7 Aralık 2017 Perşembe

Meryem-19

Affetmek “AŞK”
*“Ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terk edilmişlik içindeyiz. Önümde durup bana baktığında, ne sen benim içimdeki acıları anlayabiliyorsun, ne de ben seninkileri. Ve senin önünde kendimi yere atsam , ağlasam ve anlatsam bile , biri sana cehennemi sıcak ve korkunçtur diye anlattığında cehennem hakkında ne bilebilirsen, benim hakkımda da ancak o kadarını bilebilirsin.”
Aşk enleri eni aşk. Dünyaya kafa tutanı, olmazı olduranı aşk. Eskiyi kazıyanı, suçları yok sayanı, kendini affedemeyeni, ruhunu dağlayanı aşk. Gitmek isterken gidemeyeni, kalmayı isterken kalamayanı aşk. Aşk Hüsn’e aşık olmuş. Ona varmak, onunla olmak istemiş lakin; engeller engeller. Başta da Hüsn’ün babası. Neyse gel zaman git zaman sonunda razı olmuş evlenmelerine ama Aşk’a demiş ki bir yolculuğa çıkacaksın. Tamamlarsan Hüsn senindir. Yok tamamlayamazsan olmaz bu iş. Aşk aşkı için çıkmış yola. Neler aşmamış ki. Sonunda ateşten bir nehri mumdan gemilerle geçmiş ve Hüsn’e kavuşmuş. Şeyh Galip’in hikayesinden kısacık bir alıntıyla açtım bu hafta. Sebep diye bir şey yok aslında sadece aşk. Bu hafta Meryem’i izlerken sırlar birer birer açıldı düğümlerinden ama benim içimde hissettiğim aşktı. Meryem’in Savaş’a Savaş’ın Meryem’e aşkı. Büyüyen ilk defa bu kadar büyük hissedilen aşkı.
Geçtiğimiz hafta namlunun ucunda dururken Savaş Meryem o namluya bakarken kapatmıştık bölümü. Yola oradan çıktık yine. Meryem Savaş’ın canını yakarsa diye geçen hafta atladığı silahın şarjörünü tamamen boşaltmış meğer. Kuşkusuz bu sahnede en etkileyici şey Meryem’in Savaş’a sahip çıkışını gören Savaş’ın Meryem’in aslında neyle tehdit edildiğini anlamasıydı. Savaş’ı Oktay’ı öldürme noktasına getiren işte tam da bu farkındalıktı. Meryem’i acıtan ,susturan durumun doğrudan Savaş’ın kendisine yönelik tehdit olması. Hepimiz Oktay’ın Savaş tarafından hırpalanmasını oh olsun kafasında izlesek de yine o hırsla kendinden geçme haline son veren aşk haliydi sahneyi güzel kılan. Savaş’ı durduran gizliden, kapalı kutulara saklanmış sevgisinin Meryem’e ses buluşuydu. Meryem’e doğrudan hiç “seni seviyorum” demeyen Savaş’ın aslında her zerresiyle bunu haykırdığını Meryem duymuştu işte. Tam da bu yüzden Savaş Meryem’e “benim ne istediğimi senden daha iyi kimse bilemez, kimi istediğimi...” dedi. Savaş ve Meryem arasındaki motto tam anlamıyla gözlerle konuşmak çünkü. Söylemeden bilmek, dokunmadan hissetmek. Oktay’ın yaptıklarının bir kısmı birer birer ortaya çıkarken Meryem de uzun zamandır kendisini hazırladığı itirafa doğru yürüdü. Burada daha önce de yazdığımız gibi Meryem ve Savaş’ın aşkı henüz bir ilişki değil, aralarında her geçen hafta tırmanan bir aşkın olması ve devamında yaşanacak ilişki için o sır zaten ortaya çıkmalıydı. Şükür çıktı. Şükür her ne kadar yine daha önce dediğimiz gibi Savaş tarafından çoktan anlaşılıp bilmezden gelinen nasıl yüzleşileceği bilinmediği için ısrarla kaçınılan durum Meryem’in ağzından netleştirildi. Savaş ve Meryem’in arasında gerilime neden olsa da ayrılığa dönüşmeyecek bu sır bence. Çünkü Sevinç’in ve Savaş’ın çocuğunun katili olan Oktay’ın aynı zamanda Meryem’in babasının da katili olduğunu öğrenmeleri aralarındaki dengeyi yeniden kurdu kanımca. Meryem’in kendi vicdanına nasıl yüklendiğini zaten hisseden Savaş birebir o yükün ağırlığını Meryem’den duydu. Şimdi Oktay’ı vurmaya giden Meryem’i tüm kırgınlığına tüm öfkesine rağmen bırakmayacaktır. Çünkü Oktay bir şekilde kurtaracak paçayı. Hatta bu noktada küçük bir tahmin Sevinç’in ölümüne sebep olan kazayı gerçekten Oktay ve Meryem mi yaptı yoksa Sevinç başka biri muhtemelen Yurdal tarafından mı o hale getirildi. Kuşkusuz Sevinç’i o halde orada bırakan ve tam bir seri katile dönüşen Oktay suçlu. Ancak bence olayın bir tarafı bilerek açık bırakıldı. Neyse devam... Savaş Meryem’in itirafı sırasında ona onu sevdiğini söylemek istedi. Tahmin ettiği hatta belki emin olduğu gerçek yüzüne vurulmadan o cümle çıksın ağzından istedi. Belki derinden derine Savaş’ın affediciliğine kalbine sığınma umudu taşıyan Meryem gibi o da o cümleyle Meryem’e bağlanıp kurtulamamak istedi. Meryem konuşturmazken duyacaklarının acısı çökmüştü gözlerine tam da bu nedenle Savaş’ın.  İtiraf sahnesi gecenin iki önemli anından biriydi aslında. Savaş’ın yıkımı bilemesine rağmen içinde kaldığı durumu hazmedememesiyle. Burada küçük bir parantez. Ben Savaş’ın Meryem’e kızgınlığı ya da kırgınlığının temelinde Oktay’ı saklaması olduğuna inanmıyorum. Savaş zaten Meryem’in o katili sakladığını bile bile bu sevdaya düştü. Hatta o katile bir zamanlar tüm kalbiyle bağlı olduğunu da biliyordu Savaş. Meryem’in sevgisi uğruna hayatından vazgeçebilecek bir kadın olduğunu hem katili saklama sürecinde hem kendisine beslenen sevdalanma sürecinde gördü, bildi. Savaş’ın hazmedemediği Meryem’in Oktay’ı sevmiş olması aslında. Onca acıya sebep olan , karakteri beş para etmez bir adama, hatta birebir Savaş’ın şahit olduğu taciz olayı dahil acımasızlığı ayan beyan ortada olan adama beslenmiş sevgi Savaş’ı dağlayan. Bir taraftan da kuşkusuz koskocaman bir kıyasın içindeyiz. Gülümser Anne’nin “sev Meryem’i eski sevdana halel gelmez” demesi bir yana Savaş Sevinç’le yaşadığının aksine Meryem’le koca bir ateş denizinde mumla yüzmeye başladı. Tüm imkansızlıklara rağmen, tüm kaçınmalara rağmen tıpkı kendi dediği gibi vazgeçilmezi Meryem. Kaçsa da kurtulması mümkün değil. Bundan belki hücrede kızgınlıkla onu görnek istemediğini söylediği Meryem’i çıkar çıkmaz sorması Güçlü’ye ve gidememesi Meryem’den, Meryem’in duyması muhtemel gerçekle yüzleşmesinde yalnız bırakmamak için. Tüm bunlar Savaş’ın Meryem’de büyüyen aşkının daha da keskinleşmesine neden oluyor işte. Kökleri sırlarla, olmazlarla beslendikçe daha derine salıyor kendilerini. Meryem’deki aşka gelince o zaten hiçe sayılma halinden geldiği için Savaş tarafından sevilmeye çoktan teslim. Savaş olmadan da Savaş’ı sevebilecek kadar derin. Savaş’ı korumak uğruna kendinden geçecek kadar meftun.
Yurdal’ın sırlarına, Berk’in Naz’ı kaçırmasına, Derin’in Savaş’ın Meryem sevdasıyla yüzleşmesine,Beliz’in yediği tokada dokunup geçiyor dizi evreninde bile olsa hakeden hakettiğini bulsun diyorum. Burcu ve Güçlü’ye bakınca da iyiki varlar diyorum. Aşklarının tatlı huzuru bir yana Meryem ve Savaş’ı birada tutmalarına iki iyi dedektif gibi tüm parçaları biraraya getirmelerine herkes duygularında hırslarında kaybolmuşken oldukları yerde durma becerilerine selam olsun.
Son demde; affetmek de affedilmek de aşkın doğasında var derler. Aşk varsa kin kendine yer bulamaz, aşk varsa tercih kendisini kavuşmadan uzak tutamaz. Sevdalı bulut uçma üzerimden sana dair ne varsa yağdırdığın çiğlerden. Üzerimde bıraktıkların hazinem gitme. Seni sevmeyi unutmak diye bir şey yok, senden geçmek diye bir şey yok. Susturma beni. Bırak ben de yağayım üzerine pul pul. Işıltımı bırakayım ellerinde. Tut, bırakma. Parmak uçlarımdan tuttuğun ellerim ellerinde kalsın. Affet. Ruhum huzurla sana aksın.   
Emeklere saygıyla...
*Kafka

                                                                                                           UmayMasal   

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder