutmak olduğunu sananlar coğrafyasındayız. Oysa af unutmak barındırmaz. Unutuluyorsa o zaten af olmaz. Gerçekten zamanaşımı mıdır af, yoksa zarar verilenlerin vicdanında yaptıklarınızın bedelini ödediğinize inanç mı? Peki affedilen açısından süren bu belirsiz tutumların ötesinde affetmek büyüklüktür mottosuna sığdırıp sıkıştırdığımız iyi insan olma kanunnamesinin neresinde bedel kavramı? Yoksa affedilen ya da affeden arasındaki iyilik kötülük sorunsalı mı tarafları mahkum eden? Sebeb-i Girizgah: Gülperi-Sonsuza Kadar. Bölümle ne ilgisi var diyenlere cevap: Kafamdaki soruları tetiklemeyen metinle bağım olmaz ki zaten. Sorular burda cevaplar da içimizde bir yerde diyip bölüme devam.
Geçen hafta Eyüp’ün tehditlerinde bırakmıştık Gülperi’yi. Yine ve yeniden o tehditlere boyun eğdi Gülperi. Burada çatışma yaratmak adına yapılan hamleleri anlamakla beraber Kadir gibi biriyle evli olduğu halde üstüne oğlunun tutumunu da bilmesine rağmen hiç çözüm aramadan hiç konuşmadan sürekli Kadir’i bırakıp giden Gülperi’yi anlayamıyorum. Kaldı ki kaza ile Kadir’i vuran Hasan için kurtuluş argümanı üretmek uluslararası çalışan ve zekası ilk bölümden beri altı çizile çizile verilen Kadir Aydın için zor olmasa gerek. Şu ana kadar Artemis ve Hasan muhalefeti üzerinden yürütülen evliliği bir türlü oturtamama hali son haftalarda iki gencin de kabuluyle sanki bir parça çözülebilmeliydi. Mantıklı olarak önce Artemis’in sonra yaşadıklarının payıyla Hasan’ın anladığı Gülperi Kadir aşkında sıkıntının hala diyalog boyutunda olduğu fikrindeyim. İkili Kadir’in tüm açık iletişim biçimine rağmen konuşamıyor. Çözemiyor. Kadir’in muhteşem bir baba profili olması hem kendi kızı Artemis açısından hem de abi dese de Hasan açısından çok belirgin bir şekilde diyalogla ortaya konuyor. Baştan beri kızı ile arasında sımsıkı bir bağ olan Kadir onun kızı olduğunu her fırsatta hata bile yapsa kanıtlayan Artemis’le öyle güzel konuşabiliyor ki baba kız hallerine hayran oluyoruz. Diğer taraftan baba figürü konusunda ilk andan beri sorun yaşayan Hasan’ın da Kadir’e sığınmaya başlaması güzel bir detay. Aralarında gelişen diyalog çok gerçekçi. Kadir Hasan için bir süredir zaten rol model olma yolunda ilerliyor. Bunda kuşkusuz karakterin kahraman kimliği, adalate inancı, sevdiklerini koruyup kollama tavrı da etkili ama Hasan için tüm bunların yanında Artemis’in babası olması da önemli duruyor. Eyüp ve Kadir arasındaki babalık farkı o kadar net ki, ayrıca Eyüp’ün travmatik kişiliğinin bu bölüm sorumlusu olarak gösterilen Yakup Dede de o farkın bir başka kolu olarak da önümüze konuyor. Eyüp ve Yakup arasındaki nefret , iktidar kavgasının mecburen bir kolu haline getirilen Hasan’ın işte tam bu noktada kurtarıcısı Kadir. Hasan hızla o hiyerarşik yapının dışına atıyor kendisini. Her ne kadar önceden yaptığı hataların bedelleriyle yüzleşmek durumuda kalacak olsa da. Diğer taraftan işin anne kıyası kısmını üstlenen Gülperi ve Şeyma’da belirgin bir iletişim sorunu baş gösteriyor. Gülperi kendisini feda eden , çocuklarını çok seven bir anne. Her şeyden önce çocukları geliyor. Burda sorun yok. Ancak ben Gülperi’nin kızıyla, Artemis’le ya da feda süreçlerinin müsebbibi olup onunla konuşmaya çalışan oğluyla gereken şekilde konuşabildiğini düşünmüyorum. Okuyan, şiir bilen, yazan bir kadın kimliği olduğu ilk bölümlerden beri verilen Gülperi’nin eski gücü yok. Buraya biraz daha dikkat edilmeli sanki diyip kapatıyorum. Şeyma’ya gelince kızı Artemis için yaptığı hatalarla artık dönecek köşesi kalmayan karakterin Hasan’ı mahkum etmek için kendisini kaçırmaya çalışan adamla iş birliği yapıyor olması nasıl sonuçlar doğuracak gerçekten görmek istiyorum. Artemis Eyüp’ün kendisine söylediklerini neden babasına ya da Hasan’a söylemedi diyenler olmuştur. Eyüp’ün annesini kaçırdığına, Gülperi’yi esir aldığına şahit olan kıza aynı Eyüp annesiyle işbirliği yaptığını söylüyor. Artemis için annesi ne yaparsa yapsın ilk anda hazmedilecek bir şey değil bu. Hatta inanılacak. Fakat Hasan’ın tutuklanmasıyla başlayan süreç Artemis ve Şeyma’yı karşı karşıya getirirken anne kız bağlarında da onarılmaz kopmalar yaşatacak yine. Hasan babasının baba olma kimliğini tüm benliğiyle reddeder hale gelmişti. Şimdi aynı süreç Artemis için de sonlanmak üzere gibi.
Gelelim ArHas’a. Artemis ve Hasan açısından etraflarında olan her şey bir bedel. Anne ve babalarının evliliği, diğer taraftan Eyüp ve Şeyma’nın yaptıkları, geçmişleri, hayatı algılayış farkları. Tüm bunlar ilk aşkın tüm saflığıyla parlayan ArHas’ı sarsıyor. Fakat sarsıldıkça aralarındaki ilişki daha güçlü hale geliyor. İlk aşkın kırılganlığından güçlü bir sevdaya çoktan evrilen ikili karşılarına çıkan ne olursa olsun bir yolunu bulup kendilerini anlatıyor.  Bu hafta “Senden vazgeçemem” diyen Hasan’ın gerçekten Artemis’ten vazgeçmeyeceğini anlatmaya çalışırken izledik. Onca sorununa rağmen Artemis için değişmeye çalışan onun söylediklerini anlayan, yaptığı hatanın farkında bir Hasan’la karşılaştık. Kuşkusuz genç kız açısından Hasan’ın babasını yaralaması ciddi bir güven sorunu yarattı. Bunu da Hasan’a çok net ifade etti Artemis. Ona inanmak istese de sevdiği adamın defolarını çok net bilen Artemis için Hasan’a yeniden güvenmek biraz zaman. Hoş Hasan’ın üzülmesinde asla dayanamadığı da ortada. Hasan ise, gözü Artemis’te başka dünyalara açılmak istediğini anlatırken  aslında kızın her söylediğini nasıl sindirdiğini onunla hayal kurmaktan yana olduğunu da anlatmaya çalıştı. Ben Hasan Artemis’e şiir okusun çok istemiştim. Bu hafta başta Bedriye’yi koruma refleksiyle ayağa kalkan Hasan’ın içinde bulunduğu durumu en net anlatacak şiiri, Can Yücel’in Dargın mıyız?, Artemis’in gözlerinin içine baka baka okuması harika bir ayrıntı olmuş. Kalabalığı içinde bir anda ikisinin kalması , Hasan’ın sadece sen diyebilen tavrıyla sahne tadından yenmez hale gelmiş. Aynı sahnede yer alan Selen ve Doruk sanırım Hasan ve Artemis aşkının ne kadar güçlü olduğunun anlatılması  adına güçlü bir mesaj. Bu arada Doruk şu ana kadar sadece Artemis’e aşık olması yönüyle çizilen bir karakterken korkarım, tabi Hasan ıslahevinden kurtarırsa kendisini, karanlık taraflarını da zaman içinde ortaya çıkaracak. Bu noktada Artemis’in Doruk’un çakı planını duymasını istiyorum. Hatta mümkünse Bedriye’nin kankası olma misyonu üstlenen Selen’e de Hasan’ın çok net bir şekilde çizgisini çizmesini diliyorum. Hoş genç adam o kadar umursamaz ki Artemis ve ailesi dışındaki unsurlara karşı bazen Selen’e cevap vermeye tenezzül etmiyor mu diyorum.  Gelelim diğer ArHas şiirleşmesi ikinci aşamaya. Hasan’ın okuduğu şiire karşılık ona aynı şiirin devamını okuyan Artemis... Artemis öyle özel bir genç kız ki Hasan’ın algısındaki her ayrıntıyı darmadağın edebilme becerisi var. Affedilmeye çalışırken kırgınlığını anlatan Hasan Taşkın’a acaba dediği noktada öyle güzel cevap verdi ki Artemis, Hasan’a seni sevmekten vazgeçmedim, sensiz benim de baharım gelmedi, belki affedemedim ama sevdam olan her şeye rağmen aynı, demeyi seçti. Tıpkı geçen hafta vazgeçemem diyen Hasan gibi. Burada parantez, şiirin ilk kısmının okunduğu ambiyans ne kadar ilan-ı aşk formunda bir romantizm içeriyorsa, ikinci kısmı da o kadar yüksek tutku içeriyordu. İlk kısmı herkesle paylaşılan o anda hem gözdağı hem de kalabalıktaki “biz”lik hissini nasıl güçlü taşıyorsa ikinci kısım da o kadar yüksek bir enerji içeriyordu. Tam da bu hafta aynı evde nasıl birbirlerine yaklaşmazlar diye düşünmeye başladığım ArHas’ın bu atağı bana nihayet dedirtti. Çünkü karşımızda kırgın da olsalar birbirlerine aşık iki genç var. Bu ikisinin tüm olanlara rağmen bir şekilde birbirlerine çekilmeleri gerekiyor. Atışsalar da , konuşup bazen birbirlerini kırsalar da dokunmak, birbirlerine yaklaşmayı istemek onların inisiyatifinde olmamalı. Bu duygu önlenemez olmalı. Öpemese de öpmeye ramak kalmalı mesela hatta mümkünse öpmeli de. Uyurken ona bakmalı.   Ona dair olmalı her şey. Tıpkı bu hafta olduğu gibi. Şarkı söyleyerek tanışan bir çift onca kargaşaya rağmen genç kalıp belki anlık yine şarkı söyleyebilmeli. Buna ihtiyaç varmış gerçekten. Başlangıç aşamasından bu yana derin bir aşk ArHas ve kuşkusuz bu haftaki sahneler de o derinliğe selam verdi. Bu yapı devam etmeli son bölüme kadar da. Ama merdiven sahnesinde gördük ki bu çift nahif olduğu kadar tutku da barındırabilir.Zira ekran kimyaları inanılmaz güçlü olan Ezgi Gör ve Burak Dakak bana göre dizinin jokerlerinden. Tüm genç aşk enerjisini yüklenebilme potansiyelleri inanılmaz. Bu da tutku demek. İkisinin tıpkı şiir sahnesinin ikincisinde  olduğu gibi burun buruna olmaları bile yeterli o kimyayı ekranda patlatmaya. Kesinlikle değerlendirilmeli. Hatta gönül ister ki bu ikiliyi bundan sonra bir filmde partner görelim. Kızıl ile kara uyumu dünyanın yeni yeni keşfettiği bir tensel uyum. Artı Ezgi Gör ve Burak Dakak’ta inandırıcı bir senkron var. Tamamlayıcılık. Birlikte ışıldıyorlar. Bu durumu diliyorum yapımcılar fark etsin. Saflık ve tutku arasındaki zikzakları tam da olması gerektiği gibi yansıtan, hissettiren Ezgi Gör ve Burak Dakak’ın oyunculuk gelecekleri parlak olsun.     
Gülperi ve Kadir’in aile olma mücadelesinin içindeki halkada Artemis açısından can kırığına dönüşen annesi , Hasan açısından can kırığına dönüşen ailesinin baba tarafı kanatmaya devam edecekse de sonunda birbirlerinde ve yeni kurdukları büyük ailede kanayan yaralarını sağaltacak olan ArHas büyüme mücadelesindeyken GülKad umarım ayakta kalır. Hasan’daki baba kontenjanı Kadir tarafından doldurulsa da Artemis’in yakında ihtiyacı olacağı gün gibi aşikar anne boşluğuna Gülperi’nin yerleşmesi sanırım an meselesi.
Hamiş: Aşk “En” dir demiş Şehrazat. En varken daha azına kim razı olabilir ki. Hele o “En” tam karşındayken, sana bakarken. O “En” tüm ruhuyla seni tamamlarken. Aşkla sevmek varken... Sonsuza kadar.

                                                                                                      UmayMasal