‘‘Kök verdi kara sevda yüreğimde,
Hikayeler anlattım ona sessizce büyüsün diye,
Sustu, o sustukça yok sandım.
Sonra hikayeler bitti,
Gerçeğe uyandım...
Oradaydı, koskocaman bir aşk,
Ne yapacağımı bilemedim.
Acısıyla ona teslim oldum...’’
Yıldız ve Faryalının çok eskiden ve belki daha çocukken atılmış aşklarının
tohumu yüreklerine. O tohum büyümüş büyümüş kökleri derinlerde koskocaman bir
ağaca dönüşmüş. Hayat geçmiş, ağaç sert fırtınalardan birinde gövdesinden kırılmış.
Öyle kırılmış ki, bir daha yaşamaz sanılmış, kurur gider sanılmış. Mevsimler geçmiş,
ağaçlar sararmış, kar gelmiş uyumuş tüm tabiat ve sonra bir gün bahar yeniden
çıkıp gelmiş. Baharın tatlı meltemiyle nemlenen öldü sanılan ağaç, güneşle
yeniden filiz vermiş. Hem de iki koldan. Gövdeden gövdeler çıkartıp dallarını
uzatmış gökyüzüne.
Yıldız’ın ve Faryalı’nın yaşanamayan
sevdasının kozası o kadar işlemiş ki ikilinin hücrelerine, o hücreler
kendilerinden çıktıktan sonra dahi bir yolunu bulup aşina oldukları diğer
parçaya ulaşmayı başardılar galiba. Faryalı’dan alınan genler Yıldız’dan
gelenleri bulmayı başardı bir şekilde. Kelebek ve Su’yu biliyorduk da, bu hafta
Aslı ve Ateş’in de bu sevdanın rahminden doğduğunu anladık. Haftalardır Ateş
acaba Faryalı’nın oğlu mu diyerek etrafında döndüğümüz çembere bir anda Aslı’nın
dahil olması hepimizi şaşkına çevirdi. Hikayemizin eksik parçalarının
tamamlanmaya başlamasıyla bazı düğümler açılırken yerine yeni düğümler
ekleniverdi.
Daha bölümün başında Yıldız Otel çatısı altında biraraya geldi Evren’i
evleri gibi geride bırakan Ergüvenler, Faryalı ve Kelebek. Burada insan
düşünmeden edemiyor, aile dediğin nedir diye? Aile kanımdan dediğin ama senin
yanında durmayanlar mı yoksa kanından olmasa da seni koruyup kollayan mı? Sonra bu çatının altına başka bir sorgudan
gelen Aslı da geldi. Burada bir parantez Ateş oğlana, ne güzel büyüyorsun sen
öyle. Evim sensin dediğin Aslı’ya ev olma telaşınla, sahip çıkma çabanla
başındaki onca derde inat geçmişi yeniden yazma halinde Ateş oğlan eksik gedik
ne varsa toparladın bu hafta. Önce minimalize edilmiş bir tekrar geçtin geçmişe
dair sonra mutluluk iksiriyle Aslı’nın gücü oldun. Ne güzel sahneydi, AsAt’ın
tanışma ağacını bir portakalla, yolculuklarını minik motorsikletle, adadaki
ateş başındaki yeniden tanımlama halini ve belki Ateş’in aydınlanışını o mumla
sonrasında kaybetme korkusuna inat direnmelerini o balıkla anlatması Ateş’in. Ateş
Aslı’yı en başından beri bildiğini ama bilmezden geldiğini ve pişman olduğunu
ne güzel anlattı. İçinde babası olmasına rağmen ıssızlığa dönüşen babasızlık
boşluğuna rağmen Ateş ailesini arayan Aslı’ya kol kanat gerdi. Otelde
yanıbaşında olan Aslı’nın yüreğinden yüzüne dökülen hüzne , parçalanmış
hayatına dokunup sağaltmak için uğraşıp durdu. Bu hafta neresinden bakarsak
bakalım Ateş ve Aslı biz oldu. Yalnız Ateş’e dair iki endişem var. Birincisi ailesini
kurtarmak derdine düşmüşken okuldan, üniversiteden uzaklaşması ikincisi ise
bunca yükün altında gerçek bir kahramana dönüşürken bir yerde patlaması. İkisi de
olmaz umarım. Aslı’nın gizli desteği Uzay’a gelince Alara’ya aşkı azala azala
biten Uzay’ın Aslı konusundaki empatisinin hala arkasındayım. Uzay Aslı’ya aşık
olmayacak umarım. Olursa da AsAt için tehlike olmayı tercih edeceğini
düşünmüyorum. Uzay’ın asıl istediğinin kabul görmek ve sevilmek olduğu
konusunda ısrarlıyım ;ama göreceğiz.
Su ve Kelebek ise, Ateş’ten gizlendiklerini sanarak hala kaç kovala
oynuyor. Her şeyin farkında olan Ateş ise, olanlarla eğlenerek bir nevi intikam
alıyor. Yıldız Otel’in en enerjisi yüksek çifti SuKel. Öpüşmesi, koklaşması,
kıskanmasıyla. Galiba Faryalı-Yıldız aşkının dinamik gençliği ikilimiz,
bunalımlı kısmı AsAt’ın sırtında. Bir taraftan
da Kelebek, Aslı dostluğunun derinliğiyle yüzleşiyoruz her hafta. Ciddi bir
bütünlük Aslı-Kelebek. Öyle içten, öyle candan, öyle kandan galiba: ) Su ise,
ilk aşkı babasına bir yerden tutunma telaşında hala. Ona ne olursa olsun
güvenmek istiyor. Ateş’in çoktan kaybettiği güveni Su bir yerinden yakalamak
için uğraşıyor ;ama korkarım bu konuda yaşayacağı hayalkırıklığı bu bölümde
yaşadıklarıyla sınırlı kalmayacak. Ateş’in Faryalı’yı baba yerine koyma haline
Su’nun da katılıp katılmayacağını da merakla bekliyorum. Yine evi kurtarma
çabasındaki Faryalı’ya sarılan Su bu konudaki sertliğini kıracağına inancımı
arttırdı diyebilirim.
Şimdi bölümün yeni ;ama hızlı karakterine gelelim. Bora... Gerçekten Bora,
adını taşıdığı rüzgar gibi sert girdi Bodrum Masalı evrenine. Hikayesindeki acılı
geçmişe selam verilse de çokça üzerinde durulmadı bu durumun. Ailesizliğin anlamını
iyi bilen Bora’nın Gözde’nin bebeğini koruma kollama çabası garip değilse de
Evren gibi bir kimliğe bu denli güç bahşetmesi bana ilginç geldi. Bora’nın
kafasında nasıl bir hesap var bilmiyoruz. Bunun sadece Gözde için girdiği bir savaş olduğuna
yönelik şüphelerim var. Şu an Yıldız Otel sakinleri için baskı unsuru olmak
dışında bir yaklaşım görmesek de Bora’nın ,tıpkı Uzay gibi, yaralı çocukluğunun
o otelle ve içindekilerle daha yakın hale gelmesi bana göre oldukça mümkün. Göreceğiz.
Ama her şey bir tarafa Timuçin Esen ve Nejat İşler’i karşılıklı izlemek
inanılmazdı. İki eşit güçte rakibin, Faryalı ve Bora’nın, ne için olacağını
bilmediğim ;ama derinden derine geldiğini hissettiğim rekabeti siyahla beyazın
mücadelesinden çok grilikleri de barındıran bir resim gösterecek bize sanki.
Aslı’nın arayışının sahne geçişi anlamında Yıldız ve Faryalı’ya dönüşüne
geldiğimizde; kafamızda acabalarla daldık resme. Aslı Faryalı’nın kızı mı? Faryalı
Bora’nın teklifini kabul etti mi? Sonra haftalardır ilk defa Faryalı ve Yıldız’ın
teslim olduğu aşkla sorular havada kaldık. İnsan bazen kendi aşk acısının ulağı
oluyor. Aşkı için için kendinde yaşıyor, acısını, mutsuzluğunu kendisi çekiyor,
sonra mektubunu kendisi yazıp zarflıyor. En son mektubunu kendisi götürüp
ulaştırıyor. Lunaparkta çocukluktan gelen aşkın vedası mıydı izlediğimiz? Faryalı
kendi aşkının ulağı gibi Yıldız’ın dudaklarında mı bıraktı aşkının damgasını? Yoksa
artık çocuklukta kalan aşkın hatasından, yükünden başka bir boyutuna mı evrilme
çabasıydı?
Sonuç olarak Bodrum Masalı’nın bu bölümü masal masal içinde, kişi kişi içre
bir bölümdü. Asım’ın canının yanmasında baba nedir dediğimiz, Faryalı’nın
çabasında sorularla kaldığımız, Yıldız’ın ne zaman silkeleneceğini merakla
beklediğimiz, Aslı için düğüm düğüm olduğumuz, Ateş için hüzünlü bir gülümseme
sakladığımız, Su’nun kırılmasına ah dediğimiz, Kelebek’e için için aktığımız,
Bora’yı ise anlamlandırmaya çalıştığımız bir bölümdü.
Son demde; aşk acısı kişinin kendisiyle hesabını, hatalarıyla yüzleşmesini
içerdiğinden önemli ve saygıdeğer bir olgudur. Büyütür. Değiştirir. Aşk her
yerde, her şeydir.
Emeklere saygıyla...
UmayMasal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder