Kimi anlar vardır karakter kendi yolunu arar. O yol çoğu zaman okurun,
izleyenin kalbinden geçerek sonsuza ulaşır. Kimi aşk vardır hikayesinden
bağımsız kendi nefesine tutunur. Her okurda her kalpte nefeslenir sonsuza uçar. Kerem’le
Aslı’dan , Leyla ile Mecnun’a, Ferhat ile Şirin’den, Romeo ve Juliete kadar. Kim
aşkın hikayesinde son verebilir ki? O hep yol alır ve yol bulur. Artemis ve Hasan’ın hikayesindeki eksiğe küçük
bir tamamlama bırakmak dileğiyle yazılmıştır sevgili okur. Keyifle okumanız
dileğiyle... ArHas’a...
(Yer Hastane odası – Artemis ve Hasan)
Hasan’la Artemis hastane odasında yalnız kalmıştır doktorun herkesi dışarı
çıkarmasıyla. Hasan sağ elini uzatır kendisine dolu gözlerle bakan Artemis’e:
-Çillim, hala kurumadı o gözlerindeki yaşlar.
Artemis uzatılan eli yakalar sağ eliyle. Parmaklarını teker teker geçirir
Hasan’ın parmaklarına. Sonra sol eliyle de kapatır ikisinin ellerinin üzerini. İkisi
de ellerine bakar. Artemis’i dolan gözlerinden süzülen tek damlayı serbets
bırakır. Hasan tekrar bakar Artemis’in yüzüne. Diğer eliyle uzanmak ister
Artemis’in yüzüne ,ama canı yanar. Onun canının yandığını fark eden Artemis telaşlanır:
-Deli misin? Daha yeni ameliyat oldun. Kıpırdanma. Canın yanıyor.
Hasan yaklaşan Artemis’i kendisine daha da çeker acısına rağmen. Yatağa oturmasını
sağlar. Artemis onun canını yakmaktan imtina ederek oturur yatağa. Hasan uzanıp
yanağını okşar Artemis’in:
-Benim canım sen böyle ağladığında yanıyor Çillim, der.
Artemis dudakları titreyerek gözlerini kaçırır Hasan’dan :
-Ne kadar korktum biliyor musun? Kalbin durduğunda ne hissettim biliyor
musun? O an her şey paramparça oldu dünyada.
Artemis artık ağlamaktadır. Hatta sarsıla sarsıla ağlamaktadır. Hasan onun
üzüntüsünü görünce tutar genç kızı göğsüne çeker. Artemis onun canını yakmaktan
korkar ve geri çekilir:
-Ne yapıyorsun Hasan? Canın yanacak,der.
Hasan bileğinden yakaladığı kızı göğsüne çeker sakince ve başını
yaslamasını sağlar bu kez. Artemis Hasan’ın ısrarına dayanamaz korka korka da
olsa yumuşak hamlelerle başını genç adamın göğsüne koymaya itiraz etmez. Hasan bir
eliyle kızın başını tutarken diğer eliyle sakince kızıl kıvırcık saçlarını
okşar.
-Biliyorum, sevgilim. Kalbim durduğunda nasıl korktuğunu biliyorum. Çünkü o
ateşten topa dönen evi gördüğümde , senin içerde olduğunu bilirken kalbimin
ortasında yanan şeyin nasıl bir acı olduğunu biliyorum. Seni kaybedersem
yaşayamayacağımı anladığım andı o. Sen gidersen arkanda sensiz yaşamayı başaramayacağımı
anladığım andı. Sana nasıl aşık olduğumu anladığım andı. Şimdi sen bana diyorsun ya, kalbin durduğunda
diye. Benim kalbim sensin. Sen burdayken ben gidebilir miydim? Bu kalp seni
bırakıp durabilir mi?
Artemis daha fazla dayanamaz. Başını kaldırır Hasan’ın göğsünden. Hala ağlamaktadır.
Sımsıkı tutar sevdiği adamın ellerini. Hasan’ın gözleri de dolmuştur. Artemis:
-Öyle korktum ki, gidersin diye. Sensiz kalırım diye. O an sanki ruhum
çekildi içimden. Sana bir şey olsaydı...
Hasan parmağını dudaklarına bastırır Artemis’in. Gülümser:
-Sen yanımdayken mi? Sen beni beklerken mi? Bak bana Çillim. Ben seni
bırakıp gider miyim? Gidebilir miyim?
Artemis ilk kez gülümser:
-Gitmezsin. Gidemezsin.
Hasan da gülümsemeye devam ederek:
-Gidemem. Hem ben gitmeye kalksam mesela yolumu kaybettiğim için sen benim elimden tutar yolu bulmamı
sağlarsın.
Artemis:
-Kaybolmana izin vermem ki...
Hasan:
-İzin vermezsin. Sen hep buldun beni. En karanlık anımda, en kaybolduğum
noktada buldun ve elimden tutup çıkardın o karanlıklardan. İlk tanıştığımız
andan beri. Hep elimden tutup yanlıştan döndürdün. Bana öğrettin. Yol aramayı,
doğruyu bulmayı, sorgulamayı.
Artemis gülümser:
-Sen de hep beni kurtardın. Benim için alevlerin arasına girdin. Dayak yedin.
Gökhan anlattı nasıl yana yakıla beni aradığınızı. Nasıl dağıldığını, nasıl
üzüldüğünü.
Hasan dudaklarını büzer ama çapkın bir gülümseme yerleşir yüzüne:
-Nasıl dağıldığımı mı anlattı sana Gökhan? Siz hayırdır kanka mı oldunuz
benim kankamla?
Bu kez Artemis çilveli bir gülümseme fırlatır Hasan’a:
-Ne, ne var yani? Azcık anlattıysa Gökhan. Hem sen bana anlatıyor musun?
Hasan:
-Ben sana kimseye anlatamadığımı anlatıyorum hep Çilli. Kim biliyor ki
sırlarımı senden başka?
Artemis uzanır tüy gibi bir dokunuş bırakır Hasan’ın solgun yanağına:
-Doğru “Yoldaş Çilli” olarak hep anlattın bana. Anneni, babanı, babamı...
Artemis “babamı” derken mahzunlaşır. Hasan Artemis’in neyi düşündüğünü
anlar. Tekrar tutar boşta kalan tek elini:
-Artık sorun yok, sana yemin ediyorum. Seni üzmemek için, senin için. Biliyorum.
Seni çok üzdüm. Çok hata yaptım Çilli. Ama söz bundan sonra hata yok, yanlış
yok.
Artemis yüzüne yerleşen hüzünden sıyrılır:
-Hatayı hepimiz yaptık Hasan. Büyüklerimiz en büyük hataları yaptı. Sen ödedin
bedelini yaptıklarının. Ölümden döndün. Nolur artık bunları konuşmayalım olur
mu?
Hasan bir an durur, sonra:
-Sana ne anlatmamı istersin Çilli?
Artemis durur. Gözlerini tavana diker. Düşünür. Sonra Hasan’a bakar:
-Her istediğimi anlatacak mısın?
Hasan güler:
-Ne istersen anlatacağım. Sor ve cevabını al. Sonra Gökhan’a filan sormana
gerek kalmasın.
Artemis minik bir kahkaha patlatır:
-Oooo Hasan Taşkın ve kıskançlık. Ne o Gökhan’ı mı kıskandın?
Hasan da güler:
-Ne, ne var yani kıskanamaz mıyım?
Artemis hem hoşuna gitmiş hem de şaşkın güler:
-Gökhan’ı mı? Yok artık.
Hasan yattığı yerden kıpırdar. Kalkmaya çalışır. Artemis anında müdahale
eder:
-Kıpırdama. Dikişlerin açılacak. Ne yapıyorsun Hasan?
Hasan:
-Sana yaklaşmaya çalışıyorum.
Artemis biraz kızgın:
-O ne demek öyle? Yanındayım işte. Neden kalkıyorsun?
Hasan yine çapkın gülümser:
-Yeterince yakın değil. Kalkıp gözlerinin ta içine bakmam lazım ama itiraf
ediyorum canım yanıyor.
Artemis yüzüne hafif bir tebessüm yayılsa da kaşlarını çatmaya çalışır:
-Yanar tabi. Bir durmadın Hasan Taşkın, yerinde bir durmadın. Hoş ne zaman
durmayı başardın ki?
Hasan düşünür:
-Başka bir çare bulmak gerek.
Artemis anlamadan bakar:
-Neye?
Hasan:
-Gözlerini istiyorum Artemis, tam olarak burun mesafemde hem de. Gözlerini istiyorum.
Artemis şaşkın ve utangaç genç adama bakar. Ne diyeceğini bilemez. Hasan düşünür:
-Buldum galiba. Ben gelemiyorsam sen gelirsin.
Artemis utanarak sorar:
-Nasıl olacak o dediğin?
Hasan eliyle Artemis’e yataktan kalkmasını işaret eder. Yataktan kalkan
Artemis’in eline tutunur yatakta sola kayar. Artemis tam olarak ne olduğunu
anlamadan bakar olanlara ama sormaz. Hasan iyice yerleşir. Yatağın sağ
tarafında oluşan boşluğa bakar ve yatağa dokunur:
-Hadi, der.
Artemis boşluğa bakar.Hasan’ın ne demek istediğini anlasa da anlamazdan
gelir:
-Ne hadi?
Hasan yine güler:
-Çilli, gel bakalım yanıma. Hem yoruldun bütün gün, hem de benim sana,
varlığına ihtiyacım var. Yat yanıma ki gözlerini, o derinliğinde kaybolduğum
gözlerini, yakından görebileyim. Söz o gözlere bakarak anlatacağım ne istersen.
Artemis bir an tereddüt etse de önce ceketini çıkarır. Sonra Hasan’ın
yanına yatar. Elleri yine kenetlenir gençlerin. Hasan canı yansa da döner
Artemis’e doğru. Burun burunadır iki genç. Birbirlerinin gözlerine bakarlar
Hasan konuşmaya başlar:
-Hani dedin ya Gökhan’ı mı kıskandın diye? Ben seni hep kıskanıyorum mesela
kim olduğunun önemi yok. Hatta sonradan düşündüm ben seni hep kıskanmışım
zaten. Sen her Doruk dediğinde mideme giren krampların sebebi seni kıskanmammış
ama anlayamayacak kadar kibirliymişim. Çillim, sen o kadar benimsin ben o kadar
seninim ki sana benden yakın olmaya çalışan herkesi kıskanırım ben. Sen sevgilimsin
benim, aşık olduğum kız ama bu kadar değil. Sen yoldaşımsın, arkadaşım, dert
ortağım ve dostum. Ben kim olsa paylaşamam seni. Anladın mı?
Artemis başını sallar. Bir süre birbirlerine bakarlar. Sonra Artemis:
-Hasan sana bir şey sorsam?
Hasan eli Artemis’in yüzünde dolaşarak:
-Sor. Ne istersen sor güzelim,der.
Artemis biraz tereddütlü:
-Sen beni ne zaman sevdin? Tamam yangında anladın bana sevginin aslında aşk
olduğunu ama hiç düşündün mü sen beni ne zaman böyle sevdin? Benim için
alevlere dalacak kadar.
Hasan bir süre Artemis’in yüzünde , saçlarında dolaştırır elini. Sonra çok
net:
-Düşündüm. Fark ettiğimde çoktan yarıyı geçmiş olan bu sevda ne zaman
içimde yeşerdi diye. Bana yardım ettiğin ve babanın ofisine gitttiğimiz gece mi
dedim önce? Sonra anladım ki ondan çok önce çünkü yine Doruk demiştin bana ve
benim içim çekilmişti. Düşündüm. Düşündüm. Ben sana gelmek istedim hep Artemis.
Canım yandı, sana gelmek istedim. Korktum , sana gelmek istedim. Artemis ben
galiba seni o sahilde gördüğüm andan beri sevdim. Çok sevdim. Anlayamadım,
belki anlamak istemedim.
Artemis yüzünde dolaşan Hasan’ın elini yakalar:
-O zaman neden?
Susar Artemis. Hasan’ın parmakları hala Artemis’in dudağının kenarındadır. Ama
o parmakların ait olduğu el de Artemis’in elinde bir süre dururlar. Hasan yutkunur,
sonra burnunu kızın burnuna dayar. Artık aralarında mesafe kalmamıştır:
-Korktum. Anneme aşık olduğunu, her hücremle bildiğim adamın kızına aşık
olamazdım. Zaten ben aşık olamazdım ki. Başımda dünya kadar dert vardı. Korktum.
Seni o dertlerde, anne ve babamız arasındaki kargaşada kaybetmekten korktum. Dur
istedim. Orda ol. Her istediğimde seni yanımda bulabilmek istedim. İstedim ki
beni bırakma. İstedim ki sevgilim olamayacaktın madem yoldaşım ol. Kardeşim dedim
senin için babana sırf senden uzak durabileyim diye. Korktum sana aşık olmaktan
çok korktum.
Hasan gözlerini kapatır ve alnını Artemis’in alnına dayar. Kızı iyice çeker
kendisine. Gözleri kapalı nefes alır. Sonra gözlerini açar ve Artemis’e bakar.
Kızın gözleri yine dolu doludur:
-Ahmaklık işte . Sanki direnebiliyoruz da duygularımıza. Artemis , sen
benden her gitmeye kalktığında paramparça oldum ben. O kapının önünde bana bakarak tanıştığımız
güne lanet ettin ya, sonra hayatıma
girişinle benim bitişim başladı diyip uzak duralımla bitirdin ya cümleni, çektin
gittin. Ben orda sarsıldığım kadar hiç sarsılmamıştım hayatımda. Darmadağın oldum.
Hala anlamadan, nedenini sorgulamadan. İçim bomboş kaldım. Ama bilemezdim ki bu
çilli kızın beni daha da beter sarsma gücü olduğunu. İsterse beni parçalara
ayırabileceğini. Hani senin neden dediğin o olay var ya? Başkasının elini
tutmaya kalkışmam. Sanıyor musun benim dudaklarımdan bir kez olsun sevgi
sözcüğü çıkabildi o zaman? Çıkmadı, çıkamadı. O zaman bile bu ahmak kafam
anlayamadı nedenini. Kalbim bilse de. Ben senden başkasına seni seviyorum
diyemedim. Diyemeyeceğim asla.
Hasan’ın da bir damla kayar gözlerinden. Artemis’in ise gözyaşları ip gibi
inmektedir. Hasan uzanır Artemis’in akan gözyaşlarını siler parmak uçlarıyla. Sonra
uzanıp acı çekse de yarası yüzünden aldırmaz, kızın gözlerini teker teker öper. Yeniden başını
onun başına dayar ve gözleri kapalı mırıldanmaya başlar boğuk sesiyle:
-
Desem
ki sen benim için
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek
Su gibi aziz bir şeysin,
Nimettensin , nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Artemis ve Hasan gözleri kapalı , burun buruna , alınları birbirine dayalı
uyurlar. Elleri , tüm parmaklarıyla kenetlidir.
Hamiş: Sahneyi Eda Baba şarkısı “Sonbahar” eşliğinde okursanız, ben o
şarkıyla yazdım çünkü. Sevgiyle...
UmayMasal