‘‘Vedalaşabilseydim geçmişle,
Gidebileseydim keşke.
Gittin deme, gitmiş göründüm sadece.
Sensiz, kimsesiz, ruhsuzdum.
Anlamazsın,sen sensiz olmadın.’’
Dünyada yaşanmış ya da yaşanmaya değer büyük aşklar içinde yaralanmamış
olan var mıdır? Aşk dediğin tıpkı Maya’nın dediği gibi yarım kalmaz ayrılık
olsa da ;ama ruhta bıraktığı çiziklerle kanar durur. İçinizde sevdiğinizle
yaşar gidersiniz kavuşamamanın acısıyla. Aşkı bütün yapan yaşayanın hislerindeki
tamlıktır. Karşılığı olsun olmasın. Demişler
ya benim aşkım benimdir sana ne, ben
seni sevsem bile. Bodrum Masalı öyle bir
noktadan yürümeye başladı ki, geçmiş aşkların kayıp hüzünleri Aslı’nın hikayesiyle
aydınlanmaya başladı ve gördük ki sandıklardan çıkan o sevdalar çok canı
yakmış, çok çizik bırakmış. Biz önce Faryalı’nın kırık aşkını izlemiştik. Sonra
Yıldız’ın parçalanmış kalbini gördük. Sonra Süha’nın acıtan aşkından haberdar
olduk. Ela’nın imkansızlığından. Masal evrenine tepeden inme şekilde dahil olan
Bora’nın kalbini yakanın da aşk olduğu anlaşıldı sonrasında. Şimdi yeni
rengimiz Maya ile görüyoruz ki acısında raks eden aşklarda eski renklerde bir
fark yok. Devam ediyor kayıp zamanlara sadakat. Maya tam beklediğimiz gibi
geldi. Faryalı’ya hala aşık hala acaba diyen hala sadık. Elbet bu acabaya
Faryalı’dan cevap alınmayacak hatta Bora’nın kapalı kalbine Maya esintisinin
getirdiği bahar gün gibi aşikar. Ancak Faryalı ve Maya’yı bağlayan şey yani Aslı
dengelerde değişiklik yapacaktır. Faryalı’nın Yıldız aşkından en ufak kuşkum
yok. Sadece baba olarak anne ve kız arasındaki bağı sağlayıp kızının geçmişten
beri şahit olduğu acısına merhem olmaya çalışacak. Diğer taraftan Bora gibi bir
adamın kendi ruh evreninden bir sakin olan Maya’ya kapılacağı da oldukça açık. Aslında
bana öyle geliyor ki, eski Bodrum sakinlerimizden Evren hariç hepsi bir şekilde
aşka aşık, sevdaya sadık. Gerçi Evren bile tüm o aşağılık yaklaşımlarının hatta
yalanlarının yanında Yıldız’ı Evrence sevmeye devam etmekte.
Bu hafta çözülen sırlardan daha çok sırrın yarattığı sarsıntılı ruh
hallerine ve Maya’yı tanımaya odaklandı bölüm. Önce biri sonra diğeri olarak
devam edelim. Aslı Faryalı’nın babası olduğunu öğrendiğinde tepkisi haklı
olarak inanmamak oldu. Hatta daha çok inanamamak. Yıllarını yanıbaşında
geçirdiği Faryalı izini sürmek için uğraştığı imkansızlıklar içindeki babası
çıkmıştı. Şaşkınlığı doğaldı. Yalnız oldukça hızlı üzerinden attı bu
şaşkınlığı. Bunun altında yatan sebep kuşkusuz yıllardır tanıdığı ve babası
yokken ona babalık yapan adamın dürüstlüğüne olan inancıydı. Ateş’e doğru mu,
diye sorarken doğruluğunu içten içe bildiğini sadece onaylatmaktı istediği ve belki
bilginin ağırlığını paylaşma ihtiyacıydı. Kaldı ki gerek Faryalı’yla
yüzleşmesinde gerek Asım’la konuşmasında olayları sindirmeye yatkın bir Aslı
izledik. Burada Ateş, Kelebek ve Su üçlüsünün hızlı hareket alanı yaratması,
ailemiz dedikleri bütünlüğü koruma yönünde refleks göstermesinin de etkisi var.
Ateş’in ve Su’nun Faryalı’ya olan koşulsuz güveni öyle manidardı ki bölüm
boyunca. Özellikle erkeklerin aldatma hallerinden en çok yaralanan
karakterlerden olan Su’nun, Faryalı’ya sahip çıkışı, o daima doğruyu söyler
demesi bence benim Ateş Faryalı’yı babalığa seçecek argümanıma Su’yu da ekledi.
Hoş Faryalı artık Ateş için farklı bir kimlik de içermeye başlayacak. Diğer taraftan
akşamın en yaralısı Yıldız oldu. Yıldız’la empati yaptığımda yaşadığı
huzursuzluğu, kırılmışlığı ama en çok ne yapacağını bilemeyen halini anlıyorum.
Karakteri derinlemesine işlememekte gösterilen çabayı anlayamasam da kendi
kafamda bütünlediğim Yıldız sanki iki duygu arasında savruluyor gibi. Suçluluk bunlardan
ilki. Suçluluk hissediyor çünkü Faryalı’yı terk ederken hata yapıp yapmadığını
her şeye rağmen sorguluyor bence. Bu hafta öğrendiklerinin ağırlığına rağmen o
sorgu kafasında ve yüreğine suçluluk olarak yansıyor. Diğer taraftan Aslı’nın
hikayesi üzerinden yeni bir suçluluk bindi yüreğine. Faryalı tarafından bu
denli sevilmiş olmasının Faryalı’nın hayatında yarattığı kontrolsüz deprem. Devamında
Aslı’yı anne ve babasız, Faryalı’yı bunca zaman evlatsız bırakan süreç. Diğer duygu da korku Yıldız da sezdiğim. Yıllardır beklediğini bulmuşken kaybetme
korkusu. Oluşan yeni ailesini yitirme hissi. Faryalı
kendi penceresinden Yıldız’ı suçlamıyor tabiki. O yirmi yılın kendisi için bir
evlat saklamış olmasından ve mucizevi bir şekilde hayatın o evladı yanıbaşına
getirmiş olmasından dem vuruyor hep. Ona göre Yıldız bu durumda bir taraf
değil, yanında durmasını umduğu gerçek aşk. Sırların, acıların ve sevdanın
paylaşılacağı bir sığınak. Lakin işte burda kadın olmak giriyor ya devreye. Anne
olduğundan anneliği kaybeden kadının yerine koyabilmek kendini, evlat olup
babanı yitirip ve belki sana kırgın göçüp gittiğini bilerek babasını yeni
bulmuş bir kız evladın duygularını anlamak ne zordur. Hele o kız evlat sevdam
dediğininin kanındansa, hele o kız evlat hayatını uğrunda vereceğin oğlunun
gözlerindeki sevdaysa, hele o kız kimsesizliği içinde kalbini açıp içine
aldığınsa. Yıldız’ın işi zor. Lakin ben yine de sevmeye en değen adam olan
Faryalı’nın elini sımsıkı tutsun diyorum içimden.
Maya... Portakal kızın annesi Maya. Aslı’nın Mayası. Sevda yolunda
babasının hücresel feyzini aldığını düşündüğümüz Aslı’nın halleri aynı
annesiymiş meğer. Her kalbinden geçeni yazmasından, portakal kokusuna aşkına
kadar. Aşkta yenilgiyi kabullenmiş Maya’nın hayatını Bodrum değiştiryor
kuşkusuz. Sevmeyi bilen, iliklerine kadar sevdaya batmış bu kadındaki
şairanelik yarasını saklamaktaki ışıltısı etkileyici. Aslıhan Gürbüz bakışlarıyla
delip geçiyor. Aslı ve Maya kavuşması da hikayenin içeriği adına çok özel
olacaktır. Maya Yıldız Otel sakinlerinin
hayatına bomba gibi düşerken aslında başka hayatlar için de kapılar açacak
gibi. Bora’nın tarafındaki fluluğu giderecek, Evren’in yaptığı manipülasyonların
etkisini kıracak, otel sakinleri ile ve belki Faryalı ile arasındaki iletişimde
yeni bağlar sağlayacak gibi. Diğer taraftan da Lal, Gözde ve Evren üçlüsünün
eksenini nereye çekecek bu bahar havası göreceğiz.
Kelebek... Su’nun aşık Kelebek’i. Faryalı’nın düşünceli oğlu. Ateş’in sadık
kankası. Yıldız’ın gülümseme nedeni. Aslı’nın biricik amcası. Tüm dramların
orta yerindeki gülümseyen rengarenk Kelebek. Uzay ve sen hep gülümseme
nedenimsiniz. Hem hayatı kendince ciddiye alan hem inadına alaya alan
tavrınızla siz hayattaki soluk alınan parklar gibisiniz. Uzay’ın Yıldız Otel
aile sofrasında yer bulmaya başlaması da ayrıca güzel ayrıntıydı. Demiştik ya
Uzay’ı sağaltmanın yolu Yıldız Otel. Bu arada Faryalı ve Evren sevgisi Uzay’ı
Aslı’ya vardırırken sanıyorum Ateş’e doğru da yol almasına neden oluyor. Hala Alara,
Ferdi, keman hocası ne oldu bilmesem de olanı olduğu gibi kabullenip artık Aslı’nın
yanında duran Ateş’i gözlerinden öpüyor aşkla kalan tüm çiftlerimizi arada
gülümserken hatta aşkın ateşindeyken görmeyi dileyerek yazımı bitiriyorum.
Son demde; yürek aşina yalnızlıklara, yalnız kalmışları tanıması bundan. Ruh
aşina aşka, aşıkları bilmesi bundan. Ey aşk, beni bulduğunda yeniden aynı
bedende aynı ruhta olsam da tanımayabilirsin. Sakın yanımdan geçme. Zira bilirsin
aşk aşkı bilenlerindir. Başka bedenlere geçmişsem ruhumun sirayetiyle dur bak
gözlerime. Tanıyabilirsin.
Emeklere saygıyla...
UmayMasal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder