‘‘Ya her şeyim ya hiçim
Sorma dünyam ne biçim
Bir kördüğüm ki içim,
Çözdükçe dolaşıyor...’’
Aslı’nın Barış’a neden diye sorduğu sahneyle açtık. Barış etrafından dolaşarak aslında Aslı hakkındaki meraklarına dair tek ipucunu da bakışlarına yükleyerek cevapladı genç kadını. Merak dedi, kendini koruma içgüdüsüne vurgu yaptı sonunda ‘sen benim için değerlisin’e kadar vardı. Hayat kimseye adil davranmıyor. Verdiği yerden de alıyor dengesinin vücud bulmuş hali gibi Aslı. Barış’ın öğrendiği sır Aslı’ya dair korkuların kapısını açarken travmatik bir şekilde Hukuk Fakültesinden vazgeçen kızımızın Barış’a duyduğu sonsuz güvene de şahit olduk bölüm süresince. Teo’nun peşine düştüklerinde kendilerini parçası olarak buldukları düğün belki Teo’yu bulmalarını sağlamadı ama Aslı ve Barış’ın birbirlerine dair duygularını anlamalarına yardım etti. Barış Aslı’nın babasını kaybettiği günün hikayesine Aslı’yı bir bakıma kendisine getiren kazanın eklendiği travmalar silsilesine sadece ağladı. Ağlayabildi. Aslı’nın okula dönmesini , kaybettiklerini telafi etmesini isteyen Barış aslında ne kadar zorlu bir sağaltma süreci gerektiğini anladı. Aslı okul ve kayıpları birbirine bağlamış, her okula gidişinin ona acı olarak döneceğine inanmış. Barış bunu ne noktada tersine çevirebilecek? Bunca zorluğun üzerine kazayı yapanın Mavi Melek değil bizzat Hakan olduğunu anlamasıyla Barış’ın Aslı’nın gözünde aklanma çabası da dinamitlendi. Barış Buka çaresizlikleri çareye bağlayan adam çaresizliğiyle başbaşa. Yalana dair bakış açısı, ilişkilerdeki dürüstlüğe verdiği değerle tamamen ters düşmüş ve koca bir kördüğümle bağlanmış. Bir tarafta ailesi, bir tarafta Aslı ve mesleği. Aslı açısından yaşadıklarını Gül dışında biriyle paylaşması belki iyileşme sürecinin parçası olarak görülebilir ancak diğer taraftan mutlaka yüzleşeceği yalan bir başka travma olarak ona dönecektir. Barış’a aşkını ciddiye alan Aslı gerçek aşk kolay söylenmez, söze dökülemez mottosuyla kalbinin içinde ilk aşkını büyütürken alacağı darbenin dönüş şiddeti ne olur bilemiyoruz. İkisinin de birbirlerine yönelik duygularının fazlasıyla farkında olması, bölüm boyunca önce karşı tarafın konuşması yönünde yapılan zorlamalarla kendini gösterdi. Barış Buka çözülüyor, farkında olarak Aslı’ya kapılıyor. Aralarındaki engelleri kaldırmak için tüm gücüyle uğraşıyor. En kötü tarafı bu çözülmenin, kapılmanın farkında olan İlayda’nın iz sürmeye başlaması. İlayda tıpkı Barış’ın dediği gibi kötü niyetli bir hırs duygusuyla hareket ediyor. Bu da Barış’ın göreceği zararı hesaplamadan adım atacağının en büyük göstergesi. Cahide cephesindeki müttefikini kısa sürede kaybedeceğini düşündüğüm İlayda hedef büyütebilir. Cahide’nin Şirin hamlesi büroda aslında ne oluyor sorununa daha akılcı bir cevap olabileceği için İlayda Sıdıka ile başbaşa kalabilir. Handan ve Hakan’ın Amerika’ya gitmesine izin verilirse korkarım Barış’la ilgili ciddi bir kozu elinde bulundurmak İlayda’yı iyice fütürsuzlaştırabilir.
Diğer taraftan Teo ve Gül ilişkisine de bomba gibi düştü Hakan olayı. Öyle ya sadece Barış değil okkanın altına gidecek kişi. Aslı’yı bulan aileye kadar gelen onun evrenine ilk dahil olan Teo. Gül’e teslim olmaya karar verdiği an onun da bu kördüğümün aktif parçasına dönüştüğü tahmin edilebilir bir şey. Gül ki Aslı’nın harçlarını ödemeye devam eden, ailesinden daha iyi onu tanıyan arkadaştan öte kardeş olmayı seçmiş bir kız. Sevdiğine canı feda. Peki aldatılmaya tepkisi ne olur? Daha da beteri hem Aslı’nın hem onun aldatıldığı bir manzarayla karşılaştığında bu kız ne kadar kırılır? Kaldı ki Mavi Melek’in gösterdiği görüntünün Hakan’a ilişkin olduğu fikrinden hareket ediyoruz burda. Belki Teo’nun da geçmişini, yanlışını içeren bir şey vardı orda kim bilir? Teo kaybolmayı neden seçti? Nereye gitti de Gül’e gelip veda etti? Göreceğiz. Bu arada olanları hatırlamaya başlayan Hakan da saatli bomba durumunda. Hatırladıklarını tutup Sıdıka’ya anlatabilecek saflıkta bir kimlik. Yani yarattığı kaosu büyütebilir sanki.
Ben burada izninizle Gül’e ayrı bir başlık açmak istiyorum. Gül sen nasıl bir arkadaş, kardeşsin öyle. Tüm saflığın, güzelliğinle, içtenliğinle. Kendinden önce sevdiklerini düşünmenle. Öyle kocaman bir kalbin var ki, kıyamıyorum sana. Seni hiç üzmesinler Gül. Biliyorum ki gözünde yaşın hep olacak. Teo’nu geçmiş acıları bir şekilde seni vuracak ama sen o vurulduklarından yine yeniden doğacaksın. Çok uzun zamandır bir dizide ikinci çifti bu kadar sevdiğimi hatırlamıyorum. Çağrı Çıtanak ve Gözde Çığacı öyle uyumlu, enerjisi yüksek bir çift çıkardılar ki çoğu projede esas çiftte bulamıyoruz bu uyumu. Bu kuşkusuz hikaye için bir artı. Barış-Aslı hattı zaten enerjisi çok yüksekken onlara bağlı gelişen ve kendi hikayesine yol almaya başlayan Gül-Teo da izleyen adına merak duygusu yaratıyor. Gözde Çığacı’nın gözlerinden her duyguyu geçirebilme yeteneğine ek Çağrı Çıtanak’ın gösterişsiz ama içten oyunculuğu bunu sağlayan bana göre. Seçkin Özdemir ve Nilay Deniz zaten bildiğimiz gibi. Hafta hafta beden dilleri birbirlerini bütünlemeyi daha da arttırıyor.
Emeklere saygıyla...