‘‘Her gece gözlerimi
kapattığımda gördüğüm o sanrı affedemediklerim, öfke duyduklarımdır. Öfke varsa
ayrılık olmamıştır.’’
Bu bölüm Murat’ı izlerken aklımdan, kalbimden geçenlerdi bunlar. Murat’ın
dört tarafı çevrili: Aşk,tercih,affetmek,pişmanlık. Dünya dönüyor, Hayat’ı
Dünya’ya dönüşüyor ;ama affetmek sarmalının ortasında kalan Murat’ın güven
duygusu oradan oraya savruluyor. Savruldukça da savuruyor. Zamanaşımı denen şey
işlese de Murat’ın affedemediklerinde yanlış gelenleri unutmuyor ruhu. O öfke
hissi aslında unuttuğu, unuttu sanmasının kaynağı. Affetti sanıyor kendisini
;ama en ufak soru işaretinde yeniden kanamaya başlıyor ruhundaki güven duygusu.
Derrida’nın da dediği gibi: ‘‘Affetmek, unutulamayacak olanın, hatta kanayan
yaranın olduğu noktada geçerlidir.’’ Yani kısaca haftalardır derinden derine
sezdiğim Hayat’ı kaybetme telaşıyla Murat’ın yokmuş gibi davrandığı o en derindeki
afla şekillenmesi gereken güven duygusunun aslında pek de olmadığının kanıtıydı
bu bölüm. Fazla mı derine girdim? Bilmem ki...İçimden böyle geldi. İçimizden
geldiği gibi olsun o vakit. Sorularımıza devam edelim. Murat bu duygunun
üstesinden nasıl gelecek peki? Üstüne basa basa söyledikleri ipucu bu noktada. Hayat’a
hata yapacaksın ben düzelteceğim, sana en çok ben kızacağım, seni en çok ben
seveceğimlerde gizli aslında Murat’ı neyin iyileştireceği. Bu kadar yüklenici
olması, her şeyi tek başına çözme çabası, Sarsılmaz karakteri,
mükemmeliyetçiliği... Murat Hayat’ı yargılamadan, o en baştaki sahte kimlik
suçunu kabul ederek, Hayat’ı değil kendisini değişimleyerek üstesinden
gelebilir bu af sürecinin. Sonrasında önce kendini sonra Hayat’ı affedip
yaşadığı ve yaşattığı yas sürecini atlatabilir bence. Hayat’la ilgili yaşadığı
güvensizliğin temelinde Hayat’ın değil bütünüyle kendi meselelerinin olduğunu
anlayıp bunu Hayat’la da paylaşarak aşabilir. Tabi bana göre: )
Murat’ın duygu durumunu azcık irdeledikten sonra bölüme bakalım biraz. Kendisini
bekleyen Hayat’ı tam da umduğumuz gibi bırakıp gitmedi Murat. Hayat’ı
affedemediğini, sırtından vurulmuş gibi hissettiğini bizlerle paylaşırken bir
taraftan da Hayat’tan vazgeçemeyeceğini de gösterdi. Hayat Murat’ın gülümseyen
yüzü dünyanın karabasanına karşı. Zira Murat’ın hayatı gerçekten koca bir
karabasana yol almakta. Leyla- Derya- Hazal şeytan üçgenine Hayat yönünden
dahil olan Emre ile genç adamın sağı solu önü arkası sobe. Daha önce yazmıştım
kimselerin inanmadığı Derya’ya sadece Murat inanırsa nasıl ironik bir durum
ortaya çıkar diye. Sanırım bu ironiye şahit olacağız. Hem yüzüğü Derya’ya iade
etmesi hem de Leyla’nın kardeş yalanında Murat’ın sırdaşı durumuna gelmesi
Derya için ilginç yolunun başlangıcı gibi duruyor. Hazal’ın rotayı paradan
çıkartıp Murat’a yöneltmesi de kuşkusuz Hayat-Murat meselesi açısından
zorlayıcı olacaktır. Senaristlerimiz düğümler atmayı sürdürüyor yani.
Hayat açısından durum Murat’ın güvensizliğinden damıtılan duyguları
anlamlandırmaya çalışmak aslında. Hayat ne olduğunu tam anlayamadan güvensizlik
duvarına toslaya toslaya cezasını çekmeye devam ediyor. Yarım yamalak duyduğu Tuval-
Murat konuşmasının ardından yaptığı hamle de kuşkusuz Murat açısından varacağı
noktanın habercisiydi. Hayat’ın ısrarla ıskaladığı bir gerçek var. Murat annesi
tarafından terk edilmiş, babası ve babannesi tarafından kandırılmış, aşık
olduğu kadın tarafından da aldatılmış bir adam. Tüm bu yüklerin kilitlendiği duygu
güven. Murat’a buradan vurulacak darbe öldürücü olacaktır ki oldu. Hayat’ın
bunları hesaplaması gerek ;ama bizim çocuk kadın Hayat’ımız bu noktada sınıfta
kalıyor. Karşısındaki adamın kendisine duyduğu aşkın büyüklüğünü anlayamayacak
kadar saf ve çocuk Hayat. Kendisini, güçlü gördüğü Murat’a ispatlama
telaşındayken, haklı olarak gururu kırıldığı için onun da yaraları varken,
öfkeyle hatalı tercihler yapıyor. Tercih; bu noktada da bir iki şey karalamakta
fayda var galiba. Tercih dediğimiz şey tüm fanatik duygulara ve nefretlere
itirazı olanların suya bıraktıkları bilinç kağıtlarından yapılmış gemilerdir. Küçüktür
ama küçümsenemez. Hayat ve Murat tercihler konusunda keşke bu kadar bonkör
davranmasa. Azcık dursa demlense ve konuşarak karar verse. Biliyorum o vakit
dizi ve gerilim ne olacak diyeceksiniz? Haklısınız. Ama bari arada olsun bu
dediğimiz. Aşk tercihler içindeki adak
gibi. Bulup buluşturmanın zor olduğu. Aynı şiddette ve aynı güçte kişilerde
sevdalaştırmanınsa imkansıza yakın olduğu. Anlatılan hikaye kahramanları bu
duyguya yakınsa canlandıranlar da bu duygunun hakkını veriyorsa biraz bu
noktadan da yürünebilir kanımca.
Şimdi dönelim yeniden bölüm yorumuma, Emre’nin sinsilikle uğraşıları ilk
seferlerinde başarıya ulaşamasa da Hayat’ın öfkesiyle harmanlanan Murat’ın
güvensizliği Emre’ye kapıyı araladı. Gerçi o kapı Hayat’a attığı mesajla
yeniden sürgülenerek kapanacak gibi dursa da çiftimizin ilişkisine yeni bir
çıkmaz sokak olarak eklenmeyi başardı. İpek-Kerem hattında Murat etkisi
sorgulanmaya başladı. Ki haksız bir sorgu değil bu. Murat’ın fazlasıyla ben
merkez giden yaklaşımlarına böyle bir eleştiri şarttı. Umarım öylece kalmaz bu
tavır biraz irdelenip Murat açısından derse dönüşüp kapatılır. Aslı- Doruk
sevimli ve enerjisi yüksek bir çift. Bu bölüm fazla etkin olmasa da ben Derya’yı
dönüştürmek adına bu ikilinin aşkının oldukça etkin kullanılabileceği
fikrindeyim. Ki Derya mı Leyla mı derseniz Derya’nın Sarsılmazların annesi
kalmasından yanayım. Doruk endişelerime cevap verdi bu hafta. Evet bende Murat
ve Doruk’un anneleri yüzünden karşı karşıya gelmesini istemiyorum. Arada
üveylik olmasına rağmen bunu takmayan ve öz kardeş olan bu ikilinin kardeşliği
sınanmasın. Haşmet Dede ve Azime Babanne’ye gelirsek; ben bu tonton ve nahif
aşkın bitmesini istemiyorum. Hatta keşke Hayat ve Murat gibi aşka hoyrat
davranan tutkulu çiftimizi bir alıp konuşsalar diyorum bazen. Ömür dediğin ne
ki, bir nefeslik sıhhat. Harcamamak lazım boşa.
Son olarak Hayat’ın hayatını kurtaran Murat’ın haliyle kapanan bölümde yine
Burak Deniz’in içimize işleyen oyuncuğuna selam ediyorum. Murat Sarsılmaz,
tercihler bazen kurtarır bazen öldürür. İki ucu keskin bıçağın sırtında
yürümeye alışkın işadamı kimliğin aşk karşısında kesici ucuyla saplandı bu kez
kalbine. Bakalım napacaksın pişmanlığın dehlizinde?
Emeklere saygıyla...
UmayMasal
Not: Bizi asla yalnız bırakmayan, okuyan, takip eden ALA fanlarına sonsuz
teşekkürler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder