Merhabalar değerli okur. Soğuk ve karlı havada, korona günlerinin başka bir perdesinde, dramatik zamanların trajik sonuçlarını göre göre kendi aklımızı koruma çabasıyla yaşıyoruz. Zor. Evlerimizden okullara gitmek için, işlerimize gitmek için çıkıyor arkadaşlarımızla kahve içmekten korka korka evlerimize dönüyoruz. Sinemaya gidemediğimiz için dijitalde, televizyonda kafamızı dağıtmaya çalışıyoruz ki hepimizi kesiştiren Efyam da tam bu dağıtma çabasının ortasında güzel, masalsı aksıyla bağladı tümümüzü. Aşkta nefeslenelim istedik ama olmadı. EfYam’a döneceğim. Şimdi bir arkadaşımın @_tuhafseyler’in isteği üzerine hikâyeye başka bir yerden bakacağım.
Daha önce Yamaç’ın erteleme
refleksi üzerinden Hamlet benzerliği üzerinde durmuştum. Ancak Yamaç’ın başlı
başına zaten bir Hamlet yansıması olduğunu yazmadık. Danimarka prensi Hamlet
babası tarafından felsefe eğitimi için Almanya’ya gönderilir. Her ne kadar
Yamaç Çukur’dan ve ailesinin lanetinden kaçmak için uzağa gitse de aileden
uzaklaşma paralel. Hamlet babasının ölüm haberini alarak ülkesine döner. Yamaç
ise henüz evlenmişken annesinin isteği üzerine Çukur’a döner. Ağabeyi Kahraman
ölmüş babası ise felç olmuştur. Kayıpların yarattığı mecburiyet dönüşleri
getiriyor. Hamlet babasının ölümüne çok üzülür. Ama onu daha çok üzen babasının
ölümünden iki ay sonrasında annesinin ve amcasının evliliğidir. Şaşkınlık ve
üzüntü içinde tutmak zorunda kaldığı öfke sarmalı onun içinde saklı olan
deliliğe yaklaştırır. Ama Hamlet bekler. Tam bu sırada Hamlet’in en yakın
arkadaşı Horacio ona babasının hayaletinin kale burçlarında dolaştığını söyler.
Bu söylem Hamlet’in babasının hayaleti ile konuşma sürecini başlatır. Süreç
boyunca Hamlet babasının bir yılan sokması sonucu değil amcası ve annesi
tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü anlar. Yamaç’a geri dönelim. Yamaç
babasını öldürdü. Öldürmek zorunda kaldı. Sonrasında sığındığı delilik
anlarında ne zaman dara düşse ve kendisini unutma noktasına gelse babasının
hayaleti ile konuştu. Konuşuyor. Burada parantez. Hamlet’in amcası Cladius
iktidar için abisini öldürüp sıra Hamlet’te olmasına rağmen anne Gertrude ile
evlenerek tahta çıkar. Böylece Hamlet’in iktidarına da engel olur. Şimdi
durduğumuz noktada Azer, Timsah ve Yücel tarafından Yamaç’a babası öldürtüldü.
O ölüm hem Yamaç’ın hem Çukur’un trajedisinde en yüksek nokta. Peki güya
Baykal’ın intikamı için Efsun finansörlüğünde gerçekleşen bu olay aslında son
bölümde krallığını ilan eden amcanın zehirleme stratejisi mi? Hamlet’e geri
dönelim. Ertelemelerle pusuda bekleyen Hamlet bir tiyatro oyununda kraliçe ve
krala yaptıklarını izletir ve tepkilerinden tahminlerinin doğru olduğunu anlar.
Ama karşı tarafta boş durmaz ve Hamlet’in İngiltere’ye gitmesine karar verilir.
Amaç Hamlet’in öldürülmesidir. Ama yolda olaya uyanan Hamlet geri döner. Geri
döndüğünde nişanlısı Ophelia’nın delirip suda boğularak öldüğünü öğrenir. Tıpkı
Sena’nın boğularak ölmesi gibi. Tıpkı Çukur’dan uzaklaştırılan Yamaç’ın ölmese
de kendisini unutması gibi. Şimdi durduğumuz yerde amcası Cumali Çukur’u ele
geçirdi. Geçmişten bugüne Erdenetler dışındaki tüm düşmanların derdi Çukur’u
ele geçirmekti zaten. Peki bu kişilerin motivasyonları nelerdi? Kişisel intikamların
muhatap olarak doğrudan Çukur’u alması garip değil mi? Peki Cumali amca ise tüm
bu motivasyonların kaynağıysa ve tek derdi adım adım zayıflatmaya çalıştığı
mahalleyi ele geçirmekse. Yamaç da tıpkı Hamlet gibi amcası için aradaki tek
engel olduğundan Erdenetler kullanılarak saf dışı bırakıldıysa. Bir de Cumali
amca ve Sultan arasında nasıl bir ilişki olacak? Bunu merak ediyorum. Gizli bir
rekabet mi yoksa başka bir şey mi? İdris ve Cumali arasındaki tek mesele
iktidar mı? Yazılabilirse aks olarak Hamlet’ten nereye kadar feyz alacak
bekliyorum.
Gelelim EfYam’a… İki haftadır
yazmıyorum onlar hakkında çünkü öyle saçma ve akıl dışı bölümler izledik ki tamamen
EfYam üzerine merkezlense de öyle mantıksızdı her şey yazmak gelmedi içimden. Hatta
bu hafta kavuşmaya dair bilgiler gelmese, umarım doğru bilgidir, klavye başına oturur
muydum tartışılır. Çünkü Efsun ve Yamaç’a yüklenen acının sınırsızlığında dolaşan
izleyen için tek bir aydınlık nokta bırakmadı senarist. Kavuşmaya dair umudunu
yitiren izleyen için kaç bölümdür süren işkenceye dayanmak için sabır kalmadı. Zaten
zor bir coğrafyada yaşayan insanları bu kadar zorlamanın anlamı var mı? Tartışılır.
Anlatılmak istenen hikâyede zaten bazı acılara gönüllü gelen izleyiciye ufacık
umut bırakmamak sadece boğar ve bıktırır.
Efsun ve Yamaç… Bir de adını
bilmediğimiz EfYam bebeği… Son iki bölümün tek merak unsurları bu üçlü. Çukur’u
izleyen herkes Çukur’un akıbetinden çok bu üçlünün ne zaman bir araya geleceğini
merak ediyor. Çünkü trajediden trajediye koşan Yamaç için tek saf mutluluğun
Efsun ve kızı olduğunu düşünüyor, hissediyor. Yamaç ve
Efsun’un kendilerini kaybetme paralelinde yitip giden hayatlarında pay sahibi
olanların ödemekten çok uzak oldukları bedellere inat EfYam’ın sadece
birbirlerine olan aşkları yüzünden cezalandırılması herkesi rahatsız ediyor. Üzüyor.
Antileri burada tenzi ediyorum çünkü onların derdi hikâye ve gelişimi olsa
çoktan Yamaç’ın en zor, en imkânsız, en riskli, en kabulü zor, eni en çok
karşılayan aşkının Efsun olduğunu anlar ya peşini bırakırlardı bu hikayenin ya
da kabullenirlerdi olanları. Kurgusal aşkta bir terminoji vardır: Aşk “enlerin
eni”dir. Aşkın sıralaması, idare edeni, yeterlisi, kâfi olanı yoktur. Aşk ne
kadar en ise o kadar aştır. Aşk, erişilmezliğe erişmektir. Aşk olan bir şeydir
ama asla olağan bir şey değildir. Aşk yalnızca olağandışıdır. Bu yüzden aşk
birçok değildir tektir. Aşk herhangi biri değildir, yalnızca odur. Ölümle yaşamdır.
Son üç haftadır ölümle sınanan, yaşamaya çalışan, imkansıza rağmen birbirine
yürüme cesaretleriyle işkencelere de katlanan, çektiklerinin referansıyla diğerinden
umudu kesmeleri gerekirken kesemeyen Efsun ve Yamaç. Bu umudu şarkı söylerken
tek tek masalardaki yüzlerde Yamaç’ı arayışına saklayan Efsun; onca yaşanana
rağmen içinde kendisini bulmaya çalışırken bir an bile Efsun’un hayatta
olmayabileceğini düşünmeyen rüyalarında, geçmişinde sadece aşkla ona tutunan Yamaç.
Aşkın en hali Efsun ve Yamaç. Hikâye ne
kadar zırvalarsa zırvalasın daha eni olmayacak ve Yamaç hep Efsun’da kalacak. Kavuşursak
haftaya görüşmek dileğiyle sevgili okur.
UmayMasal