6 Şubat 2017 Pazartesi

Bodrum Masalı-22.bölüm

‘‘Kök verdi kara sevda yüreğimde,
Hikayeler anlattım ona sessizce büyüsün diye,
Sustu, o sustukça yok sandım.
Sonra hikayeler bitti,
Gerçeğe uyandım...
Oradaydı, koskocaman bir aşk,
Ne yapacağımı bilemedim.
Acısıyla ona teslim oldum...’’  
Yıldız ve Faryalının çok eskiden ve belki daha çocukken atılmış aşklarının tohumu yüreklerine. O tohum büyümüş büyümüş kökleri derinlerde koskocaman bir ağaca dönüşmüş. Hayat geçmiş, ağaç sert fırtınalardan birinde gövdesinden kırılmış. Öyle kırılmış ki, bir daha yaşamaz sanılmış, kurur gider sanılmış. Mevsimler geçmiş, ağaçlar sararmış, kar gelmiş uyumuş tüm tabiat ve sonra bir gün bahar yeniden çıkıp gelmiş. Baharın tatlı meltemiyle nemlenen öldü sanılan ağaç, güneşle yeniden filiz vermiş. Hem de iki koldan. Gövdeden gövdeler çıkartıp dallarını uzatmış gökyüzüne.
Yıldız’ın  ve Faryalı’nın yaşanamayan sevdasının kozası o kadar işlemiş ki ikilinin hücrelerine, o hücreler kendilerinden çıktıktan sonra dahi bir yolunu bulup aşina oldukları diğer parçaya ulaşmayı başardılar galiba. Faryalı’dan alınan genler Yıldız’dan gelenleri bulmayı başardı bir şekilde. Kelebek ve Su’yu biliyorduk da, bu hafta Aslı ve Ateş’in de bu sevdanın rahminden doğduğunu anladık. Haftalardır Ateş acaba Faryalı’nın oğlu mu diyerek etrafında döndüğümüz çembere bir anda Aslı’nın dahil olması hepimizi şaşkına çevirdi. Hikayemizin eksik parçalarının tamamlanmaya başlamasıyla bazı düğümler açılırken yerine yeni düğümler ekleniverdi.
Daha bölümün başında Yıldız Otel çatısı altında biraraya geldi Evren’i evleri gibi geride bırakan Ergüvenler, Faryalı ve Kelebek. Burada insan düşünmeden edemiyor, aile dediğin nedir diye? Aile kanımdan dediğin ama senin yanında durmayanlar mı yoksa kanından olmasa da seni koruyup kollayan mı?  Sonra bu çatının altına başka bir sorgudan gelen Aslı da geldi. Burada bir parantez Ateş oğlana, ne güzel büyüyorsun sen öyle. Evim sensin dediğin Aslı’ya ev olma telaşınla, sahip çıkma çabanla başındaki onca derde inat geçmişi yeniden yazma halinde Ateş oğlan eksik gedik ne varsa toparladın bu hafta. Önce minimalize edilmiş bir tekrar geçtin geçmişe dair sonra mutluluk iksiriyle Aslı’nın gücü oldun. Ne güzel sahneydi, AsAt’ın tanışma ağacını bir portakalla, yolculuklarını minik motorsikletle, adadaki ateş başındaki yeniden tanımlama halini ve belki Ateş’in aydınlanışını o mumla sonrasında kaybetme korkusuna inat direnmelerini o balıkla anlatması Ateş’in. Ateş Aslı’yı en başından beri bildiğini ama bilmezden geldiğini ve pişman olduğunu ne güzel anlattı. İçinde babası olmasına rağmen ıssızlığa dönüşen babasızlık boşluğuna rağmen Ateş ailesini arayan Aslı’ya kol kanat gerdi. Otelde yanıbaşında olan Aslı’nın yüreğinden yüzüne dökülen hüzne , parçalanmış hayatına dokunup sağaltmak için uğraşıp durdu. Bu hafta neresinden bakarsak bakalım Ateş ve Aslı biz oldu. Yalnız Ateş’e dair iki endişem var. Birincisi ailesini kurtarmak derdine düşmüşken okuldan, üniversiteden uzaklaşması ikincisi ise bunca yükün altında gerçek bir kahramana dönüşürken bir yerde patlaması. İkisi de olmaz umarım. Aslı’nın gizli desteği Uzay’a gelince Alara’ya aşkı azala azala biten Uzay’ın Aslı konusundaki empatisinin hala arkasındayım. Uzay Aslı’ya aşık olmayacak umarım. Olursa da AsAt için tehlike olmayı tercih edeceğini düşünmüyorum. Uzay’ın asıl istediğinin kabul görmek ve sevilmek olduğu konusunda ısrarlıyım ;ama göreceğiz.
Su ve Kelebek ise, Ateş’ten gizlendiklerini sanarak hala kaç kovala oynuyor. Her şeyin farkında olan Ateş ise, olanlarla eğlenerek bir nevi intikam alıyor. Yıldız Otel’in en enerjisi yüksek çifti SuKel. Öpüşmesi, koklaşması, kıskanmasıyla. Galiba Faryalı-Yıldız aşkının dinamik gençliği ikilimiz, bunalımlı kısmı AsAt’ın sırtında.  Bir taraftan da Kelebek, Aslı dostluğunun derinliğiyle yüzleşiyoruz her hafta. Ciddi bir bütünlük Aslı-Kelebek. Öyle içten, öyle candan, öyle kandan galiba: ) Su ise, ilk aşkı babasına bir yerden tutunma telaşında hala. Ona ne olursa olsun güvenmek istiyor. Ateş’in çoktan kaybettiği güveni Su bir yerinden yakalamak için uğraşıyor ;ama korkarım bu konuda yaşayacağı hayalkırıklığı bu bölümde yaşadıklarıyla sınırlı kalmayacak. Ateş’in Faryalı’yı baba yerine koyma haline Su’nun da katılıp katılmayacağını da merakla bekliyorum. Yine evi kurtarma çabasındaki Faryalı’ya sarılan Su bu konudaki sertliğini kıracağına inancımı arttırdı diyebilirim.
Şimdi bölümün yeni ;ama hızlı karakterine gelelim. Bora... Gerçekten Bora, adını taşıdığı rüzgar gibi sert girdi Bodrum Masalı evrenine. Hikayesindeki acılı geçmişe selam verilse de çokça üzerinde durulmadı bu durumun. Ailesizliğin anlamını iyi bilen Bora’nın Gözde’nin bebeğini koruma kollama çabası garip değilse de Evren gibi bir kimliğe bu denli güç bahşetmesi bana ilginç geldi. Bora’nın kafasında nasıl bir hesap var bilmiyoruz. Bunun  sadece Gözde için girdiği bir savaş olduğuna yönelik şüphelerim var. Şu an Yıldız Otel sakinleri için baskı unsuru olmak dışında bir yaklaşım görmesek de Bora’nın ,tıpkı Uzay gibi, yaralı çocukluğunun o otelle ve içindekilerle daha yakın hale gelmesi bana göre oldukça mümkün. Göreceğiz. Ama her şey bir tarafa Timuçin Esen ve Nejat İşler’i karşılıklı izlemek inanılmazdı. İki eşit güçte rakibin, Faryalı ve Bora’nın, ne için olacağını bilmediğim ;ama derinden derine geldiğini hissettiğim rekabeti siyahla beyazın mücadelesinden çok grilikleri de barındıran bir resim gösterecek bize sanki.
Aslı’nın arayışının sahne geçişi anlamında Yıldız ve Faryalı’ya dönüşüne geldiğimizde; kafamızda acabalarla daldık resme. Aslı Faryalı’nın kızı mı? Faryalı Bora’nın teklifini kabul etti mi? Sonra haftalardır ilk defa Faryalı ve Yıldız’ın teslim olduğu aşkla sorular havada kaldık. İnsan bazen kendi aşk acısının ulağı oluyor. Aşkı için için kendinde yaşıyor, acısını, mutsuzluğunu kendisi çekiyor, sonra mektubunu kendisi yazıp zarflıyor. En son mektubunu kendisi götürüp ulaştırıyor. Lunaparkta çocukluktan gelen aşkın vedası mıydı izlediğimiz? Faryalı kendi aşkının ulağı gibi Yıldız’ın dudaklarında mı bıraktı aşkının damgasını? Yoksa artık çocuklukta kalan aşkın hatasından, yükünden başka bir boyutuna mı evrilme çabasıydı?
Sonuç olarak Bodrum Masalı’nın bu bölümü masal masal içinde, kişi kişi içre bir bölümdü. Asım’ın canının yanmasında baba nedir dediğimiz, Faryalı’nın çabasında sorularla kaldığımız, Yıldız’ın ne zaman silkeleneceğini merakla beklediğimiz, Aslı için düğüm düğüm olduğumuz, Ateş için hüzünlü bir gülümseme sakladığımız, Su’nun kırılmasına ah dediğimiz, Kelebek’e için için aktığımız, Bora’yı ise anlamlandırmaya çalıştığımız bir bölümdü.  
Son demde; aşk acısı kişinin kendisiyle hesabını, hatalarıyla yüzleşmesini içerdiğinden önemli ve saygıdeğer bir olgudur. Büyütür. Değiştirir. Aşk her yerde, her şeydir.
Emeklere saygıyla...
                                                                                                             UmayMasal     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder