30 Mart 2017 Perşembe

Bodrum Masalı 28-29.bölüm

‘‘Yüreğimi avuçlarına bıraktım, beni tut. Ama öyle tut ki ne boğulayım ne uçup gitmek isteyeyim.’’
Sevgili okur uzun aradan sonra merhabalar öncelikle. Yaşadıklarımız bizleri bazen görev benimsediklerimizden uzağa düşürüyor yazık ki. Zira zamanlamaları dalgalansa da özellikle her hafta yazmaya çalıştığımız bölüm yorumumuz reelde yaşadığımız kayıp nedeniyle sekteye uğradı. Zaman yaratabilecek olsak da yazmak zihinle ve duyguyla bağı nedeniyle zamanla sınırlanamayan belirlenemeyen bir şey. İki bölüme toptan bir bakışla kendimizi affettirmeyi umarak başlayalım.
Geçtiğimiz haftanın ana konusuydu Maya-Aslı buluşması. Anne kızın kavuşması ayrılma nedenleri ve şekilleri göz önüne alındığında oldukça duygusaldı. Maya açısından sindirilebilir bir durum değildi işin doğrusu. Bence Aslı’yı bulması pekçok anlamda hayatındakileri yani ailesini gömmesiydi. Ki ablasına verdiği tepkide bu çok net gösterildi. Maya ve Aslı anne kız olmaya çalışırken yüreği yananlarda kuşkusuz Yıldız başı çekiyor. Yıldız öyle bir durumda ki, ben de empati kurup kendimi yerine koyduğumda içime kapanmaktan başka yol bulabilir miydim diyorum. Aslı’yı seviyor Yıldız. Faryalı’yı da seviyor. Ama öyle kapalı yazılan bir karakter ki Yıldız ne hissetse ne düşünse o duvara çarpıp dönüyor. Aslında bazen Maya, Yıldız çatışmasında iki kıyının iki kızı olan bu insanların aralarındaki üslup farkının kültüre bağlanması mı gerek diye düşünmüyor değilim. Zira Maya inadına dışa dönük ve yüzleşme becerisi gelişkin tavırda ilerlerken Yıldız neden kapalı ve kaçan durumunda sorusunun başka yanıtı yok bende. Diğer taraftan Evren’le evliliğinden Bodrum’a gelişine ardından yaşadıkları ekseninde Yıldız’ın derinleştirilmeye müsait yapısına rağmen kısırdöngüde kalınması artık rahatsız edici. En azından benim fikrim böyle. Ben Faryalı ve Yıldız’ı hep kök ilişki olarak gördüm. AsAt’ı ve SuKel’i bünyesinden doğuran bir ilişki. Hücreden hücreye aktarılan bir ilişki. Ama anlayamadığım bir şekilde bu aşk benim görmek ve hissetmek istediğimden daha soğuk bir çizgide gidiyor. Faryalı’nın Yıldız’sız geçen her yıla ayrı hediye alan romantizmine , sevdasındaki derinliğe rağmen gelişmesinde bir şey hep eksik kalıyor. Tabi dediğim gibi bu benim hissettiğim belki yanılıyorumdur. Evren’e gelince hesap kitaplarına FarYıl’ı dağıtmanın yanında Bora’nın elindekileri elde etme planının da eklemişken sanırım yine kontrolünün dışında gelişen tek şey Gözde. Bir süredir sessizliğini koruyan Gözde’nin suskunluğunu hormonlarına bağlamıştık ancak bu hafta gördük ki Gözde’nin yaşadığı fırtına öncesi sessizlikmiş. Kuşkum yok ki, Evren’in felaketi Gözde’den gelecek. Hem öyle böyle değil. Tabi bu intikam planının neresine kimi dahil eder daha başka? Asıl soru bu bana göre.
Maya’nın gelişi Aslı açısından anneye kavuşum olsa da Yıldız açısından birarada tutmaya çalıştığı ailesine eklediklerinin savruluşu oldu. Aslı, Faryalı,Kelebek. Koca bir yumağın kördüğüme dönüştüğü kocaman bir aile. Ateş’i Aslı’ya yakan, Su’yu Kelebek’e akıtan bir yumak. İki kıyının arasındaki zikzakta hangi duygu nereye dokunmuş hangi düş nereye savrulmuş belli değil. Lakin Faryalı ailesinin Ergüven ailesine bağlı kaderi öyle sıkı ki kopamayacağından eminim. Kopamasalar da savrulmalar yaşayacakları aşikar yalnız. Bu savruluşta karşımıza çıkan ilk aşk Su ve Kelebek oldu. Maya ve Yıldız arasındaki gerilimden etkilenen çift tartışmaya başladı. Bu beklenilen bir şeydi. Çünkü Su açısından bakarsak annesinin üzüntüsünün en yakından şahidi olması Maya’ya karşı objektif olmasını engelliyor. Diğer taraftan Kelebek yanıbaşında anne hasretiyle yanan Aslı’nın duygularına ve yaklaşımlarına duyarsız kalamıyor. Bu noktada işte ikilimizin azabı başlıyor. Taraf olmak zorunda kalmaktan ölesiye korkup Faryalı tarafına Su’yu, Yıldız tarafına Kelebek’i atayan vicdanları ciddi sıkıntıda. Su ve Kelebek arasındaki bağ her şeyden öte güven temasına bağlı olduğundan yara alacaklarını sanmasam da gerilimleri olacak.
Ateş... Çocuk ruhlu Ateş, aşık Ateş, adaletli Ateş... Annesini korumaya çalışırken evin reisi, kardeşine sarılırken abi, Kelebek’le dertleşirken dost ve acısını da gösteren, Faryalı’nın karşısında halden anlayan ve Aslı’nın karşısında Ateş. Ateş son birkaç bölümde uzaklığının, eksikliğinin acısını çıkarır gibi Ateş Aslı’ya karşı. Faryalı’nın Aslı’nın babası olduğunu öğrenmesiyle başlayan süreçte Aslı’nın her duygusal çalkantısında yanında olarak, onun sırtındaki elini eksik etmeyerek öyle güzel bir aşığa dönüştü ki Ateş. Kıyamadım en son düştüğü durumda haline. Çünkü Ateş Lal’e ilişkin en ufak bir kafa karışıklığına kapılmadı. Kafasında ufacık bir acaba oluşmadı. Hatta Aslı’nın sevgilisi olduğunu da söyledi. İşte heyhat kırılgan zeminler öfkelerden beslenir. Ateş’in tüm o güzelliğine inat Lal kendi hayalkırıklığına kurban ediverdi Ateş’i. Aslı’nın güveninin eski bölümlerdeki kırılganlığı düşünüldüğünde nasıl bir tepki verecek bilmiyorum. Annesinin sagduyusuyla mı hareket edecek yoksa aşkının ilk demlerindeki güvensizlik bulutu onu annesiyle Atina’ya mı sürükleyecek? Hoş kötü olan olup Atina’ya gitmeye kalksa bile Ateş’in izin vermeyeceği aşikar. Ateş ne yapacak, ne noktada hangi hamlelerle yaşadıkları bu talihsizliği bertaraf edecek göreceğiz. Çocuk ruhlu aşklarının büyüme sancısını son sürat yaşayan ve yaşlarından uzağa düşmek mecburiyetinde kalan AsAt’ın vaktinden önce olgunlaşmak durumunda kalacağı da ortada.
Bu hafta itibarıyla Bodrum Masalı’nı 60 dakika izleyeceğiz. Kendi adıma uzun bavul toplama sahnelerini, bakışmaları, klip tadında eskileri hatırlama adına dakikalar harcayan görüntüler izlemektense gerçekten dolu dolu 60 dakika izlemeyi tercih ederim. Kaldı ki dizi sürelerinin uzunluğundan bıkmış usanmış durumdayım. Bu nedenle karar benim adıma harika yalnız dilerim sevgili senaristimiz yogun ve anlamlı bölümler yazarak, her boşluğu doldurarak , bu dizi açısındansahip olunmuş tüm fandomları memnun ederek bağlar dizinin sonunu. Kendi adıma Bodrum Masalı’na başlama nedenim AsAt’tı. Tam olarak sahnesi de anne şefkatiyle Ateş’i sarıp sarmalayan beklentisiz Aslı’nın haliydi. Sonrasında eğlenceli ama kırılgan Kelebek’le Su’yu sevdim. Alt metinlerini çözdükçe Faryalı ve Yıldız aşkının akibetinin merakı oldu. Sona doğru yürüdüğünü tahmin ederken öğrendiğim Bodrum Masalı’nın soruların sonuna kadar cevaplandığı bir süreç geçirmesi tek temennim bu dizi için.             
Son demde; hayalin durduğu yerde hayat durur aslında. Sevdanın yeri hayalin ve hayatın evrenidir. Hayal ettirir, gerçekleştirme gücü verir. Durup dinlenmeden devam etme isteğini arttırır. Ruh yolculuğunun en meşakkatlisidir sevda. Evirir, değiştirir. Dönüştürürken de olgunlaştırır.

                                                                     UmayMasal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder