21 Temmuz 2017 Cuma
AteşBöceği 4.Bölüm
14 Temmuz 2017 Cuma
Kalp Atışı 3.Bölüm
Ateşböceği 3.Bölüm
12 Temmuz 2017 Çarşamba
Dolunay 1. Bölüm
Merhaba arkadaşlar size şimdi yeni başlayan Dolunay hakkında birkaç şey yazacağım.
Yaz dizileri genelikle hep aynı hikayeye sahiptir. Fakir ama güzel kız, zengin yakışıklı iş adamı...Kızın paraya ihtiyacı olduğu için adamın yanında işe başlar ve sonra istifa eder ama kader onları daima tekrar karşılaştırır.Dolunay bu noktada diğer dizilerden ayrılıyor.Takıntılı ve zengin Ferit Aslan bir türlü kendine yardımcı ve aşçı bulamaz ama birden Nazlı çıkagelir ve Ferit Aslan'ın gönlünü yemekleri ile fetheder tabi sadece yemekleriyle değil Bulut'a olan davranışlarıyla da yavaş yavaş Ferit'in ilgi alanına girer.
Nazlı ve Bulut'un arasındaki uyum ve iyi iletişim Ferit açısından Nazlı'yı daha ilginç biri haline getirecek gibi görünüyor.
Nazlı ve Ferit'in ilk yakınlaşması dans sırasında Ferit'in Nazlı'nın kokusunu alması ve bu kokudan etkilenmesiyle oldu. Koku hafızası önemli bir ayrıntı.Zira en derin izi koku bırakır. Bu ayrıntı Ferit'in duvarlarının Nazlı'ya yönelik olarak yavaş yavaş dökülmeye başladığının kanıtı gibiydi.
Dans gecesinde bir başka önemli olay da Demet'in Ferit'e bakışlarıydı ki bu bakışlardan Ferit'in rahatsız olması geçmişte yaşanan birtakım olumsuzluklara da işaret gibi. Ferit ile Nazlı'nın dansından fazlaca rahatsız olan Demet için yaşananlar pek de geçmişte kalmış gibi durmuyor. Sonuçta eğer Ferit Nazlı cephesinde bir gelişme olursa Demet ve Mert bu cepheyi en çok zorlayan kişiler olacak.
Nazlı'nın kız kardeşi yüzünden başı çok büyük derde girecek baştan belli oldu.. Zengin koca avcısı damgasını yediği gibi.. Kız kardeşi yüzünden yanlış anlaşılmaların ortasında kalacak sanıyorum.
Son sahne de Ferit'in her şeyi yanlış anlaması ve biraz da alkolun etkisiyle davranışlarını kontrol etmeden davranması ve Nazlı'ya ahlaksız teklifte bulunması Ferit açısından gelinebilecek en son noktaydı.Bakalım Nazlı'nın tepkisi ne olacak, tabiki sağlam bir tokadı Ferit Aslan haketti. Ferit Aslan duygularının onu mereye sürüklediğini tam olarak çözümeleyese de ilerleyen bölümlerde düştüğü bu hatalar onun önüne ciddi engeller koyacaktır. Merakla devamını bekliyoruz.
11 Temmuz 2017 Salı
Kalp Atışı 2.Bölüm
1 Temmuz 2017 Cumartesi
Kalp Atışı 1.Bölüm
‘‘Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.- Jose Saramago’’
Eylül’ün hikayesini merkeze alan ‘‘Kalp Atışı’’ karakterin acılara boğulmuş halini isyankar ve bir o kadar soğuk ruh hali içinde anlatmasaydı sanıyorum ilgimi çekmezdi. Hatta daha ileri gideyim Öykü Karayel’in karaktere getirdiği yorumda buz gibi bakışlarının altına gizlediği kırılganlığı yansıtışına Gökhan Alkan’ın sıcacık sarıp sarmalayan ama bir o kadar cool hali eşlik etmese belki bakmazdım bile. Ama evet bu ama sanırım benim ekrana ilgiyle bakmamı sağladı.
Bölümün en başında Doktor Eylül’ü gördük. Belki de şimdiye kadar Türk dizilerinde karşılaşmadığımız bir giriş yaptı. Doktorlara yönelik şiddet kavramına adeta uçan tekme attı. Ki bu girişle anladık ki Eylül gerçekten güçlü bir kadın. Tek başınalığı zırh olarak giymeyi becerebilenlerden. Erkek egemen toplumun belki de en karanlık ve en ataerkil modellerinden birine onun dilince verdiği cevapla sevilesiydi Eylül. Diz çöktürücüğüyle ve bunu zerre umursamayan tavrıyla eski zaman amazonları gibi soğuk ve mesafeli. Sonrasında Eylül’ün geçmişine gittik. Kulağında cd çalarıyla yine disiplinlere ve otoriteye karşı çıkan liseli kızla karşılaştık. Benim için o cd çalardan duyduğum ses Şebnem Ferah olsaydı ‘Can Kırıkları’ diye haykırsaydı daha gerçekçi ve karaktere uygun olacaktı ama tercih. Sonrasında baba-kız çatışmasını ve buradaki temel dinamik olan üvey anneden yansıyan anne özlemini hissettik. Burada parantez. Eylül’ün kadınlıkla arasında hissedilen mesafenin temelinde annesi var galiba. Hani derler ya herkes için ilk nesne annedir. Anneliğin öyküsü anneye olan aşkla başlar. Kız ya da erkek çocukların ilk aşkları anneleridir. Kızlar için sonraki aşk ise babadır. Eylül’ün bu noktada annesiyle beraber babasını da kaybettiğini öğrendik hatta gördük. Lakin bu kayıp nasıl yaşandı, Eylül kaç yaşındaydı? Bilmiyoruz. Sadece cebimizde hayırsız ve şiddet eğilimli bir baba var ki bu Eylül’ün savunma içgüdüsünün kaynağını gayet net anlatıyor. Diğer taraftan kimseye bile isteye kötülük yapmayan ama karşılaştığı müdahaleleri sertlikle püskürtmeyi bilmesi de kızımızın gardı havada yaşayışının yansıması. Babannesi ve sonrasında karşılaştığı Ali Asaf’a temkinli yaklaşımı ve gördüğü iyilikle -biri kendisine, biri hamile kadına olmak üzere- hızla çözülen buz duvarı aslında Eylül’ün iyiliğe inanmak istediğinin ispatıydı. Hoş kayıp üzerine kayıp yaşayan Eylül’ün önce umudunu sonra babannesini yitirmesiyle buzdan kalesinin duvarları yeniden sağlamlaştı ve hatta belki daha da kalınlaştı. Eylül’ün motivasyonunu babannesine güzel bir emeklilik vermekten intikama dönüştüren süreç acı ve zorlayıcı. Ali Asaf’ın Eylül’e yaklaşımının hızla evrilmesinde öğretmen-öğrenci aşkına yönelik göndermelere takılsam da Ali Asaf’ın gidişi ve araya giren 11 yılın etkisiyle o gönderme de temize çıkmış oldu sanıyorum.
Ali Asaf demişken orada da sanıyorum anneye dair bir başka acılı hikaye var. Doktorluk niye bırakıldı? Neden biyoloji öğretmeni olarak yola devam edildi? Sınıf rehber öğretmeni olarak zihnini temize çekmek için neden öğrencilerle uğraşıldı? Bilmiyoruz. Ya da ben bilmiyorum Kore versiyonunu izlemediğim için. Ancak Eylül’ün tüm buz haline inat Gökhan Alkan’ın tüm enerjisini yansıtan Ali Asaf çok sıcak. Eylül’ün ketumluğuna inat Ali Asaf çok açık, net. Eylül’ün şiddete şiddetle cevap veren haline karşın Ali Asaf o kadar barışçıl. Zıt kutupların çekimi gibi duran Eylül Ali hattında aslında benzer ruhların birbirine koşuşu bir hikaye izlermişiz gibi geliyor. Diğer taraftan ikilinin birbirine turnusol etkisi yapması da muhtemel. Yazının başında kullandığımız söz gibi. Kişi kendini görmek için kendinden dışarı çıkıp bakmalı. Bunu da masalda olduğu gibi bilinmeyen bir adaya yolculuk yapmaya sizinle gelecek cesaretteki kişiyle yaparsınız. O kişi Eylül için Ali, Ali için Eylül gibi. Dizinin aşk ayağının evreni kurulurken bir başka duygunun da merkezde olacağı da hissettirildi. Rekabet.
Dişe Diş(i). Ali Asaf’a sevimli görünmek adına Eylül’e yardım etmeye başlayan Bahar’ın hem denemede geride kalışı hem de Ali Asaf ve Eylül arasındaki enerjiyi hissetmesiyle rekabete dönüşen duygularının bıçak gibi keskinleşmesi. Günümüze gelen hikayenin asıl izleyeceğimiz kısmında Bahar nerelere gelmiş o kırmızı ruj ipucu verse de bilemiyoruz. Çünkü temelde sahip olmak için girişilen rekabet yoğun güç istenciyle gelişir derler. Bahar Ali Asaf’a yönelik rekabet duygusunu işe ve iş anlamında Eylül’den daha güçlü olma isteğine dönüştürür mü? Ya da halihazırda bir şekilde sahiplerinden olduğu hastanede bunu Eylül’e yönelik mobing olarak kullanır mı? Yoksa rekabetin tutsaklık biçimi olduğunu fark edecek kadar olgun bir karaktere mi evrilir?
Kısaca Kalp Atışı, Kore dizisi adaptasyonu olarak çıktığı yolda, enerjisi birbirini tamamlayan iki başrol oyuncusu, iyi yapılmış gibi hissettiren castı ile ilgi çekerek başladı. Eylül’ün farklı yapısı, çatışmaya müsait hikayesiyle nerelere varacak göreceğiz. Aşk beyinde başlar, kendimizi tamamlayacağına inandığımız kişiyi beynimiz seçer. Sonra o aşk kalpte yaşar.
Emeklere saygıyla...
UmayMasal
18 Nisan 2017 Salı
Cesur ve Güzel -22.Bölüm
- Sühan’a bağırırken birden ondan kocam kelimesini duyan Cesur’un şaşkınlığı… Çok tatlış bir şaşkınlıktı. Koca kelimesi gözünde resmen farklı bir anlam kazandı.
- Cesur’un zille olan imtihanı… Bir an hiç durmayacak sandım.
- Cesur ile Sühan’ın yüzleşmesi… İki kırık kalbin birbirleriyle konuşması. Çok sakin ama bir o kadar derindi.
- Sühan’ın bebek rüyası… O kadar içtendi ki o sahneye gerçeklik yakışırdı.
- ‘Seni ben sevdim.’ Ve tabii ki dans sahnesi… Uzak ve yakın olmanın anlamını kaybettiği anlar. Gözlerle seviştiler. Sonuç olarak duygusal olarak en etkileyicisiydi.