“ Benim yüreğim buz tutarken
onun yüreğine düşüyor ateş bu kez. Bendeki
döngü onda tekrarlanıyor. Görüyorum. Görmek yetmiyor. Dursun diyorum. İçindeki acıyı
yenmesi gerek, can kırıklarını onarması gerek. Ama olmuyor. Tutmuyor tutkallar tıpkı benimkileri de tutmadığı gibi.
Canını veriyor bazen insan, bazen can alıyor da can kırığı tutmuyor. İnsan kesildiği
yerden kanamaya devam ediyor.”
Affetmenin unutmak olduğunu sananlar coğrafyasındayız. Oysa af unutmak
barındırmaz. Unutuluyorsa o zaten af olmaz. Gerçekten zamanaşımı mıdır af,
yoksa zarar verilenlerin vicdanında yaptıklarınızın bedelini ödediğinize inanç
mı? Peki affedilen açısından süren bu belirsiz tutumların ötesinde affetmek
büyüklüktür mottosuna sığdırıp sıkıştırdığımız iyi insan olma kanunnamesinin
neresinde bedel kavramı? Yoksa affedilen ya da affeden arasındaki iyilik
kötülük sorunsalı mı tarafları mahkum eden? Sebeb-i Girizgah: Gülperi-Sonsuza
Kadar. Bölümle ne ilgisi var diyenlere cevap: Kafamdaki soruları tetiklemeyen
metinle bağım olmaz ki zaten. Sorular burda cevaplar da içimizde bir yerde
diyip bölüme devam.
Geçen hafta Eyüp’ün tehditlerinde bırakmıştık Gülperi’yi. Yine ve yeniden o
tehditlere boyun eğdi Gülperi. Burada çatışma yaratmak adına yapılan hamleleri
anlamakla beraber Kadir gibi biriyle evli olduğu halde üstüne oğlunun tutumunu
da bilmesine rağmen hiç çözüm aramadan hiç konuşmadan sürekli Kadir’i bırakıp
giden Gülperi’yi anlayamıyorum. Kaldı ki kaza ile Kadir’i vuran Hasan için
kurtuluş argümanı üretmek uluslararası çalışan ve zekası ilk bölümden beri altı
çizile çizile verilen Kadir Aydın için zor olmasa gerek. Şu ana kadar Artemis
ve Hasan muhalefeti üzerinden yürütülen evliliği bir türlü oturtamama hali son
haftalarda iki gencin de kabuluyle sanki bir parça çözülebilmeliydi. Mantıklı olarak
önce Artemis’in sonra yaşadıklarının payıyla Hasan’ın anladığı Gülperi Kadir
aşkında sıkıntının hala diyalog boyutunda olduğu fikrindeyim. İkili Kadir’in
tüm açık iletişim biçimine rağmen konuşamıyor. Çözemiyor. Kadir’in muhteşem bir
baba profili olması hem kendi kızı Artemis açısından hem de abi dese de Hasan
açısından çok belirgin bir şekilde diyalogla ortaya konuyor. Baştan beri kızı
ile arasında sımsıkı bir bağ olan Kadir onun kızı olduğunu her fırsatta hata
bile yapsa kanıtlayan Artemis’le öyle güzel konuşabiliyor ki baba kız hallerine
hayran oluyoruz. Diğer taraftan baba figürü konusunda ilk andan beri sorun
yaşayan Hasan’ın da Kadir’e sığınmaya başlaması güzel bir detay. Aralarında gelişen
diyalog çok gerçekçi. Kadir Hasan için bir süredir zaten rol model olma yolunda
ilerliyor. Bunda kuşkusuz karakterin kahraman kimliği, adalate inancı,
sevdiklerini koruyup kollama tavrı da etkili ama Hasan için tüm bunların
yanında Artemis’in babası olması da önemli duruyor. Eyüp ve Kadir arasındaki
babalık farkı o kadar net ki, ayrıca Eyüp’ün travmatik kişiliğinin bu bölüm
sorumlusu olarak gösterilen Yakup Dede de o farkın bir başka kolu olarak da
önümüze konuyor. Eyüp ve Yakup arasındaki nefret , iktidar kavgasının mecburen
bir kolu haline getirilen Hasan’ın işte tam bu noktada kurtarıcısı Kadir. Hasan
hızla o hiyerarşik yapının dışına atıyor kendisini. Her ne kadar önceden
yaptığı hataların bedelleriyle yüzleşmek durumuda kalacak olsa da. Diğer
taraftan işin anne kıyası kısmını üstlenen Gülperi ve Şeyma’da belirgin bir
iletişim sorunu baş gösteriyor. Gülperi kendisini feda eden , çocuklarını çok
seven bir anne. Her şeyden önce çocukları geliyor. Burda sorun yok. Ancak ben
Gülperi’nin kızıyla, Artemis’le ya da feda süreçlerinin müsebbibi olup onunla
konuşmaya çalışan oğluyla gereken şekilde konuşabildiğini düşünmüyorum. Okuyan,
şiir bilen, yazan bir kadın kimliği olduğu ilk bölümlerden beri verilen Gülperi’nin
eski gücü yok. Buraya biraz daha dikkat edilmeli sanki diyip kapatıyorum. Şeyma’ya
gelince kızı Artemis için yaptığı hatalarla artık dönecek köşesi kalmayan
karakterin Hasan’ı mahkum etmek için kendisini kaçırmaya çalışan adamla iş
birliği yapıyor olması nasıl sonuçlar doğuracak gerçekten görmek istiyorum. Artemis
Eyüp’ün kendisine söylediklerini neden babasına ya da Hasan’a söylemedi
diyenler olmuştur. Eyüp’ün annesini kaçırdığına, Gülperi’yi esir aldığına şahit
olan kıza aynı Eyüp annesiyle işbirliği yaptığını söylüyor. Artemis için annesi
ne yaparsa yapsın ilk anda hazmedilecek bir şey değil bu. Hatta inanılacak. Fakat
Hasan’ın tutuklanmasıyla başlayan süreç Artemis ve Şeyma’yı karşı karşıya
getirirken anne kız bağlarında da onarılmaz kopmalar yaşatacak yine. Hasan babasının
baba olma kimliğini tüm benliğiyle reddeder hale gelmişti. Şimdi aynı süreç
Artemis için de sonlanmak üzere gibi.
Gelelim ArHas’a. Artemis ve Hasan açısından etraflarında olan her şey bir
bedel. Anne ve babalarının evliliği, diğer taraftan Eyüp ve Şeyma’nın
yaptıkları, geçmişleri, hayatı algılayış farkları. Tüm bunlar ilk aşkın tüm
saflığıyla parlayan ArHas’ı sarsıyor. Fakat sarsıldıkça aralarındaki ilişki daha
güçlü hale geliyor. İlk aşkın kırılganlığından güçlü bir sevdaya çoktan evrilen
ikili karşılarına çıkan ne olursa olsun bir yolunu bulup kendilerini anlatıyor.
Bu hafta “Senden vazgeçemem” diyen Hasan’ın
gerçekten Artemis’ten vazgeçmeyeceğini anlatmaya çalışırken izledik. Onca sorununa
rağmen Artemis için değişmeye çalışan onun söylediklerini anlayan, yaptığı
hatanın farkında bir Hasan’la karşılaştık. Kuşkusuz genç kız açısından Hasan’ın
babasını yaralaması ciddi bir güven sorunu yarattı. Bunu da Hasan’a çok net
ifade etti Artemis. Ona inanmak istese de sevdiği adamın defolarını çok net
bilen Artemis için Hasan’a yeniden güvenmek biraz zaman. Hoş Hasan’ın
üzülmesinde asla dayanamadığı da ortada. Hasan ise, gözü Artemis’te başka
dünyalara açılmak istediğini anlatırken aslında
kızın her söylediğini nasıl sindirdiğini onunla hayal kurmaktan yana olduğunu da
anlatmaya çalıştı. Ben Hasan Artemis’e şiir okusun çok istemiştim. Bu hafta
başta Bedriye’yi koruma refleksiyle ayağa kalkan Hasan’ın içinde bulunduğu
durumu en net anlatacak şiiri, Can Yücel’in Dargın mıyız?, Artemis’in
gözlerinin içine baka baka okuması harika bir ayrıntı olmuş. Kalabalığı içinde
bir anda ikisinin kalması , Hasan’ın sadece sen diyebilen tavrıyla sahne
tadından yenmez hale gelmiş. Aynı sahnede yer alan Selen ve Doruk sanırım Hasan
ve Artemis aşkının ne kadar güçlü olduğunun anlatılması adına güçlü bir mesaj. Bu arada Doruk şu ana
kadar sadece Artemis’e aşık olması yönüyle çizilen bir karakterken korkarım,
tabi Hasan ıslahevinden kurtarırsa kendisini, karanlık taraflarını da zaman
içinde ortaya çıkaracak. Bu noktada Artemis’in Doruk’un çakı planını duymasını
istiyorum. Hatta mümkünse Bedriye’nin kankası olma misyonu üstlenen Selen’e de
Hasan’ın çok net bir şekilde çizgisini çizmesini diliyorum. Hoş genç adam o
kadar umursamaz ki Artemis ve ailesi dışındaki unsurlara karşı bazen Selen’e
cevap vermeye tenezzül etmiyor mu diyorum. Gelelim diğer ArHas şiirleşmesi ikinci
aşamaya. Hasan’ın okuduğu şiire karşılık ona aynı şiirin devamını okuyan
Artemis... Artemis öyle özel bir genç kız ki Hasan’ın algısındaki her ayrıntıyı
darmadağın edebilme becerisi var. Affedilmeye çalışırken kırgınlığını anlatan
Hasan Taşkın’a acaba dediği noktada öyle güzel cevap verdi ki Artemis, Hasan’a
seni sevmekten vazgeçmedim, sensiz benim de baharım gelmedi, belki affedemedim
ama sevdam olan her şeye rağmen aynı, demeyi seçti. Tıpkı geçen hafta
vazgeçemem diyen Hasan gibi. Burada parantez, şiirin ilk kısmının okunduğu
ambiyans ne kadar ilan-ı aşk formunda bir romantizm içeriyorsa, ikinci kısmı da
o kadar yüksek tutku içeriyordu. İlk kısmı herkesle paylaşılan o anda hem
gözdağı hem de kalabalıktaki “biz”lik hissini nasıl güçlü taşıyorsa ikinci
kısım da o kadar yüksek bir enerji içeriyordu. Tam da bu hafta aynı evde nasıl
birbirlerine yaklaşmazlar diye düşünmeye başladığım ArHas’ın bu atağı bana
nihayet dedirtti. Çünkü karşımızda kırgın da olsalar birbirlerine aşık iki genç
var. Bu ikisinin tüm olanlara rağmen bir şekilde birbirlerine çekilmeleri
gerekiyor. Atışsalar da , konuşup bazen birbirlerini kırsalar da dokunmak,
birbirlerine yaklaşmayı istemek onların inisiyatifinde olmamalı. Bu duygu
önlenemez olmalı. Öpemese de öpmeye ramak kalmalı mesela hatta mümkünse öpmeli
de. Uyurken ona bakmalı. Ona dair olmalı her şey. Tıpkı bu hafta olduğu
gibi. Şarkı söyleyerek tanışan bir çift onca kargaşaya rağmen genç kalıp belki
anlık yine şarkı söyleyebilmeli. Buna ihtiyaç varmış gerçekten. Başlangıç aşamasından
bu yana derin bir aşk ArHas ve kuşkusuz bu haftaki sahneler de o derinliğe
selam verdi. Bu yapı devam etmeli son bölüme kadar da. Ama merdiven sahnesinde
gördük ki bu çift nahif olduğu kadar tutku da barındırabilir.Zira ekran
kimyaları inanılmaz güçlü olan Ezgi Gör ve Burak Dakak bana göre dizinin
jokerlerinden. Tüm genç aşk enerjisini yüklenebilme potansiyelleri inanılmaz. Bu
da tutku demek. İkisinin tıpkı şiir sahnesinin ikincisinde olduğu gibi burun buruna olmaları bile yeterli
o kimyayı ekranda patlatmaya. Kesinlikle değerlendirilmeli. Hatta gönül ister
ki bu ikiliyi bundan sonra bir filmde partner görelim. Kızıl ile kara uyumu
dünyanın yeni yeni keşfettiği bir tensel uyum. Artı Ezgi Gör ve Burak Dakak’ta
inandırıcı bir senkron var. Tamamlayıcılık. Birlikte ışıldıyorlar. Bu durumu diliyorum
yapımcılar fark etsin. Saflık ve tutku arasındaki zikzakları tam da olması
gerektiği gibi yansıtan, hissettiren Ezgi Gör ve Burak Dakak’ın oyunculuk
gelecekleri parlak olsun.
Gülperi ve Kadir’in aile olma mücadelesinin içindeki halkada Artemis
açısından can kırığına dönüşen annesi , Hasan açısından can kırığına dönüşen
ailesinin baba tarafı kanatmaya devam edecekse de sonunda birbirlerinde ve yeni
kurdukları büyük ailede kanayan yaralarını sağaltacak olan ArHas büyüme
mücadelesindeyken GülKad umarım ayakta kalır. Hasan’daki baba kontenjanı Kadir
tarafından doldurulsa da Artemis’in yakında ihtiyacı olacağı gün gibi aşikar
anne boşluğuna Gülperi’nin yerleşmesi sanırım an meselesi.
Hamiş: Aşk “En” dir demiş Şehrazat. En varken daha azına kim razı olabilir
ki. Hele o “En” tam karşındayken, sana bakarken. O “En” tüm ruhuyla seni
tamamlarken. Aşkla sevmek varken... Sonsuza kadar.
UmayMasal
Yazın yine harika ve senden isteğim yine arhas özel yazısı yazsan bölümde yok bu hafta
YanıtlaSil