8 Ocak 2017 Pazar

Aşk Laftan Anlamaz-25.bölüm

‘‘Her gece gözlerimi kapattığımda gördüğüm o sanrı affedemediklerim, öfke duyduklarımdır. Öfke varsa ayrılık olmamıştır.’’
Bu bölüm Murat’ı izlerken aklımdan, kalbimden geçenlerdi bunlar. Murat’ın dört tarafı çevrili: Aşk,tercih,affetmek,pişmanlık. Dünya dönüyor, Hayat’ı Dünya’ya dönüşüyor ;ama affetmek sarmalının ortasında kalan Murat’ın güven duygusu oradan oraya savruluyor. Savruldukça da savuruyor. Zamanaşımı denen şey işlese de Murat’ın affedemediklerinde yanlış gelenleri unutmuyor ruhu. O öfke hissi aslında unuttuğu, unuttu sanmasının kaynağı. Affetti sanıyor kendisini ;ama en ufak soru işaretinde yeniden kanamaya başlıyor ruhundaki güven duygusu. Derrida’nın da dediği gibi: ‘‘Affetmek, unutulamayacak olanın, hatta kanayan yaranın olduğu noktada geçerlidir.’’ Yani kısaca haftalardır derinden derine sezdiğim Hayat’ı kaybetme telaşıyla Murat’ın yokmuş gibi davrandığı o en derindeki afla şekillenmesi gereken güven duygusunun aslında pek de olmadığının kanıtıydı bu bölüm. Fazla mı derine girdim? Bilmem ki...İçimden böyle geldi. İçimizden geldiği gibi olsun o vakit. Sorularımıza devam edelim. Murat bu duygunun üstesinden nasıl gelecek peki? Üstüne basa basa söyledikleri ipucu bu noktada. Hayat’a hata yapacaksın ben düzelteceğim, sana en çok ben kızacağım, seni en çok ben seveceğimlerde gizli aslında Murat’ı neyin iyileştireceği. Bu kadar yüklenici olması, her şeyi tek başına çözme çabası, Sarsılmaz karakteri, mükemmeliyetçiliği... Murat Hayat’ı yargılamadan, o en baştaki sahte kimlik suçunu kabul ederek, Hayat’ı değil kendisini değişimleyerek üstesinden gelebilir bu af sürecinin. Sonrasında önce kendini sonra Hayat’ı affedip yaşadığı ve yaşattığı yas sürecini atlatabilir bence. Hayat’la ilgili yaşadığı güvensizliğin temelinde Hayat’ın değil bütünüyle kendi meselelerinin olduğunu anlayıp bunu Hayat’la da paylaşarak aşabilir. Tabi bana göre: )
Murat’ın duygu durumunu azcık irdeledikten sonra bölüme bakalım biraz. Kendisini bekleyen Hayat’ı tam da umduğumuz gibi bırakıp gitmedi Murat. Hayat’ı affedemediğini, sırtından vurulmuş gibi hissettiğini bizlerle paylaşırken bir taraftan da Hayat’tan vazgeçemeyeceğini de gösterdi. Hayat Murat’ın gülümseyen yüzü dünyanın karabasanına karşı. Zira Murat’ın hayatı gerçekten koca bir karabasana yol almakta. Leyla- Derya- Hazal şeytan üçgenine Hayat yönünden dahil olan Emre ile genç adamın sağı solu önü arkası sobe. Daha önce yazmıştım kimselerin inanmadığı Derya’ya sadece Murat inanırsa nasıl ironik bir durum ortaya çıkar diye. Sanırım bu ironiye şahit olacağız. Hem yüzüğü Derya’ya iade etmesi hem de Leyla’nın kardeş yalanında Murat’ın sırdaşı durumuna gelmesi Derya için ilginç yolunun başlangıcı gibi duruyor. Hazal’ın rotayı paradan çıkartıp Murat’a yöneltmesi de kuşkusuz Hayat-Murat meselesi açısından zorlayıcı olacaktır. Senaristlerimiz düğümler atmayı sürdürüyor yani.
Hayat açısından durum Murat’ın güvensizliğinden damıtılan duyguları anlamlandırmaya çalışmak aslında. Hayat ne olduğunu tam anlayamadan güvensizlik duvarına toslaya toslaya cezasını çekmeye devam ediyor. Yarım yamalak duyduğu Tuval- Murat konuşmasının ardından yaptığı hamle de kuşkusuz Murat açısından varacağı noktanın habercisiydi. Hayat’ın ısrarla ıskaladığı bir gerçek var. Murat annesi tarafından terk edilmiş, babası ve babannesi tarafından kandırılmış, aşık olduğu kadın tarafından da aldatılmış bir adam. Tüm bu yüklerin kilitlendiği duygu güven. Murat’a buradan vurulacak darbe öldürücü olacaktır ki oldu. Hayat’ın bunları hesaplaması gerek ;ama bizim çocuk kadın Hayat’ımız bu noktada sınıfta kalıyor. Karşısındaki adamın kendisine duyduğu aşkın büyüklüğünü anlayamayacak kadar saf ve çocuk Hayat. Kendisini, güçlü gördüğü Murat’a ispatlama telaşındayken, haklı olarak gururu kırıldığı için onun da yaraları varken, öfkeyle hatalı tercihler yapıyor. Tercih; bu noktada da bir iki şey karalamakta fayda var galiba. Tercih dediğimiz şey tüm fanatik duygulara ve nefretlere itirazı olanların suya bıraktıkları bilinç kağıtlarından yapılmış gemilerdir. Küçüktür ama küçümsenemez. Hayat ve Murat tercihler konusunda keşke bu kadar bonkör davranmasa. Azcık dursa demlense ve konuşarak karar verse. Biliyorum o vakit dizi ve gerilim ne olacak diyeceksiniz? Haklısınız. Ama bari arada olsun bu dediğimiz.  Aşk tercihler içindeki adak gibi. Bulup buluşturmanın zor olduğu. Aynı şiddette ve aynı güçte kişilerde sevdalaştırmanınsa imkansıza yakın olduğu. Anlatılan hikaye kahramanları bu duyguya yakınsa canlandıranlar da bu duygunun hakkını veriyorsa biraz bu noktadan da yürünebilir kanımca.   
Şimdi dönelim yeniden bölüm yorumuma, Emre’nin sinsilikle uğraşıları ilk seferlerinde başarıya ulaşamasa da Hayat’ın öfkesiyle harmanlanan Murat’ın güvensizliği Emre’ye kapıyı araladı. Gerçi o kapı Hayat’a attığı mesajla yeniden sürgülenerek kapanacak gibi dursa da çiftimizin ilişkisine yeni bir çıkmaz sokak olarak eklenmeyi başardı. İpek-Kerem hattında Murat etkisi sorgulanmaya başladı. Ki haksız bir sorgu değil bu. Murat’ın fazlasıyla ben merkez giden yaklaşımlarına böyle bir eleştiri şarttı. Umarım öylece kalmaz bu tavır biraz irdelenip Murat açısından derse dönüşüp kapatılır. Aslı- Doruk sevimli ve enerjisi yüksek bir çift. Bu bölüm fazla etkin olmasa da ben Derya’yı dönüştürmek adına bu ikilinin aşkının oldukça etkin kullanılabileceği fikrindeyim. Ki Derya mı Leyla mı derseniz Derya’nın Sarsılmazların annesi kalmasından yanayım. Doruk endişelerime cevap verdi bu hafta. Evet bende Murat ve Doruk’un anneleri yüzünden karşı karşıya gelmesini istemiyorum. Arada üveylik olmasına rağmen bunu takmayan ve öz kardeş olan bu ikilinin kardeşliği sınanmasın. Haşmet Dede ve Azime Babanne’ye gelirsek; ben bu tonton ve nahif aşkın bitmesini istemiyorum. Hatta keşke Hayat ve Murat gibi aşka hoyrat davranan tutkulu çiftimizi bir alıp konuşsalar diyorum bazen. Ömür dediğin ne ki, bir nefeslik sıhhat. Harcamamak lazım boşa.
Son olarak Hayat’ın hayatını kurtaran Murat’ın haliyle kapanan bölümde yine Burak Deniz’in içimize işleyen oyuncuğuna selam ediyorum. Murat Sarsılmaz, tercihler bazen kurtarır bazen öldürür. İki ucu keskin bıçağın sırtında yürümeye alışkın işadamı kimliğin aşk karşısında kesici ucuyla saplandı bu kez kalbine. Bakalım napacaksın pişmanlığın dehlizinde?
Emeklere saygıyla...
                                                                                      UmayMasal     

Not: Bizi asla yalnız bırakmayan, okuyan, takip eden ALA fanlarına sonsuz teşekkürler... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder