Bodrum Masalı 16.bölüm
‘Taşlarım var benim. Beş tane. Atarım yere. Toplarım önce bir bir. Sonra ikişer,
üçer. En sonunda dördünü toplarım yerden. Ama biliyor musun? Ben o taşları
toplamaktan çok her seferinde dağıtmayı severim. Çünkü sevgilim ben o taşların
farklı farklı dağılışında seni görürüm. Her anında başkalaşan sevdanı görürüm.’
Her insan kendi cehennemini yaşarmış. Bu cehenneme giden yollarda iyi niyet
taşlarıyla döşenirmiş. Yavaş yavaş aydınlandı puslu sislerin arasından
Yıldız’ın iyi niyetli zihni. Kendisinden saklanan gerçeğin her parçasını
istemsizce toparlayışı ve puzzleı tamamlayışı ilginçti. En başından beri
kandırılmaya müsait iyi niyeti, kendini unutup adanmış yapısıyla Yıldız’dan
bekliyor muyduk bu hamleyi? Sanırım ben beklemiyordum. Gözde’nin ustalıkla
bıraktığı ipuçlarını hünerle birleştirdi Yıldız. Haftaya öfkesine şahit
olacağımız Yıldız’ın ilk düşüneceği tabiki çocukları olacaktır. Sonraki
düşüncesi de bu saatten sonra Faryalı’dan başkası olamaz. En baştan beri
diyorum. Faryalı Ateş için bir seçim olacak. Ateş babası veya değil babalığa
seçecek Faryalı’yı. Bunun kaçınılmazlığını o kadar derinden hissettiriyor ki
senaryonun sarmalı. Yıldız için Evren’e dair hiçbir şeyin kalmadığı aşikardı
zaten ;ancak korkular onu Evren’le tutuyordu. Son olaylardan sonra korkular
bile Yıldız’ı prangalayabilir mi? Göreceğiz. Ateş’e dair olduğunu düşündüğümüz
sır ne zamana kadar saklı kalır bilmiyorum. Ancak kendi adıma Evren’in Yıldız’ı
ve ailesini bırakma eğilimli olduğunu da düşünmüyorum. Zira Gözde olayının
açığa çıkışının ardından verdiği tepki de bu yönde. Evren ve Gözde Bodrum
ahalisinin hayatından çıkmayacaktır. Ortaya çıkan gerçeklerin ardından hala
Yıldız’ın peşindeki Evren Gözde’nin intikam duygusunu nereye kadar tetikler bu
da merak konusu benim için. Bölümün ana akımını oluşturan bu olay kuşkusuz
sudaki halkalar gibi pekçok kişiyi etkiledi. O halkaların orta yerine de Ateş
oğlan düştü. Aslı’nın artık içinde tutamadığı sır Evren’den sekti ama Ateş’e
ulaştı. Geçtiğimiz haftalarda yazmıştım Ateş için travmatik olacak bu durum
diye. Yanılmamışım. Ailesini birarada tutmak için kendisini unutan Ateş aslında
o ailenin hiç birarada olmadığını ve babasının onu nasıl kullandığını fark
ettiğinde yıkıldı. Annesine kahrolurken Aslı’ya olan güveni de sarsıntı
geçirdi.
Ateş’le Aslı konuşurken duygularını ilk defa söze döktü Ateş. Kırgınlığı bu
işe yaradı en azından. Aslı’nın hayatında ne büyük yer kapladığını, yaşadığı
sosyal kırılmayı Aslı sayesinde aştığını, Aslı’ya güven duygusuyla harmanlanmış
bir aşkla bağlı olduğunu anlattı. Sitem ederken dedi ya ‘‘sen beni yalnız
bıraktın’’ bu ifadeyi duyduğum an biliyordum Aslı’ya sığınacağını Ateş’in. Aslı
Ateş’in yalnızlığını alıyor çünkü. Bizleştiriyor onu. Sarıp sarmalıyor. Ailesi
için koşan, uğraşan, sorumluluk almaya gayret eden Ateş’in sırtını yasladığı
dağ Aslı. Aslı Ateş’in arkasından çekilirse düşer Ateş. Bunca yük onu ezer.
İşte bundan belki de o darmadağınık kahvaltı sofrasını gören Ateş, Aslı’nın
göğsüne sakladı başını,acısını. Birine evim sensin dediğinde, huzurunu,
hayatını, en derinini emanet edersin. Ateş de öyle yapmaya karar verdi.
Sarsılsa da güveni yıkılmadı Aslı’ya. Çünkü Ateş de biliyor ki, sevdiklerini
üzmek uğruna göze alamazsın bazen gerçekleri. Ateş ile Aslı bir aşamayı daha
geride bırakırken aşklarında, Uzay Alara cephesi kopma noktasında. Hayat garip.
En çok istediğiniz şey olduğunda ya da olabilir gibi olduğunda artık onu
istemediğinizi fark edersiniz ya. Uzay’ın durumu tam bu. Alara ona geldiğinde
hayalini kurduğu anın soğuk gerçeğiyle tanıştı. Hoşuna gitmedi. Belki Aslı’nın
Ateş’e aşkındaki nezakete,iyiliğe şahit olmanın verdiği sıcaklıktı onu bu kadar
çabuk soğutan. Kim bilir? Şimdi Ateş’in ortağı olarak mahşerin dört atlısının
arasına sızacak olan Uzay’ın ruhunu bu süreç sağaltır mı? Kavga dövüş olacağı
kesin süreç Uzay cephesinde hangi noktada ses olacak göreceğiz?
Kelebek-Su henüz gerçeğin soğuk yüzüyle karşılaşmadı. Karşılaşacak. Cenk ve
babasından sonra Kelebek’le ilgili yargısı sert olabilir Su’yun. Umarım olmaz
çünkü Kelebek kadar cefakarı, fedakarı bulunmaz. Sanmıyorum. Kelebek Aslı’ya,
Ateş’e, Su’ya kanat kanat umut,destek dağıtıyor. Dostluğu da sevgisi de
içtenlikli. Kolay vazgeçilir değil ki. Aşkı yaşama şekilleriyle çok tatlı bir
çift oldu SuKel. Aykırılıklarıyla birbirlerini bütünleyen, yaşanmışlıklarındaki
farklılığı zenginleştirme ihtimali olan.
Ben bu bölüm en çok yönetmenimizin küçük, incelikli dokunuşlarını sevdim. Kahvaltı
vurgusunu daha önce Su’yun ağzından Ateş’e ileten ve ‘Kahvaltı mutlu ailelerin
yaptığı bir şey biz mutlu muyuz?’ dedirten Mehmet Ada Öztekin Evren’e kahvaltı
sofrasını dağıttırarak Ergüven ailesinin parçalanmışlığını öyle güzel anlattı
ki. Ateş’in ağzından ifade edilen gerçeğin şiirsel görseliydi adeta.
Son demde; ne demiş Mevlana: ‘‘Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın
bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme! Çünkü orası gidişatın değişeceği
yerdir.’’ Burası FarYıl’a olsun. Emeklere saygıyla...
Not: Huzursuz günlerdeyiz. Karamsarız. Acıdayız. Üzgünüz. Dilerim dayanırız.
UmayMasal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder