11 Mart 2017 Cumartesi

Bodrum Masalı-26.bölüm

‘‘Aramak boşlukta seni, habersizce aramak; bulmayı ummaya korkmaya başlayıp aramaya devam etmek. Hayatın yükünü sırtlamaya alışmışken bulmak, sorgularda kalmak.’’
Gecikme için özürle açalım naçizane bölüm yorumumuzu sevgili okur. Elde olamayan bazı sebepler bekletse de yorumu, dilerim her olumsuzluğun içinde varolan olumluluk hali gibi demlemiştir hikayenin yeni bölümünü zihnimizde.
Bölüm başından sonuna geçen hafta seyirci için çözülmeye başlayan Aslı yumağının bir nevi kahramanlarımız açısından da yumak olmaktan çıkmasını kapsıyordu. Faryalı geçtiğimiz hafta büyük oranda emin olduğu Aslı’nın babası ben miyim sorusunu bu hafta yüzde yüz ispatlı kanıtlı cevapladı. Bizim için sürpriz yoktu evet ;ama bu kanıtlanma sürecinde Faryalı-Maya ilişkisinin ayrıntılarını öğrenirken Maya’nın karakterinin girizgahının da yapılışına şahit olduk. Maya’nın vericilikte ve aşktaki kararlılıkta Faryalı’dan pek de farkı olmadığını öğrenirken Aslı’nın Ateş sevdasındaki tekamül bilincinin ana baba ortak hücrelerden geçtiği de ortaya çıktı. Aslı’yla ilgili gerçeği öğrenen Faryalı, önce bu gerçeği sindirmeye çalıştı. En sevdiğim tarafı Faryalı’nın, netliği. Haberi aldığından beri ruh gibi sağa sola dolaşan, anlamak, emin olmak için çaba sarf eden Faryalı emin olur olmaz deniz fenerinin orada alıp soluğu yönünü tayin etmeye çalıştı. Deniz feneri ona önce Kelebek’le paylaşılmasını işaret etmiş olacak ki gündüz ışığının altında Kelebek’i aradı. Kelebek Faryalı için kardeş,arkadaş, sırdaş ve oğul. Kimse yokken olan, hayata bağlayan, elinden tutup çocuk haliyle ona kızını getiren Kelebek. Bu nedenle sırları ilk olarak bilmek onun hakkı. Burada bir es. Ben Kelebek’i çok seviyorum. Temelinde iyiliği bu kadar iyi yansıtan bir karakter olması ve hayatta çok da karşılığı kalmayan bir samimiyete sahip olması var sanıyorum. Yargılamayan, seven koşulsuz seven biri Hüsnü yani Kelebek. Bu sadece Su’ya, Faryalı’ya değil herkese karşı böyle. Aslı’yı severken de Ateş’i severken de hatta abisinin yanışına şahit ola ola geçen çocukluğuna inat Yıldız’ı severken de böyle. Esten devam; Kelebek öğrendiği sırla şoklandı. Sonra incelikli kalbiyle Aslı’yı anasız babasız bırakanlara, Aslı’nın yıllanmış acısının müsebbiplerine kızdı, söyledi. Öyle ya Aslı Kelebek’le büyüdü. Kim daha yakından bilir ki o acının Aslı’daki tahribatını Kelebek’ten başka. Sonra gece oldu. Fener aydınlattı yolunu bulma peşindeki gerçek korkusuzlar için denizi. Ta karşı kıyıdan bu kıyıya. Faryalı kalktı, yanında en güvendiği gitti kızına, ‘’sen benim kızımsın’’ demeye. Korkmadan, kaçmadan, daha ne olur demeden gitti kendi gerçeğinin parçası olan kızına, Aslı’sına.
Aslı... Bu bölüm sorularının cevaplarına yakın olduğunu hissederek eli kalbinde bekledi. Faryalı’yı bekledi. Sorunun cevabının o olduğunu bilmeden ;ama onda olduğunu umarak bekledi. Aslı beklerken elleri ondan önce sırra vakıf olan Ateş’e teslimdi. Ateş bu bölüm Aslı’yla uzak düştüklerinin farkında davrandı hep. Önce sevgilisine özleminden dem vurdu sonra onun endişelerini duyup dinledi. Hatta doğrudan olaya müdahil oldu. İlk olarak Aslı yanında Uzay’a gitti. Haftalardır Uzay’ın duygularına yönelik karmaşayı sağolsun benim umduğum ve beklediğim şekilde çözdü. Burada Ateş’in tavrı oldukça netti. Uzay’a ‘Seviyor musun sen bu kızı?’ derken Aslı’nın duygularına dair en ufak kuşkusunun olmamasının rahatlığı içindeydi. Aslı’yı soruya dahil etmedi, sahneye sokmadı. Uzay da Ateş’le aynı netlikte duygularının sevgi tanımını yaptı. Evet Uzay Aslı’yı seviyor ;ama aynı acıda buluşan iki çocuk ruhun kaynaşması gibi, arkadaş gibi. Burada  Uzay Aslı durumu netleşirken, Ateş’e dair kaygılarımızın muhattabı Lal konusu da netleşti sanki. Lal’in Bora’ya aşık olduğu gerçeği de yavaştan kendini ele verdi. Bora’da bu duygunun herhengi bir karşılığı var mıdır? Zamanla göreceğiz. Burada minik bir eleştiri naçizane, benim için hala Bora’nın Faryalı takıntısının altı boş geliyor. Yani bu kadar zeki bir adamın Evren tarafından manipüle edilebilir olması mantığıma yazık ki yatmıyor. Bir şeyler hala eksik. Bora hikayenin ortasına düştü ;ama argümanları hala bana zayıf geliyor. Altı dolmayanlarda bir başka başlık gibi. Yıldız’ın gidiş argümanı gibi, Faryalı’nın geçmiş hataları gibi soru işareti. Açık kapılar kapatılmadı mı hikayeler inandırıcılığından kaybediyor bence. Tabi katılmayan olabilir bu, dediğim gibi naçizane benim fikrim.
Su’da hafiften bir kıpırdanma mı seziyoruz? Yani sanki kan verme mevzusuyla başlayan sorunlara dahil olma hali yavaştan yavaştan artıyor gibi. Aaa bir başka boşluk. Bu kızın keman dersleri noldu? Yani Su hani mücadele edecekti bir taraftan konservatuvar için? Ateş,Aslı, Kelebek koca pizzacıyı yaptı sırf bu dersler için bir sonucu yok mu? Tabiki garsonluğunu yapsın ama yani... Çok sordum ben bu hafta kusura bakmayın. Dedim ya takılıyorum. Su kumaşı iyi bir kız. Mücadeleci bir tarafı var. Bu biraz daha karaktere yedirilse daha iyi olmaz mı? Aynı durum Yıldız için de geçerli. Şimdi durup düşünelim. Bizim için FarYıl Bodrum Masalı evreninin kök aşkı. Ayrılmasınlar, ayrı düşmesinler. Yıllarını  sevdaya harcamışlara selam veren bir çift olsunlar ama... Bir tarafa Yıldız’ı koydum. Anladığımız kadarıyla Maya’nın Faryalı aşkını sezen, bir şekilde olmayan ilişkiyi var sanıp aldatıldığı düşüncesiyle karnında bebeği Faryalı’yı bırakan Yıldız. Sonra hızla Evren’le evlenen, Faryalı’dan olan çocuğu aldıran, Evren’den iki çocuğu olan Yıldız. Kabul Yıldız aşıkmış aşık kalmış Faryalı’ya, Evren’i de sevmemiş hiç. Peki şimdiden sonra napacak? İşte Yıldız’da turnusol bu olacak benim için. Aşkı hakediyor mu buradan anlayacağız. Çünkü Maya geliyor. Maya... Başkasını seven adamı sevmekten vazgeçmeyen, Süha yaralanınca kendi torununu kabul etmeyecek kadar gaddar babaya direnen, Süha’ya ve Faryalı’ya bakan, sonunu bilerek belki Faryalı’ya kendini, ruhunu veren, Faryalı’nın baba olmaya dair umutları yok olmuşken Yıldız’ın elleriyle, onu baba yapan Maya. Çeken, çektiğini içine susan Maya. Muhtemelen de Faryalı gibi sevdasında başkasına yer açmayan Maya. Yıldız’ın işi zor ve çetrefilli. Evren kötüydü. Aldatandı. Faryalı onun karşısında parlamaktaydı. Peki böyle çizilmiş bir Maya ve ana özlemindeki Aslı ve çocuğunun acısından muhtemelen uyanacak olan anne Maya. Ortak bir çocukla birbirine bağlanan Maya ve Faryalı. Yıldız bir şey yapmalı, Yıldız bu kez kaçmamalı. Sevmekten vazgeçmeyen adama, vazgeçmeyecek adama sırtını dönmemeli. Hücre hücre birbirine karışmışken FarYıl, Su’dan Kelebek’e, Ateş’ten Aslı’ya akmışken aşk Su ve Ateş’i bile kaçmaktan, korkmaktan ötelere savurmuşken Yıldız savunmada durmalı. Faryalı’nın yanında durmalı.     
Son demde demeden önce, ben bu haftada Faryalı’nın Yana ve Süha ile konuştuktan sonra yaşadığı ruh halini yansıtan Timuçin Esen’e , o sahnedeki ayrıntılara, atlıkarıncaya bayıldım. Çekene, yazana, oynayana sağlık. Bir de Bodrum Masalı evrenindeki hümanizme ayrıca hayranım. Faryalı ve Kelebek’in annesinin Rum babasının Türk olması, Aslı’nın annesinin Rum babasının tam melez olmasına, Ateş’le Aslı’nın Su ve Kelebek’in bu melezlikten yansımasına, hepsinden öte hikayenin Ege Denizi kokmasına...
Son demde; söylemedim kimseye içime sustum. Sevmenin susmakla büyüdüğünü, kelimelerin sevmeyi anlatmadığını gördüm. Ben seni susarak bildim. Ama sen bana susma ki senin sevgini senden bileyim.
Emeklere saygıyla...
Not: Tarafsızlığımıza inanan, okuyan, seven Bodrum Masalı’na dair tüm fandomlara sevgiyle...

                                                                                        UmayMasal   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder