‘‘Öyle şeyler söyleyebilmek
isterdim ki sana,
Eğer bulabilseydim doğru
sözcükleri.
Öyle şeyler yapabilmek
isterdim ki senin için,
Eğer bulabilseydim doğru
yolları...’’
Dünya öyle bir hal aldı ki, neresinden bakarsanız bakın gülümseme ve ona en
çok yakışan duygu olan sevgi yara üstüne yara almış. Sevemiyoruz, sevsek de bu
duygunun getirdiği nahiflikten uzaklara düşüyoruz. Gerçeğimiz renkleri
keşfetmekten mesafeli; karalara,grilere boğuluyoruz. Acı üstüne acı yaşarken
kaçıyoruz. Kendimizden, dünyadan kaçıyoruz. Bazen kitaplara, bazen filmlere,
bazen dizilere...
Aşk Laftan Anlamaz’a kaçmak, Hayat ve Murat’ı izlemek bir parça gülümsemek,ara
vermek gerçeklere. Gülümsemek ne değerli, gülümsetmek de. Düşünüyorum.
Gülümsemeyi unutmasaydık birbirimize, ne olurdu, nasıl olurdu dünya diye?
Affedin içimdeki hüzünden kopamıyorum bir türlü. Geçiyorum 23.bölüm yorumuma
naçizane;
Hayat öyle çocuk ruhlu bir kadın ki. Sevgisi, aşkı, intikamı ile. Murat’ı
uyutup aldığı intikamla içini ferahlatmaya çalışırken Murat’ın ona yaptıklarına
paralel acılar çekmesini sağlamaya çalışıyor. Bunu öyle saf ve içtenlikli yapıyor ki, gerçekten Murat da o acıları
çekiyor. Sanmıyorum entrika ruhundaki bir kadın bunları yapsa Murat’ın ciddiye
alacağını. Murat da Hayat’ının içindeki kız çocuğunu parçaladığını bildiği için
bu kadar üzgün. Bu nedenle gülse de ,intikam tavrına kalbi acıyor Hayat’ın
davranışlarındaki. Murat’ın Hayat’ın dizlerinde uyuduğu sahnede bu ikili
arasındaki tutkulu aşka bir başka kapının daha açılacağı sezildi bence.
Annesinden ciddi bir darbe daha yemesi muhtemel Murat sanıyorum Hayat’ın
şefkatine sığınacak. Çünkü Murat babannesine ağladığı ve ‘Çok sevdim’ dediği
sahne dışında kimsenin yanında çocuklaşmadı Hayat’la çocuklaştığı kadar. Hep o
ciddi tavrını korumayı bildi başkalarının yanında. Hayat’ın dizlerine yatarken
onun hep yanında olmasını istediğini, onsuz kalmaktan endişesini de birebir
kendi ağzından duyduk Murat’ın. Hayat ise tüm kırgınlığına rağmen Murat’sız
kalmak istemediğini itiraf ederken yine o çocuk-kadın ruhunu yansıttı. Bana
göre Hayat açısından ayrıntının en belirgin olduğu sahne net bir şekilde
aralarındaki çekişmeden faydalanmaya çalışan Emre’ye koyduğu tavırdı. Eşine laf
söyletmeyen ve prim vermeyen haliyle aralarına kimseyi sokmaya niyetinin
olmadığını gösterdi Hayat. Hayat’ı sanıyorum Murat’a ilişkin bir sınav
bekliyor. Her şeye rağmen Hayat’ın elini bırakmayan Murat aşk konusunda öyle
veya böyle sınavını vermişken Hayat ne yapacak göreceğiz. Ancak bu iki
karakterin zaman zaman komedi soslu da olsa hızla sevdaya yol alan aşkı hafta
hafta daha seyirlik olacak gibi. Burada küçük bir parantez; Burak Deniz,
Murat’ı yaladı yuttu haftalardır. İlk bölümden bu yana sınırlarını esnete
esnete Murat’ın içinden başka bir Murat çıkarttı. Hande Erçel’e gelince Hayat’ı
içselleştirmeyi başardı. Bu da ikilinin özellikle karşılıklı sahnelerinde çok
belli oluyor. İkisinin karşılıklı her sahnesi ama romantik ama komik ama
dramatik enerji anlamında resmen patlıyor. Ki son sahne olan zeybek oynamada bu
enerji zirve yaptı. Bu kısmı ayrıca yazmak istediğimden parantezi kapatıp devam
ediyorum.
Annesini bulunca ona dair kaygı ve
meraklarının peşine düşer dediğim Murat beni şaşırttı bu bölüm. Annesini
affetmesindeki kolaylık da beni şaşırtmıştı ki Hazal ile görüşmesine dair flash
back kafamdaki şüpheleri doğruladı. Murat annesine güvenmiyor ve babannesine
dediği gibi bir af durumu söz konusu değil. Sadece sorularına cevap bulana
kadar onu yanında tutup yeniden kaybetmek istemiyor. Adalet duygusuyla suçlunun
suçu ispatlanana kadar masumdur mottosunda bekliyor. Murat’ın karakterinin en
önemli özellikleri güven ve adalet. Ki Haşmet Dede’nin ona olan güven
duygusundan bu denli etkilenmesi bu nedenle şaşırtıcı değil. Murat güvende
olmak güvende tutmak istiyor hep. Herkesi, yaratacakları tüm karmaşaya rağmen
aynı eve toplama telaşı da bundan belki. Bölüm boyunca Hayat’a kendisini
affettirmeye çalışan bir Murat izledik. Hayat’ın kimi zaman çocukça hal alan
intikam oyunlarına gülüp geçti. Zaman zaman ciddileşip Hayat’ı incelikle
vurmayı bildi. Sonra yine pişman oldu. Aralarındaki duygunun sıradanlıktan uzak
bir masal aşkı olduğunu, yaşanmışlıkları daha çok olan Murat Hayat’a göre daha
net görüyor. Bu da onu daha mücadeleci ve daha kıskanç yapıyor. Hayat’ta var
olanın salt güzellikten çok, o en başta bahsettiğimiz çocukça saflıktan gelen
ruhu olduğunu biliyor. Başka birinin bunu fark etme ihtimali genç adamı
rahatsız ediyor kuşkusuz. Hayat’ın önceki bölümlerde çektiği acıların
paralellerini çeken Murat’ın affedilme süresi nereye varır göreceğiz. Umalım ki
çok uzamasın.
Haşmet Dede ve Azime Babanne arasındaki aşka geçmeden evvel
senaristlerimizi tebrik etmek istiyorum. Haşmet Dede hikayesinde ciddi trajedi
içeren bir durumu hem dramatik hem komik işleyebilmek gerçekten önemli bir
başarı. İki büyük arasındaki aşkı da gençlerin arasını bulmakta vesile yapmak
da güzel bir fikir. Artı ben yaşı ilerlemiş aşklardaki aşkın yaşı olmaz, sevgi
biten bir şey değil vurgusunu seviyorum. Haşmet Dede ve Azime aşkı öyle sıcak,
tatlı bir huzur. Hem hüzünlü hem esprili. İpek-Kerem ve Aslı-Doruk aşkları da hikayeye
renk katıyor. Her aşkın kendi dinamiği, kendine dair farklı renkleri var. Hayat-Murat
aşkı kırmızı ki bu rengin tutkusunu, hareketini,vuruculuğunu, enerjisini
yansıtıyor; Aslı-Doruk daha çok turuncu ki enerjiyi, sağlığı,samimiyeti
hissettiriyor ; İpek-Kerem ise daha çok yeşil ki şifalı,dengeli, tazelik
verici. İçiçe aşklar vatanı Aşk Laftan Anlamaz. Kendi dünyasının çekirdeğine
aşkı koyan bir kurgusu var.
Sonlara gelirken önceden ayrıca yazmak istediğim sahneye geleceğim.
23.bölümün zirve sahnesine. Zeybek zeybek olalı böyle tutkulu oynandı mı
bilmiyorum ekranda. Kuşkusuz erkeksi bir havası olan ve bir Egeli olarak Canım
Atatürk’ün dediği gibi bizim salon dansımız olduğuna inandığım bu oyuna tüm
ruhumla bağlıyımdır. Emin olunuz ki performans anlamında çok çok iyilerini
izlemişliğim de var. Lakiiiin... Kimin fikriyse bu oyunu bu çifte oynatmak
buradan tebrikler. Çünkü Hande Erçel- Burak Deniz zeybek oynarken aşkı öyle bir
anlattılar ki sanıyorum bu sahne çok uzun süre hafızalarda kalacaktır. Hayat-
Murat aşkının gelgitli duygularını, şiddetli tutkusunu, dokunmadan
dokunabilmeyi benim diyen unutulmaz aşk sahnelerine nazire yapar gibi
hissettirdiler. Belki bundan bu aşk hikayesi sevdaya yol alıyor gibi geldi
bana. Bir söz vardır; aşk ölümlülüğün panzehiridir ve ölüm aşk coşkusunun
gölgesinde devriye bekler. Gerçek aşk
her şeyin feda edilmesi tehdidini içinde taşır. Ben bu son sahnede ve Murat’ın
gidişinde bu sözleri anımsadım. Neden ki??? Emeklere selamla...
UmayMasal
Kısa ve keyifli bir mola verdim , bu keyifli anlatımla ... Teşekkürler 🌹
YanıtlaSilÇok güzel yorumlamışsınız tebrikler.
YanıtlaSil