21 Aralık 2016 Çarşamba

Bodrum Masalı 16.Bölüm

Bodrum Masalı 16.bölüm
‘Taşlarım var benim. Beş tane. Atarım yere. Toplarım önce bir bir. Sonra ikişer, üçer. En sonunda dördünü toplarım yerden. Ama biliyor musun? Ben o taşları toplamaktan çok her seferinde dağıtmayı severim. Çünkü sevgilim ben o taşların farklı farklı dağılışında seni görürüm. Her anında başkalaşan sevdanı görürüm.’
Her insan kendi cehennemini yaşarmış. Bu cehenneme giden yollarda iyi niyet taşlarıyla döşenirmiş. Yavaş yavaş aydınlandı puslu sislerin arasından Yıldız’ın iyi niyetli zihni. Kendisinden saklanan gerçeğin her parçasını istemsizce toparlayışı ve puzzleı tamamlayışı ilginçti. En başından beri kandırılmaya müsait iyi niyeti, kendini unutup adanmış yapısıyla Yıldız’dan bekliyor muyduk bu hamleyi? Sanırım ben beklemiyordum. Gözde’nin ustalıkla bıraktığı ipuçlarını hünerle birleştirdi Yıldız. Haftaya öfkesine şahit olacağımız Yıldız’ın ilk düşüneceği tabiki çocukları olacaktır. Sonraki düşüncesi de bu saatten sonra Faryalı’dan başkası olamaz. En baştan beri diyorum. Faryalı Ateş için bir seçim olacak. Ateş babası veya değil babalığa seçecek Faryalı’yı. Bunun kaçınılmazlığını o kadar derinden hissettiriyor ki senaryonun sarmalı. Yıldız için Evren’e dair hiçbir şeyin kalmadığı aşikardı zaten ;ancak korkular onu Evren’le tutuyordu. Son olaylardan sonra korkular bile Yıldız’ı prangalayabilir mi? Göreceğiz. Ateş’e dair olduğunu düşündüğümüz sır ne zamana kadar saklı kalır bilmiyorum. Ancak kendi adıma Evren’in Yıldız’ı ve ailesini bırakma eğilimli olduğunu da düşünmüyorum. Zira Gözde olayının açığa çıkışının ardından verdiği tepki de bu yönde. Evren ve Gözde Bodrum ahalisinin hayatından çıkmayacaktır. Ortaya çıkan gerçeklerin ardından hala Yıldız’ın peşindeki Evren Gözde’nin intikam duygusunu nereye kadar tetikler bu da merak konusu benim için. Bölümün ana akımını oluşturan bu olay kuşkusuz sudaki halkalar gibi pekçok kişiyi etkiledi. O halkaların orta yerine de Ateş oğlan düştü. Aslı’nın artık içinde tutamadığı sır Evren’den sekti ama Ateş’e ulaştı. Geçtiğimiz haftalarda yazmıştım Ateş için travmatik olacak bu durum diye. Yanılmamışım. Ailesini birarada tutmak için kendisini unutan Ateş aslında o ailenin hiç birarada olmadığını ve babasının onu nasıl kullandığını fark ettiğinde yıkıldı. Annesine kahrolurken Aslı’ya olan güveni de sarsıntı geçirdi.
Ateş’le Aslı konuşurken duygularını ilk defa söze döktü Ateş. Kırgınlığı bu işe yaradı en azından. Aslı’nın hayatında ne büyük yer kapladığını, yaşadığı sosyal kırılmayı Aslı sayesinde aştığını, Aslı’ya güven duygusuyla harmanlanmış bir aşkla bağlı olduğunu anlattı. Sitem ederken dedi ya ‘‘sen beni yalnız bıraktın’’ bu ifadeyi duyduğum an biliyordum Aslı’ya sığınacağını Ateş’in. Aslı Ateş’in yalnızlığını alıyor çünkü. Bizleştiriyor onu. Sarıp sarmalıyor. Ailesi için koşan, uğraşan, sorumluluk almaya gayret eden Ateş’in sırtını yasladığı dağ Aslı. Aslı Ateş’in arkasından çekilirse düşer Ateş. Bunca yük onu ezer. İşte bundan belki de o darmadağınık kahvaltı sofrasını gören Ateş, Aslı’nın göğsüne sakladı başını,acısını. Birine evim sensin dediğinde, huzurunu, hayatını, en derinini emanet edersin. Ateş de öyle yapmaya karar verdi. Sarsılsa da güveni yıkılmadı Aslı’ya. Çünkü Ateş de biliyor ki, sevdiklerini üzmek uğruna göze alamazsın bazen gerçekleri. Ateş ile Aslı bir aşamayı daha geride bırakırken aşklarında, Uzay Alara cephesi kopma noktasında. Hayat garip. En çok istediğiniz şey olduğunda ya da olabilir gibi olduğunda artık onu istemediğinizi fark edersiniz ya. Uzay’ın durumu tam bu. Alara ona geldiğinde hayalini kurduğu anın soğuk gerçeğiyle tanıştı. Hoşuna gitmedi. Belki Aslı’nın Ateş’e aşkındaki nezakete,iyiliğe şahit olmanın verdiği sıcaklıktı onu bu kadar çabuk soğutan. Kim bilir? Şimdi Ateş’in ortağı olarak mahşerin dört atlısının arasına sızacak olan Uzay’ın ruhunu bu süreç sağaltır mı? Kavga dövüş olacağı kesin süreç Uzay cephesinde hangi noktada ses olacak göreceğiz?  
Kelebek-Su henüz gerçeğin soğuk yüzüyle karşılaşmadı. Karşılaşacak. Cenk ve babasından sonra Kelebek’le ilgili yargısı sert olabilir Su’yun. Umarım olmaz çünkü Kelebek kadar cefakarı, fedakarı bulunmaz. Sanmıyorum. Kelebek Aslı’ya, Ateş’e, Su’ya kanat kanat umut,destek dağıtıyor. Dostluğu da sevgisi de içtenlikli. Kolay vazgeçilir değil ki. Aşkı yaşama şekilleriyle çok tatlı bir çift oldu SuKel. Aykırılıklarıyla birbirlerini bütünleyen, yaşanmışlıklarındaki farklılığı zenginleştirme ihtimali olan.
Ben bu bölüm en çok yönetmenimizin küçük, incelikli dokunuşlarını sevdim. Kahvaltı vurgusunu daha önce Su’yun ağzından Ateş’e ileten ve ‘Kahvaltı mutlu ailelerin yaptığı bir şey biz mutlu muyuz?’ dedirten Mehmet Ada Öztekin Evren’e kahvaltı sofrasını dağıttırarak Ergüven ailesinin parçalanmışlığını öyle güzel anlattı ki. Ateş’in ağzından ifade edilen gerçeğin şiirsel görseliydi adeta.
Son demde; ne demiş Mevlana: ‘‘Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme! Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.’’ Burası FarYıl’a olsun. Emeklere saygıyla...
Not: Huzursuz günlerdeyiz. Karamsarız. Acıdayız. Üzgünüz. Dilerim dayanırız.


                                                                                            UmayMasal        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder