“Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere”
Özdemir Asaf
Sevgili deli kardeşlerim!
Hayat uzun bir yol, bizler ise yolcu… Yollar hiçbir zaman dümdüz olmaz, engebeler, yokuşlar, dik bayırlar, keskin virajlar olur… Bazen çamura saplanırsın ve o saplandığın yerden kurtulmaya, yoluna devam etmeye çalışırsın. Bir insan hiç mi o saplanan çamurdan kurtulamaz be kardeşlerim! Kurtulamadım. Kötülerle kötü olmamak için çabalarken daha çok battım o çukura. Derin bir soluk almak isteyip kafamı gökyüzüne çevirdiğimde yıldızlar göz kırptı, sevdiğim kadın hiç bırakmadı ellerimi. Zaten o bırakmadığı için ben güçlüydüm, o beni bıraksa ohoo ben çoktan delirmiştim. Bakmayın o zamanlar da çok aklı başında değildim ama Ondan güç alıp en azından akıllı gibi davranabiliyordum.
Tam her şey yoluna girdi artık sonsuz huzura kavuştun Poyraz derken uçsuz bucaksız çöle düştüm, Mecnun oldum.
Ben güzel günlerin başlangıcı deyip sevdiğimle uzun bir seyahate çıkarken yolu daha yarılamadan yapayalnız kaldım. Kalabalıklar arasında var ama yok oldum. O an keşke zaman dursa dedim, O öylece kollarımda acı çekerken kollarımda hep böyle kalsa, yaşasa beni bırakmasa, biz böylece kalsak dedim. Sanki daha beş dakika önce sarmaş dolaş birbirimize karışarak şarkı söylememiş gibi şimdi benden uzaklara gidiyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Yüreğimden taşan acı dışarı çığlık olup taşarken ne aldığım nefes yetti ne de haykırışlarım onu geri getirdi. Benden ben istemesem de kopup gitti.
Ben ne suç işledim ki dünyanın bütün acılarını benim üzerime yıktılar albayım?
Poyraz ve Ayşegül için gönül isterdi ki mutlu son olsun… Lakin Ethem Bey mutlu sonlara inanmayan, realist kişiliğini gösterdi ve gerçekler acıdır dedi bize. İçten içe beklediğim bir sondu, Poyraz dışında biri ölecek diye düşünüyordum ki Poyraz’ı Mecnun edecek kişi olan Ayşegül öldü.
Ayşegül’ün ölümüne dayanamayan bir Poyraz olmadı tabii ki… Bahri Umman ikinci kez evlat acısını yaşarken torunu Hasan Yağmur ile oynarken yorgun kalbi daha fazla dayanamadı ve öldü.
Songül ve Sadrettin ise sonunda yeniden birbirlerini buldular. Ne diyordu Emrah Serbes; “Arada birbirimizi kaybettiğimiz iyi oldu. Bir şeyin kıymetini bilmenin en klasik yolu onu kaybetmektir.” Songül ve Sadrettin’de önce birbirlerini kaybettiler sonrasında buldular. Hem de bu sefer bir daha birbirlerini bırakmamak üzere.
Eda, Poyraz’ın küçük(!) bir yardımıyla kariyerinde zirveye doğru yol alırken sonunda kızına kavuşmayı da başarabiliyor.
Ümran, Taşkafa, İsa ve Albayım mutlulardı ama herkes gibi buruklardı.
Zülfikar ve Meltem ise sonunda kavuşmuş iki çiçek bir tanede böcekleri olmuştu. Ayşegül, Sefer ve Sema onlarda yaşayacaklardı artık.
Gönül isterdi ki Ayşegül ve Poyraz için de böyle olsun. Evlensinler, Sinan’ın kardeşleri olsun, yine sabah kahvaltısı klasiği menemen partisi olsun. Ayşegül’ün yemek yapıp yapamadığı tartışılsın, mesela Poyraz’ın Ayşegül’e benzeyen bir kızı olsun ve bir babanın nasıl kızının ilk aşkı olduğunu göstersin. Kuru – pilav – cacık üçlüsüne yeni üyeler katılsın, gerçekten mutlu olsunlar. Mutlulukları hep kötü ve kötülüklerin gölgesinde kalmasın… Fakat bu defa sonutamamen zifiri karanlık oldu. Nevra öyle bir intikam hırsıyla bilenmişti ki nefreti kendi oğlunun ölümüne neden oldu. Fakat onun kör olmuş gözleri bunu göremediği için oğlunun ölümünden Ayşegül’ü sorumlu tuttu. İlk seferde başaramadı belki, sonunda bu sefer kurtulduk dedik ama öyle olmadı hiç umulmadık bir zamanda mutluluktan ayakları yerden kesilmişken Nevra’nın soğuk nefesini ensesinde hissettiAyşegül. Kaybedecek bir şeyi kalmayan, sadece intikam isteyen Nevra hiç düşünmeden sapladı çakıyı Ayşegül’ün sırtına…
Son defa sevdiği adamı görebilmek, ona sarılabilmek, kokusunu son kez ciğerlerine doldurabilmek, sesini son defa duyabilmek için ona doğru yürüdü. Daha fazla dayanamadı yığıldı yere, Poyraz ilk an anlamadı, neler oluyor diye düşündü ve ona doğru koştu. Sonra ne kadar istemese, kabullenemese de Ayşegül’ün gittiğini fark etti. Ne zamanı geri sarabildi ne de durdurabildi. Ne Ayşegül geri geldi, ne de O bir daha iyi olabildi.
Sinan ise hem annesi gibi sevdiği Ayşegül ablasını, en yakın arkadaşını hem de babasını kaybetmişti. Küçük kalbinde derin bir yarası vardı artık.
Velhasılıkelam başladığımız yerde bittik albayım.
Tarih sadece mutsuzları yazar ve sen de hiç unutulmayacaksın #PoyrazKarayel
Elveda Poyraz’ım.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın…
Frezya