26 Ocak 2017 Perşembe

Bodrum Masalı- 20.bölüm

‘‘Yol büyütür çocuk seni,
Hayat büyütür,
Kan büyütür,
Zulüm büyütür,
Çocuk seni annen büyütür,
Varlığından çok yokluğu büyütür...’’

Pişmanlığın adalete dönüşen keskin kılıcı: Anne. Yıldız’a dair, anneliğe dair bir bölümdü Bodrum Masalı’nın son bölümü. Biz de bu noktadan ele almaya gayret edelim yorumumuzu. Süha Reis’in patlamadan sağ kurulup kurtulamadığı ve Uzay’ın yediği yumruk sonrası tavrının ne olacağı sorularıyla açtık bölümü. Sonra Alara’nın hamlesiyle susan bir Uzay’la karşılaştık. Uzay’a seninle ben aynıyız diyen Alara, sevgisizliğinden yorgun Uzay’ı en yumuşak yerinden yıllardır kendisine beslenen sevgisinden yakladı ve susturdu. Ateş’e kızgın Aslı ve Aslı’ya kızgın Ateş ilk kavgalarını yaşadıktan sonra barışıp belki olan durumu çok da çözümleyemeden Süha Reis’in derdine düştü. Kelebek ise, her kardeşin yapacağını yaparak yine Aslı için taşın altına elini soktu. Faryalı’nın kırgınlığına rağmen endişeli bekleyişi mahşerin dört atlısına da sıçradıktan sonra çok da dallanıp budaklanmadan çözüldü ve Süha Reis’in yaşadığını öğrendik. Faryalı’nın en yakın dostuyla arasının sağ ama ölü duygusundan sıyrılması adına yaşananlar elbette ki iyi oldu. Yusuf konusu halen muamma durumunu korusa da. Sonrasında yeniden Ergüven boşanmasına odaklandık. İşte bu noktada başladı bölümümüzün ana temasını oluşturacak olgunun yansımaları. Annesinin boşanma sırasında yanında durmak isteyen Ateş ve Su ile konuşan Yıldız’ın pişmalığından süzülen çocuklarını koruma isteği. Babanın devre dışı kaldığı masanın etrafında anne elinden sıcacık çorbalarını yudumlayan Ateş ve Su’nun yanına oturan Yıldız çocuklarını yaşadığı süreçten uzak tutmak istediğini söyledi sürekli. Öyle ya bir anne hep iyi anıları olsun isterdi çocuklarının. Boşanma davası resminde çocuklarının olmamasını istemesi, ikisine sarılıp kendi sıcaklığının yansıması evlatlarının sıcaklığına tutunması Yıldız’ın yorgun ama güçlü tutumunun habercisi gibiydi. Aynı anlarda Aslı’nın Uzay’la yüzleşmesini izledik. Uzay Aslı’da neden olduğu tahribatın farkında olarak tanımladı kendisindeki pişmalığı. Tamamen iyi niyetle başladığı bir şeyin anlaşılmamasının ve geçmişten getirdiği zarar verme durumlarının kendisine nasıl yük olduğuyla yüzleşti Aslı’nın ağlamaktan şişen gözlerine bakarken. Uzay’ın Aslı’ya aşık olacağına hiç inanmadım. Bu bölüm söylemleri ve incelikli tutumuyla da beni haklı çıkartmış duruyor. Uzay’ın Aslı’da gördüğü koşulsuz iyi niyet ve ortak kader. Aslı ile kurduğu empati onu hızla Yıldız Otel dünyasında kabul görme isteğine sürüklüyor. Sevilmek, istenmek ve birinin ona gerçekten isteyerek sarılması.
Uzay’a dönmek üzere ara verelim. Yeniden Yıldız ve Evren boşanmasına gidelim. Gözde’nin hamlesi tüm aile üzerine kabus gibi çökerken Yıldız’ı Evren prangasından kurtardı. Fakat burada yine bir anne hikayesi başladı. Gözde’nin hikayesi. Evren’i silen Gözde’nin Evren’e dönüşünü sağlayan unsurdu anneliği ve çocuğunu koruma isteği. Hem toplumsal baskılardan hem de mutsuzluktan bebeğini korumak için Evren’i en iyi bilen Gözde onu büyütme pahasına sahaya döndü. Evren’in çıkar odaklı karakteri düşünüldüğünde onu büyütme çabası oldukça zorlayıcı olacaktır. Hem Gözde hem Evren açısından. Su ve Yıldız arasındaki konuşmada kendi yaşadıklarının acısını çekmeye devam eden Yıldız’ın Gözde’nin bebeğine karşı tutumu da yine annelikten geldi. Aldatımışlığına rağmen, sevmese de düşürüldüğü durumun kendisinde yarattığı travmaya rağmen Yıldız kızının öfkesini bilemek yerine onu sakinleştirmeyi seçti. Bu konuşmayı kızıyla yapması da kuşkusuz anneliği oğlundan çok kızının anlamlandırabileceğine inancıydı.
Yıldız’ın yaşadığı bir başka yüzleşme de Faryalı’ylaydı. Babalık hakkı elinden alınan Faryalı’nın kırgınlığı, öfkesini bastırıyor. Hem sevdasından vazgeçmiyor hem de alabildiğine o cam kırıklarının kanatıcı etkisini yaşağınca yaşatıyor. El kadar bebeğe ve annesine bakan Faryalı’nın anlayamadığı, neden Yıldız ona güvenemedi? Bu soruyu ben de soruyorum ve bu noktadan bir başka Evren düğümü çıkmasını da beklemiyor değilim.   Diğer taraftan Yıldız pişmalığını yine anneliğinin terazisine koyup  Faryalı’ya ondan hesap sorma hakkını sonuna kadar teslim ederken, tek istediğinin Faryalı’nın onu anneliğinden sorgulamaması olduğunu da vurguladı. Çünkü Yıldız pişman, yanlış insana güvendiği için Faryalı’yla çocuk büyütme şansını yok ettiği için. Ateş konusu hala soru işareti(?)
Pişmanlık, kötülüğe giden yolda bir duraktır; o durakta kontrolü ele alırsanız, duracağınız yerde durabilirseniz, yalanlara ve alçaklıklara sığınmazsanız, yaşam size yeni fırsatlar verir. Uzay için durum tam anlamıyla bu. Uzay geçen hafta Faryalı’yı kurtarma eyleminin parçası olmuştu zaten. Bu hafta yaşadığı pişmalıkla Aslı’nın kapısına dayandı ;ama bunu Ateş’le yaparak eyleminin tamamen iyi niyet tabanlı olduğuna ona en son inanacak kişiye,Ateş’e, ispatladı. Hele kendi sarılamayışının üzerine benimkini ekle de sarıl, derken gözleri dolan Ateş bundan sonra Uzay’ı salt kötü göremeyecektir. Uzay Ateş cephesinde bile kendisine bir fırsat yaratırken kuşkusuz Aslı’nın bundan sonraki hikayesine de dahil olacaktır. O hikaye hangi noktada kendisinde düğümlenecek asıl merak ettiğim bu. Alara’ya rağmen Aslı ve Ateş’in tarafında kalmayı seçen Uzay yine bölümün sürprizi olmayı başardı.
Kelebek ve Su... Su için kaçılan bir koy, saklanılan bir kovuk olmayı sürdürüyor Kelebek. Su yaşadığı her olumsuzlukta Kelebek’e sığınırken Ateş’le ilgili çıkmazları büyüyor. Ateş’ten saklanan sır öyle görünüyor ki, Ateş açısından tepkili bir öğrenmeye neden olacak. Bunda saklanma durumunun yaşanan aşktan daha etkili bir sebep olacağını düşünüyorum. Su artık harekete geçmeli.
Aslı ve Ateş... Annesizliğinin yıllanmış sevgisizliğinin yarattığı korkularla yola düştü Aslı. Yanında sadece Ateş’i istemesinde en önemli sebep sevdiği adamın söylemese bile ellerini her sardığında ona iyi gelen aşkıydı. Kelebek zaten o kadar Aslı’ya dair bir kardeş ki, Aslı sevilmeye değer olduğunu Ateş’te gördü. Korka korka annesinin olduğu yere vardığında yine Ateş’in elini istedi. Sormak istediği ‘Neden?’ sorusunda da yanıbaşında Ateş olsun dedi. Annesiz geldiği İzmir’de babasını da bırakan Aslı’nın tek kimsesi Ateş kaldı.  Aslı’nın yaşadığı travmanın ailesiz kalmanın boyutları nereye varacak, bu küçük kız bu yükü nasıl sırtlayacak sorularının cevabı yine Ateş. Ateş’in evim dediği kıza ev olma zamanı. Her darbede daha yakın olan AsAt’ın artık biz olma zamanı. Bunun için Aslı yeterince çabaladı. Sıra Ateş oğlanda.
‘Ne kadar hızla uzaklaşıyorsun benden çocukluğum, bu ne telaş, bu ne acele...’ demiş Neuman Dior, Aslı ve Ateş ; Kelebek ve Su büyüyor. Yolculuklarına eşlik edenle de büyüyor. Ancak ne şans ki Ateş ve Su anneleriyle babasız kalarak büyürken Aslı da kaderdaşı Kelebek gibi anasız ve babasız kalarak büyüyor.
Son demde; Anne hayatın sonsuzluğudur.
Emeklere saygıyla...      

                                                 UmayMasal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder