29 Mayıs 2022 Pazar

Aşk Çarmıha Gerer- Türkan Somer

 

Kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun. Tüyleri arasında gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da. Hem aşk sizinle konuştuğu zaman, ona inanın. Bahçeyi tarumar eden kuzey rüzgârı gibi darmadağın etse  de düşlerinizi sesiyle. Çünkü aşk taçlandırdığı gibi çarmıha da gerer sizi. Hem besler büyütür hem de budar sizi. – Cibran

 

Aşk kendisinden başka hiçbir duyguya yer bırakmayan güçlü bir duygu. Acısında da mutluğunda da sadece kendisini gerçekleştirme peşinde uçlarda gezinen bir his. Geçtiğimiz hafta mahkeme salonunda bıraktığımız Türkan ve Somer arasında da fırtınasında da huzurunda da güçlenerek ilerliyor. Hoş Türkan cephesinin bir süredir umudun istiridyesine saklanmış aşk yaşadığı her türlü acıya rağmen büyümekteydi. Lakin Somer cephesinde işler karmaşık ilerliyordu. Türkan’ın ayrılma kararının ardından Somer ciddi bir dönüşüm geçirdi. Bunun temel sebebi Mine ile olan ilişkisinde bulamadığı güveni Türkan’da arama çabası mı vardı yoksa Mine ile yaşadığı aşk değildi de sadece annesine başkaldırmak için seçtiği bir acı verme hikayesiydi de Türkan savaş baltalarını çıkarınca mı kıymetli oldu bilemiyorum. Teknik olarak hikayenin bize anlatmaya çalıştığı Somer’in aslında Mine’ye aşık olmadığı ama tanıdıkça yavaş yavaş vurulduğu hatta benim tabirimle denize koşan nehir gibi akmaya başladığı Türkan’a sırılsıklam aşık olduğu amaaa… Şimdi burada küçük bir eleştiri. Aç parantez:  Birazdan bölümdeki dönüşüme ilişkin mesajları kendime göre çözümleyecek olsam da Somer’in Türkan’a sevgisinin ne noktada dönüştüğü seyirciye anlatılmalı diye düşünüyorum.  Kapat parantezi.

Mahkeme salonunda tam da beklendiği üzere Somer boşanmayacağı söyleyerek Türkan’ın kopartmakta kararlı olduğu pamuk ipliğini sımsıkı tuttu. Aralarındaki gerilim ne kadar yüksek olursa olsun bu hamle Somer’in  Türkan’dan kolay vazgeçmeyeceğinin ilk işaretiydi. Sonrasında gelen ev hamlesi, Rüçhan’a ardından Mine’ye verilen ayar  geçen hafta kararlı olacağına dair söylediklerini haklı çıkardı Somer’in. Yetmedi defalarca ve defalarca red yese de ev tuttu ardından eline tutuşturulan yüzüklerle kalsa da yeni yüzüklerle Türkan’la devam etmekteki kararlılığının arkasında durdu. Sanıyorum Türkan’ın burada Somer’e yüzükleri teslim etmesinin metaforik bir anlamı var. Zorunlu evliliklerinin simgesi Türkan’ın parmağındaki o iki yüzük. Galiba Somer yüzük bile takmıyor. Denizin bilgeliğinden beslenen çiftten önce Türkan’ın kalbi denize gönderildi. Ardından Türkan’ın taktığı gösterişli Korman tek taşı ve alyansı. Sonrasında Somer’in hem kendisine hem de Türkan’a aldığı gösterişten uzak alyanslar, bu evliliğin Somer için de artık zorunluluktan gerçekliğe evirildiğinin hatta istendik hale geldiğinin somut göstergesi. Diğer taraftan en az Rüçhan kadar evladının ne istediğinden çok etrafa odaklanan Nesrin de Türkan’ın hiç de sandığımız gibi mutlu, huzurlu bir ortamda büyümediğinin kanıtı gibi. Türkan sorun yaşamamış çünkü sorun yaratmamış. Annesi neye karar verirse ona tamam demiş. Şimdi Somer ve Türkan’ın aslında ne kadar benzediğinin bir başka noktasında duruyoruz. Somer’i taparcasına seven ama hayatını zapt eden Rüçhan, ona hayır demeye çalışan ama yakalandıkça onun hükmüne boyun eğen Somer ve sevgiden başka dil bilmediği için hayır diyemeyen Türkan. Aralarındaki duygu her şeyi kaplamaya başladıkça ikisi için de isyan bayrağını açmak annelerinin baskılarına direnmek çok daha kolay olmaya başlamış sanki. Çünkü aşk kendi isyancısını yaratır. Türkan ve Somer açısından da o isyancının ilk muhatabı anneleri. Evet aralarındaki pamuk ipliğini anneleri bağladı ama artık pamuk ipliğinden gümüş sicime dönüşen bağı kendileri oluşturdu. Arkadaş oldular, sırdaş oldular, sonunda sevgili olmaya doğru yürüyorlar. Sevgi, bir farkına varma halinin karara varma haliyle çakışması. İkisi de bu çakışmanın tam ortasında karşı karşıya duruyor. Henüz el ele olma kısmını göremesek de görmek için çok da vakit olmasa da Türkan ve Somer’in ruh aşinalığından dönüşen aşk pek çok biçimiyle ikisini sarsacak. Diğer taraftan ikili için seçilen evin de su  gibi olması şahane bir detay. Umarım Somer ve Türkan’ın kendisine dair alanı olur o ev. Mine ve hamileliği düşünülürse çok uzun süremeyecek teslimiyet anları umarım o alanda olur. Çünkü bu hafta ve önümüzdeki bölümde aile bağları çok yara alan alacak olan Türkan’ın ben kalacağını düşünmüyorum. Giden taraf olacaktır. Geçtiğimiz bölümde Mine’nin oyununa gelen Türkan’ın ,ki burada bir parantez bence çok gereksiz, saçma bir olaydı, bu hafta ailesiyle sınanacağı ortada. Türkan’dan kolay vazgeçmeyecek olan Somer açısından iki ilişkisinden hissettiklerini kıyaslaması için sonunda da eğer ortaya çıkarsa Mine’nin kötü niyetinin tüm çıplaklığı ile ortaya serilmesi adına iyi hamleye dönüşebilir bu saçma sahne. Acı çekiliyor bari bir faydası olsun. Bu fayda sadece Türkan’ın Somer’e dönüş yolu olmasın. Kuşkusuz Somer’in Türkan’a inanması çok kıymetli ama başka katmanları da açılsın.

Somer için baştan beri sahiplenilen Türkan’ın ruhunda yarattığı dönüşümü iskele sahnesinde bir parça görmüş olmak da güzeldi aslında.  Yine suyun içinde, denizle hatta güneşle iç içe sahnede. Ne dedi: Alışırdım. Bitti dediğimde bitseydi keşke. Bitmek söylemek kadar kolay değil. Olsaydı keşke. Direnişimi kıran yürümem gereken yolu anımsatan sesini, güzel yüzünü unutamıyorum…  Türkan’ın Somer’in ruhunu okuyan ve içindeki kırgın çocuğu sarıp sarmalayan saf sevgisi Somer’i korkuttu. Direnmesine neden oldu. O direniş kırıldı. Ardından elinde yüzüklerle “Ne istiyordum ben? Neyi arıyordum? Neyi kaybediyorum şimdi? Neden acıdan çok korku var içimde?” diye sorarken kendine; en başında Mine’ye sevgisiyle ona dönmek isterken onunla hayat kurmak için yol ararken şimdi Türkan’ı ve sevgisini kaybetmekten, kendisiyle ilgili gelecek hayali kuramadığını söyleyen Türkan’la aile hayali kurup o hayalin altında kalmaktan korkan Somer’e dönüştüğünü anlıyor aslında. Çünkü kaybetmek üzere olduğunu fark ettiği tam da Türkan’ın Korman hanesinden kaçarken iç sesiyle söylediği şey: “Umarım, yüreğin sana ışık olur, ses olur da  bir gün hiç bulamayacağı bu sevgiyi elinin tersiyle nasıl ittiğini hatırlatır.” Çok sürmedi Somer’in anlaması.

Son olarak; aynılık bazen en büyük tezattır. Güvenle sınanan Somer’in Türkan’ı ona olan güveninden vuracak olması tamamen aynılığın keskin yüzlü bıçağı. Sırtına açılan yaralara alışık olan Somer’in Türkan’a açtığı yaranın kendisinde yaratacağı kanamaya hazır olup olmadığını da göreceğiz. Somer’in yaralarının sızısını kendi acısı bilen Türkan’ın bu konuda ruhunun hazırlığı malum. Acıyacak ama ayakta kalacak. Peki Somer… Aşk çarmıha gerendir.

                                                                                                       UmayMasal




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder