1 Aralık 2017 Cuma

Meryem-18

Tercihin Sırrı
*“Bak işte yine güldün
Öyle
Gülme
Bakma öyle
Yoksa böyle
Aşık oluyorlar
Düşman biliyorlar
Küçük hareketleri
Biliyorsun
Sanıyorlar...”
Adımlamaktır tercih. Tek tek seçmek, ayırmak, bazen zorlanmadan, bazen zorlanarak,bazen farkında olarak bazen farkında olmayarak adım adım yürümek. Ama bazı tercihler vardır ki , zihinde fırtınalar yaratır, insanı hayatını allak bullak eder. Enerjisini soğurur,karartır yaşamın mutluluğunu.
Çoklu seçenekler yormaz çoğunlukla insanı,ama ikili seçenekler , ikilemler havayı karartır, iklimi değiştirir, kasırgalar estirir. O ikili tercih ıstıraba dönüşür, kıvrandırır,şiddetli yalpalamalarla içimizdeki sarkacı kalbimize vura vura savurur. Görüş bulanıklaşır. Sarkaç salındıkça ikilemler arasındaki dengede değişkenler oluşur. Mantık konuşur başta. Oyununu oynar. Bedelleri hesaplar. Hesap kitaplar tutar, tutmaz. Sarkaç sallanır. Artılar eksilere, eksiler artılara dönüşür. Sorular ağırlaşır. Bedeller ağırlaşır. Bedel bindikçe vicdanın omzuna insan medet umar hala mantıktan. Halbuki mantığın yapacağı bir şeyi kalmamıştır. Mantık tükendikçe tercihini yapan durur mu? Duramaz ki. Yolunu yürür. Mantık susunca duygular konuşmaya başlar. Duygu konuşmaya başladığında her şey susar. Duygunun terminojisi ‘ben ne istiyorum’dur çünkü. Duyguda karşılığını bulan tek şey o duyguya ait olandır. Bu haftaki bölümde o duyguya ait olan Savaş’tı işte.
Meryem tercihlerini duygudan mantığa mantıktan tekrar duyguya doğru dümen kırarken ilk defa bu kadar kararlı ve kalbine teslimdi. Meryem’in içindeki sarkaç haftalarca savruldu, salındı, salındı sonunda Savaş’ta durdu. Oktay silahını Savaş’a doğrultmuşken araya giren Meryem tercihini aşkından yana kullandı. Bedel neyse öderim derken ne mantık vardı, ne de düşünce, sadece kalp . O namlu kalbe doğru tam da bu nedenle indi ,dayandı. Savaş çırpınadursun Meryem duygusunun gücüne teslim Oktay’ın ben merkez narsizmini bile durdurdu. Oktay Meryem’in tercihinin Savaş’tan yana olduğu gerçeğiyle yüzleşmenin ağırlığıyla yenildi. Her yenilenin bir daha deneme arzusuna sahip olmasına rağmen o an durdu. Oktay Savaş kapışmasındaki nefret, kıskançlık sarmalı Savaş’ın şüphelerinde su yüzüne çıktı. Birbirlerinin boğazına yapışan genç adamların farklı temellerden kökünü almış duyguları elle tutulur hale geldi. Meryem ise Savaş’a dair korkularının duygusuyla önce Oktay’ı sonra hesap soracak kadar onu kendinden gören Savaş’ı da kavga etme pahasına da olsa  kapı dışarı etti. Sonrası yokuş aşağı devam etti. Savaş’ın tüm öfkesine rağmen, şüphelerinde rağmen Meryem’i düşünürken onu affeden tavrı, Meryem’in tüm yeminlerini Savaş uğruna çiğnemesi, Oktay’ın çaresizlik içinde kıvranırken Berk’in Savaş-Meryem ikilisinin hikayesine tanık oluşu, Selma’nın Oktay’ı çözmesi derken Meryem ve Oktay arasındaki sırrın her hamlede bir parça daha dağılması, ortaya çıkması. Aslında bir süredir bu sırrın Savaş tarafından öğrenilerek ortaya dökülmesini bekliyoruz. Son birkaç haftadır bunun sinyali de verildi. Teknik olarak Meryem ve Savaş arasında itirafı yapılsa da başlamayan ilişkininin başlama koşulu zaten bu sırrın ortaya çıkması. Bu hafta Oktay’a yapılan itiraf ve Oktay’ın yaptığı itirafla aşk üçgeninin üç cephesi de netleştiğine göre sanıyorum artık sırra ihtiyaç kalmadı. Oktay’la mazisi Savaş ve Meryem arasında gerilime yol açacaktır lakin Beliz’e katılıyorum. Bence de Savaş zaten puzzleı çözdü sadece Meryem’in Oktay’ı sevme ve bu denli büyük bir fedakarlığa onun uğruna katlanma ihtimaline tahammül edemediğinden bütünü görmekten kaçınıyor. Yoksa Savaş gibi zeki bir adam çoktan tamamladı zihnindeki parçaları. Meryem’e gelince kendi itiraf etmekten kaçınsa da Savaş’la arasında tek engel gördüğü bu sırdan artık kurtulmak istiyor. Başta bahsettiğimiz tercih bu noktada yeniden devreye giriyor. Onun gözünde yalancı olmaktansa onun gözünde suçlu olmak. Belki derinlerde Savaş’ın affediciliğine sığınma beklentisini korka korka saklıyor Meryem. Tıpkı Savaş’ın şüphelerinin cevaplarını sakladığı gibi. Tarafların sevme becerileri birbirlerince malum. Bu nedenle kim, nerede durursa dursun silahların önüne uğurda atlama cesareti olan aşıkların yolu uzun ayrılmaz. Hele ki Oktay tehlikesi dururken. Diğer aşık çift Burcu ve Güçlü’ye gelirsek... Burcu’nun kimsesizliğini daha önce de yazmıştık. O kimsesizliğe bir kapı açıldı bu bölüm. Güçlü ise kendi duygu çokluğunda Burcu’nun tekliğini boğmaya kararlı adımlarla yürüdü aşkına dair yolunu. Zor olanın tercihleri değiştirmek olduğunu bilen Güçlü her durumda adıyla müsemma davranmayı bildiği gibi yine güçlü durdu ve değişimi sağladı. Burcu ise dirense de teslim olmaktan başka umutlu yol bulamadı.
Son sahnede ne olur, nasıl kurtulur Savaş? Tahmin elbet var ama tahminden öte bizim tercihimiz de duygu durumları. Bu nedenle son demde diyelim ve ekleyelim; neyi seçerseniz seçin,hangi koşullarda, ne yöne koşarsanız koşun, belki de yegane önemli olan şey sizi siz yapan şey o seçim oluyor. Seçtiğiniz şeyden hoşnut olun ya da olmayın geleceğinizi o seçim şekillendiriyor. Meryem Oktay’ı seçmese o arabada olmazdı, Sevinç Savaş’ı seçmese o yolun ortasına bırakılmazdı. Meryem susmayı seçmese Savaş ona bu denli takmazdı, Savaş intikamı seçmese Meryem’i tanımazdı. Her ikisi de iyiliği seçmese birbirlerindeki yansımayı görmezdi. Sonunda sevmeyi seçmeseler birbirlerinin son aşkı olmazlardı. Soru neyi tercih ediyorsun? Cevap sana dair ne varsa seçimim bedeli neyse kalbimle öderim.
Emeklere Saygıyla...
*Oedipus

                          UmayMasal
 

      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder