4 Şubat 2017 Cumartesi

Cesur ve Güzel -12.Bölüm


‘ Sorarım aşk durulur mu? Acıyı sevmek olur mu?’


Sühan için bölümü, bu şarkı sözü ile özetleyebilirim sanırım. Neden derseniz bu bölüm en çok ona üzüldüm ya da şöyle söyleyebilirim: Tek ona üzüldüm. O kadar arada kalmış, kaybolmuş bir durumda hissediyor ki kendini; artık kime ne kadar güveneceğini bilemiyor, bir türlü kestiremiyor.
Bölümümüze gelirsek de çok özel bir gece ve Cesur’dan güven verici sözler… Sonrasında ise ortaya çıkan vasiyet mevzusu ile yeniden şüpheler içine düşen Sühan… ilk istikamet Korludağ çifti oluyor ve annesi tarafından yazılan vasiyetnameyi, babasının herhangi bir hamlesine karşı güvence altına alıyor. Çiftlikte bulunduğu sırada ise maruz kaldığı Cahide’nin anlamlı sorularına karşı rol yaparak mutlu bir evliliği olduğuna inandırmaya çalışan Sühan önceki yazımda belirttiğim gibi muhtemel Tahsin ile Sühan karşılaşmalarına bir yenisini daha ekliyor. Babasının kendisini haklı çıkarmak adına sarf ettiği iğneleyici sözlerine karşın ise altta kalmıyor tabii ve gereken cevabı veriyor. Bu kısımda tam da şunu söyleyebilirim ki olayların getirdiği kafa karışıklıkları hariç Sühan’ın bu net tavrı çok hoşuma gidiyor. Söz konusu, yıllarca bir yanlışını görmemiş ya da görmek istememiş (Çünkü kızı dışında herkes ile sorunlu bir Tahsin Korludağ) çok sevdiği babası dahi olsa, nerde ne şekilde durması gerektiğini çok iyi bilmekle kalmayıp, düşüncelerinden de asla taviz vermiyor. Durum böyle olunca da beklediği sözler yerine Sühan’ın kendisine daha da diklenmesi Tahsin Korludağ’ın elinin havaya kalkmasına sebep oluyor ve o elin inerek daha derin yaralar açmasını ise Korhan engelliyor. Bu sahne, sanırım, Sühan için babası ile yaşadığı anların ilk sırasına yerleşiyor ki dilinden büyük bir hüzün ile ‘Tanıştığımıza memnun oldum Tahsin Korludağ!’ cümlesi dökülüyor. Ve sonrası… İşte çok üzüldüğüm ilk sahne.. Babası ile karşı karşıya gelen bir kızın göz yaşları... Müzik ile sahne o kadar güzel uyuşmuş ki Sühan’ın yıkılışı insanın içine resmen bir sızı bırakıyor, kendisini bir yere ait olamama hissi ise ekrandan bizlere çok net bir şekilde geçiyor. Ve tam burada Tuba Büyüküstün’e ilk alkışımızı bırakıyoruz.
Korludağ çiftliğinde hayal kırıklıkları rüzgarları eserken Alemdaroğlu çiftliği ise kesilen elektrik ve su derdiyle uğraşıyor. Uzun süre gelmeyen elektrik ve suyun normal olmadığını düşünen Cesur bunun bir komplo olduğunu anlıyor ve yollara düşüyor. Hesabını soruş şekli beni eskilere götürüp, gözümde birden Kuzey Tekinoğlu belirmesine neden oluyor özlemle. (Kuzey Tekinoğlu’na bir selam)
Bütün bunlar yaşanırken bölümümüzün son sahnesini içeren mektup, hapishaneden Rıza tarafından yazılıp Cesur’a yollanıyor. Yalnız mektubun akıbeti, önümüzdeki bölümde pek de umduğumuz gibi olmayacak sanki ama her şeyde olduğu gibi bir mesaj yola çıkmışsa elbet gideceği yere ulaşır tezine inanmak istiyorum burada.
Ve gelelim Cesur’un dediği gibi Bülent’in farkında olmadan düğmeye basmasıyla tabloların ortaya çıkmasına. Bir ara vererek hemen belirtmek isterim ki dizinin en sevdiğim noktası olayların sakız gibi uzamaması ve temposunun çok akıcı bir şekilde ilerlemesi. Son zamanlarda böyle dizilere hasret kalmıştık resmen. Ve burada da senaristimize bir alkış bırakıyor, kalemine sağlık diliyorum. Yeniden tablolarımıza dönersek de ortaya çıkmaları Cesur’un kendi kimliğini bulmasında ilk adımı atmasını sağlıyor. Savcılığa verilen ifadeler sonrası da tablo davasının genişletilmesi kararı.. Ve Korhan’ın deyimiyle Cesur’un, Tahsin Korludağ ile savaşında 1-0 öne geçmesi... Alemdaroğlu çiftiliğinde kış zamanı baharın gelmesini müjdeliyor. Yalnız mahkeme seyrini ayrıca merak etmekle beraber, burada en önemli nokta olarak Tahsin Korludağ’ın ilk defa korkmasını gösterebilirim bence. O kadar yalan içinden kendine bir hayat yaratan Tahsin, bunun yıkılacağından ciddi derecede endişe duyuyor. Ve bu korkunun varacağı noktayı, getireceklerini de kafamda canlandırdığımda hiç hoş şeyler belirmiyor ne yazık ki.
Korhan,Cahide ve Hülya… Zavallı Korhan hem babasının yaptıklarıyla uğraşıyor hem de bir yandan düşmanın bile ona yapmayacağı kötülüğü anlamlandırmaya çalışıyor. Şans eseri de Hülya ile karşılaşınca kafasındaki soruları bulmak adına peşine düşüyor. Gittiği yolun sonunda ise karşısında biricik eşi Cahide… Bence çiftlikteki en tehlikeli kişi… Hırslarının da etkisiyle Hülya konusunu bile Cesur’a yıkan Cahide’de, oyun ya da kötülük konusunda Tahsin Korludağ ile başabaş yarışabilme potansiyeli var kesinlikle. Yalnız her adımını itina ile planlayan Cahide’nin bu yakalanmadan sıyrılma çabalarını büyük merakla bekliyorum.

Güven… Kazanması çok zor ama kaybetmesi de bir o kadar kolay. Ve bana hiçbir zaman güvenmeyeceksin bunu anladım, diyen Cesur. O kadar duygu karışıklığı içindeki Sühan, aklı da kalbi de aynı ölçüde belirsiz. Cesur’un yanında durmasının sonucu olarak Tahsin’in bir talimatıyla işçilerinden oluyor ve beklenen öfke patlaması gerçekleşiyor. Şunu söyleyebilirim ki son zamanlarda izlediğim en güzel kavgaya şahit olduk bence. İki oyuncu da o kadar gerçekçi oynuyorlar ki kavga hiç bitmesin istiyorum resmen. Sühan’a çok üzüldüm ama böyle güzel kavgaları çokça izleriz diye umuyorum ileriki bölümlerimizde. Bu arada Sühan konusuna ayrıca değinmek istiyorum aslında. Çok gelgitli olduğuna dair yorumlar okuyorum. Şu açıdan bakabilirsek böyle olmasını da anlayabiliriz sanki. Yerli yerinde giden bir hayat… Ve birden ortaya çıkan bir adam… Onun hikayesiyle önceki inandığı bütün gerçeklerin yıkılması… Bu gerçekler hem de babanızın yalan olduğunu söylüyorsa. Bir de babanızın düşmanına aşık oluyorsanız; o zaman kime, neye güveneceğini şaşırırsınız işte. Dolayısıyla bu kararsız hallerinde olmasına hak veriyorum galiba ve Cesur’a olan güveni oturtmak için daha zamanımız var diye düşünüyorum. Ama ben onları ikilemde kalma hallerini de izlemeyi seviyorum. Uzun zaman sonra böyle bir çifti ekranda görmeyi gerçekten özlemişim ve İyi ki bir araya gelmişler, getirilmişler diyorum büyük bir zevkle... Cesur ve Güzel’le…


Müge…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder