30 Ocak 2017 Pazartesi

Bodrum Masalı-21.bölüm

‘‘Kendimde değilim,
Ortasındayım hiçliğimin,
‘Sen varsın, var mısın?’, sorgudayım.
Senden değil ey aşk kendimden kaçışım.
Anla beni, bu ıssızlıkta bırakma
Git desem de sen dur, ellerimi ısıt ve sorma.’’
Demir soğukluğundaki soyut kapıdan içeri el ele girdiler. Kapının cevaplara açılacağını ikisi de biliyordu. Korkuyordu Aslı ;ama Ateş elini bırakmadığı için korkusuna rağmen girdi kapısından yasak bahçenin. Yıllardır kendisine yasaklanan bahçenin. Cevaplar umdu ve aldı. Aldığı cevaplar umdukları olmadı. Eksik sandığı hayatını tamamlama derdindeyken elindeki eksik parçalardan da oldu. Annesi zaten yoktu babasını da şüphe ilmiğe takıp evine geri döndü. Hesaplaşmaya döndü, içindeki yağmalayan fırtınayla, peşindeki acıyla döndü Aslı. İşte yeni bölüm burada başladı. Babasının fırtınada balığa çıktığını öğrendiği an tüm duyguları parçalandı ve hasıraltı oldu endişenin karşısında. Sahip olunan tek baba Asım Kaptan yoktu, gelecek miydi? Aslı’ya dair bir hikaye açıldı Bodrum Masalı’nda. Ateş’e aşık şiir yürekli kızdan Ateş’in dışında ama Ateş’e dair bir hikayeye doğru yol alıyor Aslı. Ateş’in Aslı’yı çok sevdiğini her halinde görsek de sırtındaki yüklerin fazlalığından belki Ateş eksik kalıyor Aslı’nın yaralarını sarmakta. Bir yanı kor Aslı’nın yanıyor diğer yanı buz üşüyor. Yanan tarafı Ateş, buz tutan tarafı ise ailesi. Belki bu hal onu hala ayakta tutuyor. Kaybedilenlerin, hiç olmamışların gölgesinde kaldı Aslı. Her sorunu yüklenebilen Aslı’nın gücü kalmadı. Sorularının cevaplarının onu dağılmışlığa götüreceğinden emin bir tarafı, Ateş’e yaslanıyor. Ateş ise annesi, Su, babası, Gözde, borçlar derken Aslı’ya tüm kalanını vermeye razı koşturuyor. Sorumluluklardan geride kalan Su Kelebek’le aşkını öyle veya böyle yaşarken Aslı ve Ateş taşınanlarla sadece yaslanabiliyor birbirine yaşanmışlıklarına acıları ekleye ekleye. Hep böyle olmaz mı zaten. Aşk katmanlanacağı bedeni yorar önce sonra ruhu yorar. Kanatır, acıtır, savurur ama sonunda öyle bir hale getirir ki sadece geriye aşk kalır.
 Asım Kaptan’ın dönüşüyle sizi bilmem ama ben bir oh dedim. En azından ölümle sınanmayacaktı Aslı ve Ateş’in sevdası. Asım Kaptan döndüğü anda, Aslı endişe halısının altına süpürdüğü  her şüphesini daha Asım Kaptan iskeleye adımını atar atmaz açığa çıkarttı. Asım Kaptan kızıyla yüzleşmesinde öyle korktu ki ne Ateş’in varlığından yayılan aşkı fark etse de bir şey diyebildi ne de Aslı’ya onu sakinleştirecek bir yanıt verebildi. Ateş farkındalığı yüksek bir karakter. Asım Kaptan’ın kızının hayatındaki Ateş varlığını anladığını öyle güzel gördü ki Asım Kaptan’a yönelik tüm korkuları, geride durmaları biranda tuzla buz oldu. Aslı’nın yanında durma çabasında kimsenin onu alıkoyamayacağını da öyle koca koca laflarla değil ince tutumuyla gösterdi. Eksikti Ateş belki fakat asla istediğinden değil, evinin yerini bilen ;ama dağılmışları da geride bırakmayan bir duygudaydı. Bundan eksikti biraz. Kendini dinlemeye hali olmayan Ateş kurtarma, kurtulma telaşıyla sadece Faryalı’ya dayanarak tutundu. Aslı için de ailesi için de. Düşünün tepeden dibe indiğinizde sizi tutanlara karşı hissiniz ne olur? Peki size bir de tekme vuranlara. Ateş kendi çemberine Aslı’yı, Kelebek’i ve Faryalı’yı dahil ederken eski hesapların acısını da unutmuyor. Babasına öfkesi nefrete evrilirken Uzay’ın iyiye dair seçimlerini inandırıcı bulmaması bundan. Uzay belki bize yaralarını gösterdiğinden bildiğimiz samimiyet Ateş için hala muamma. Evet Kelebek’e göre daha sakin bir tavır göstererek temkinli belki Ateş Uzay’a karşı lakin Uzay’ın ona daha önce yaptıkları düşünüldüğünde Aslı’yı koruma çabası şaşırtıcı değil.. Ki Uzay karanlık tarafa yeniden göz kırparak Ateş’in çok da haksız olmadığını gösterdi. Unutmayalım günahları unutturmak için gösterilen sabırdır asıl iyilik.
Su ve Kelebek sır aşklarını yaşamaya devam ederken sırrın aslında sır olmadığı çeltiği kaldı hem SuKel’in kafasında hem bizim. Ateş, Su ve Kelebek arasında olanların farkında mı? Sanırım öyle ve ikiliyle dalgasını geçmekle meşgul. Onca sıkıntılı durumun arasında Su ve Kelebek tatlı bir meltem ki gülümseyerek ara verdiriyorlar izleyene. Kıskançlıları, kavgaları, tripleri, barışmalarıyla enerjisi en yüksek çift şu aralar. Öyle ya AsAt da FarYıl da hesaplaşmaların ortasında hem sevmeye hem tutunmaya çalışıyor. FarYıl demişken Yıldız’ın olgun tutumları, eksiklenme hali Faryalı’nın inadını çözecek gibi. Evren’in saldırgan ve saygısız hallerine rağmen ikilinin birbirine yönelik duyguları ayakta. Hatta birbirine koşmak için doğru zamanı bekliyor. Faryalı yaptığı kapıyla aslında içindeki sahiplenme duygusunu o kadar güzel anlattı ki, Süha Reis’in tercümesi olmasa da anlayabildiğimiz bir tavırla. Hayran kalmamak elde değil Faryalı’nın sevme biçimine. Timuçin Esen’in her mimiğiyle acısını, aşkını ve sefkatini zaman zaman da öfkesini harmanlaya harmanlaya çıkarttığı karakter tam bir baba, tam bir sevda.
Baba...
Kızı için baba,sığındığıdır. Korkularını sakladığı kucaktır. İlk aşktır. Sevdasında aradığıdır. Bazen çekindiği bazen çekiştirdiğidir.
Oğlu için baba, güvendiğidir. Korkusuzluğun öğrenildiğidir. Yaslanılandır. İlk mücadele edilen ama daima galip olduğu bilinerek örnek alınandır.
Aile için baba ağaçtır. Kökünü en derine salarak rüzgara, kara, güneşe karşı koruyandır.
Kelebek için baba; sislerin arkasında kalmış bir anının abisinin kollarında hayat buluşudur.
Su için baba; ilk aşkın aldatmayla biten hikayesinde hala tutunmaya çalışılan daldır.
Ateş için baba; her tutmaya çalıştığında elinden kayan ve sonunda geride bırakıp üstlenmeye çalıştığı roldür.
Aslı için baba; geride bırakılmalarını yüklenen, kan bağsız seven, kendi eksik hissedişinin acısını çektirenlerden acıyla kızını korumaya alandır.
Faryalı için baba;  yitirilmiş iki koca çınar biri çocukluğundan biri sevdasından miras köklerdir.
Yıldız için baba; utançla kaçılıp yüzleşilemeyen ama çok sevilen, emaneti can bilinendir.     
Geçtiğimiz hafta anneliği damıtmıştı Başar Başaran bu hafta babalığı anlatmış bölümde akan fotoğrafların arasında. Faryalı’nın Ateş’le ilişkisinde gizli baba olma isteğinde, Asım’ın Aslı’yla ilgili korkusunda, Evren’in sakat babalık anlayışında, Yıldız’ın pişmalığında... Her yer babaydı. Baba olmaktı, babaya sahip olmaktı.
Son demde; Bir adam yaşlandığında anlar, çünkü babasına benzemeye başlar demiş Marquez. Hep zamanında anlamak dileğiyle...
Emeklere saygıyla...
Not: Nejat İşler’in katılımına çok sevindik. Hangi tipte, hangi ruhta birini anlatırsa anlatsın biz o kimliği tanımaktan büyük haz alıcaz eminiz.

                                                                              UmayMasal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder