‘‘Aşkım Katre-i Matem gibi
Nadir,eşsiz , mağrur...’’
Yıllarca sevmişlere, uzak kalmışlara dairdir kabuk bağlamış yaralar. O yara
öyle kalın kabuklanır ki, yarayı taşıyan bile unuttu sanır. Sonra yaranın
sahibi yine yeniden karşısına çıktığında ve o kabuğu kaldırdığında anlar yara
sahibi tüm pıhtının volkan gibi o kabuktan fırlamaya hazır beklediğini.
Evren ve Gözde’yi basan Yıldız tokatlayarak hırsını almaya çalışsa da Evren’e
dair kırıklığından çok güvendiği arkadaşı tarafından aldatılmanın acısını
hissettik o feryatlarda. Aşık olsa hak verecekti Yıldız Evren’e. Kendisi bir
aşkla girdiği o yuvada köz gibi için için yandığından belki aşkla sevemediği
adamın aşkına saygı duyabileceğiydi söylediği. Ancak Evren öyle bir adam ki, ne
Yıldız’ı ne de Gözde’yi hakediyor. Ki Gözde bunu anlayarak başından def etti
Evreni. Ben fragmanı ilk gördüğümde gerçekten kızını ve Yıldız’ı bırakmak
istemediğini düşünmüştüm Evren’in ancak yanılmışım. Gözde’den yüz bulamayınca
aile edebiyatından medet uman Evren korkarım işi iyice aşağılık yollara
sürecek. Otele dair kar hesaplarını güderken hangi canları yakacak hangi
hayatları kırıp dökecek göreceğiz. Toprak Sağlam’ın Gözde’si ise Evren’den
yakılan gençliğinin intikamını almaya gelecek mi? Aslında bu olmasını istediğim
beklediğim bir şey. Çünkü Toprak Sağlam oyunculuğu Gözde’yi antipatik değil
gerçek, hissedilir bir kadın yapıyor.
Yıldız’a gelince kabuğu kalkan yarası kanamaya başladı yeniden. Faryalı’ya
hissettikleri geçmişin hayaletli odalarından çoktan süzülüp hayata karışmaya
başlamıştı. Şimdi şimdi o hisler ete kemiğe bürünüp içindeki matemli duyguyla
Yıldız’ın karşısına dikilmekte. Dünyayı yıkan ve yıkıldığında dünya olan bir
aşk Faryalı ve Yıldız aşkı. Ateş’e dair sırlar perdesi Faryalı lehine
aralanırken Evren’in tehditlerinde bu düğümün Yıldız açısından acı verici başka
bir süreci başlatacağının da sinyali verildi. Korkarım yeniden çiçek açan
FarYıl aşkına Evren’den daha büyük darbeyi Ateş’in doğumundaki sır vuracak. Yıldız
hayatında ona aşkla bağlı iki adamı, Ateş’i ve Faryalı’yı, kaybetmese de o
eşiğe gelecek.
Faryalı Yıldız aşkının yansımasından kırılıp kendi kozasında ışığını yaratan
diğer aşk, Kelebek ve Su’ya baktığımızda , Evren’in yaptıklarının etkisini
hissetseler de beklediğimden çabuk toparlandılar. Belki Su Kelebek’in aşkının
gücüne şahit olduğundan uzatamadı. Öyle ya sanal dünyamızın en güzel
sevenlerinden, aşkı için kendiden geçenlerinden Kelebek. Sevdiği için , o zarar
görmesin diye ağlaya ağlaya git diyebilen biri. Su açısından hayatındaki
erkekler içinde gerçek bir kahraman Kelebek. Su’yun aşkını annesine anlatmak
istemesinin altında da işte o kahramana yönelik gurur yatıyor sanırım. Evren’e
rağmen Cenk’e rağmen hala saf kalabilen duygulara dair olan Kelebek’e Su daha
da sıkı bağlanmalı, daha derinlikli hissetmeli ve hissettirmeli. Öyle ya Yıldız
ve Faryalı’nın bile hissettiğini biz de hissedelim. Kozasından çıksın uçuş uçuş
aşk.
Evim dediği Aslı’nın odasında açtı bölümü Ateş. Utancıyla, hüznüyle ve
annesine dair korkularıyla sığınmıştı Aslı’ya. Aslı yine akl-ı selim ruhuyla
sağalttı Ateş’in ruhundaki yaraları. Ateş’e yaptıklarını, hayata dair
tutunuşlarını, tutkuyla kafasına taktığını yapabilme becerisini hatırlatırken
ona neden aşık olduğunu da itiraf etti. Ateş Aslı’nın ağzından kendisini
dinlerken karşısındaki şiir ruhlu kızın kendisine neden aşık olduğunu da
öğrendi. Bu, Ateş’i yüzleştiği gerçekler içinde vaha gibi sardı sarmaladı. Her fırsatta
Aslı’nın kokusuna kendisini hapseden Ateş için Aslı gerçekten eve, huzura,
umuda ve vazgeçilmez diğer yarıya dönüşüyor. ‘Sevgilim’ diyerek ilişkisinin her
haline yeni hal katan Ateş oğlan her dokunuşla Aslı’ya alışmışlığa, bütün olup
bizleşmeye yol alıyor. Aslı ise Ateş’e eşlik ediyor. Bazıları diyebilir ki, Ateş neden hep destekle
ayakta duruyor? Bu noktada kendi gerçeklerine dönmelerini temenni ederim. Ailesi
darmadağın olmuş, önceden sosyal statüsünü kaybetmiş üniversite öğrencisi
olmaya aday genç bir adamdan bahsediyoruz. Hayatta daha önce ne parasızlıkla ne
de hiçe sayılmakla sınanmış. Şimdi babasızlığının soğuk gerçeği yüzüne
çarparken, üstüne ailesinin yükünü omuzlaması toplumca onun bilinçaltına daha
doğmadan ekilmişken bu adamın desteksiz durmasını beklemek acımasızlık. Aslı hep
kendi kendine ayakta kalmak zorunda olan genç bir kız. Kelebek de öyle. Keyif olsun
diye değil yazın para kazanmak için dil öğrenen, Bodrum’u izbesinden
sosyetesine bilen tanıyan ama bilinmeden tanınmadan bunu başaran bir kız. Tabiki
Ateş’i Aslı ayağa kaldıracak. Ateş ondan sonra sırtına aldıklarıyla ve Aslı’nın
elini tutarak yola alacak. Tabi bu sırtlamayı tutup illegal işlere bulaşmak
olarak görmüyorum. Zira eski günlerine özlemine selam çakarken spor araba
düğümünde, Bordum ekseninde hayatın bıçak sırtı tarafgirliğiyle de karşılaştı
Ateş. Arabanın bagajını açana kadar arabayı alsak gitsek kafasındaki AsAt
sanıyorum karşılaştıkları aşk hikayesine dahil olacak. Kuşkusuz AsAt’ın dahil
olduğu bu hikayeden SuKel de kaçamayacak. Mahşerin dört atlısı yepyeni
gerilimli macerasıyla bakalım hangi tehlikeli hayat hikayelerine dalacak?
Uzay’a değinmeden olmaz. Eyyy sevgili Uzay. İnceden Aslı’ya yürümelerine
rağmen içimdeki his, Yıldız Otel ahalisinin sana bambaşka bir dünyanın kapısını
aralayacağı yönünde. Sen Aslı için Ateş’le hizipleşirken ve Kelebek tarafından
bıçakla kovalanırken, senden bir başka sen yaratıp sonunda bambaşka bir ruhla
çıkacaksın o otelden. Belki umudum bu, bilmiyorum. Nedense Aslı’nın sana açtığı
kapı aşktan ziyade dostluk kapısı gibi geliyor.
Son demde; hayatımız kapılar açarmış bize. Sevgilim ben geçtiğim kapılardan seni
bulana kadar geçtiğimi bilmedim ki. Şimdi durmuş bakıyorum da ; geçtiğim acılar
senin için, vardığım anlar senin için. Ben bu kapılardan geçmesem seni
tanıyamazdım ki. İyi ki o kapılar beni acıtmış, iyiki o yollarım sana varmış.
Bu AsAt, SuKel ve FarYıl’a olsun.
Emeklere saygıyla...
Yeni Yılda hayat hepimize daha iyi davransın umarım.
Yeni Yılda hayat hepimize daha iyi davransın umarım.
UmayMasal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder