‘Çünkü ayrılık sevdaya
dahil,
Ayrılanlar hala sevgili...’
Yüreğim diyorum sana,
yüreğim
Gitmesen keşke kalsan hep.
Diyorsun ki;
Olmaz bazen gitmek gerek.
Yol bir olduktan sonra
kavuşuruz yine.
Aşk Laftan Anlamaz final yaptı. Beş yıl sonrayı anlatan kısma kadar eminim final olarak
tasarlanmış bir bölüm değildi. Gerek Murat’ın tam da düşündüğüm gibi Doruk’u
üzmemek için Sarte’den vazgeçişi, gerek Doruk’un Aslı’yı aldatması, Aslı’nın
Cemil’e evlenme teklifi, gerekse Murat’ın yeni marka kurma hayalini hayata
geçirmesine kadar. Her hamlesi devamı
gelecek hissi yaratan ama sanıyorum ani final kararıyla havada kalan açılmış
parantezlerdi. Aşk Laftan Anlamaz iyi bir finali hakediyordu. Çünkü ALA fandom
sonuna kadar sevgisiyle, inancıyla, öfkesiyle bu dizinin arkasında durdu. Olamaz
mıydı, olabilirdi sanki. Neyse, biz elimizdekinden gidelim. Doruk’un attığı
imza sonrası Murat’ın kardeşlik sınavından yıldızlı peki ile geçmesine
şaşırmadım. Zira benim tanıdığım Murat böyle bir adam. Bkz geçen haftaki
yazımız. Hayat’a ‘ben sana sahibim daha ne isterim’ diyerek bir nevi asansörde
başlayan maceralarında Sarte varlığına son verdi Murat. Sonrası yüklerinden
kurtulmuş bir adamdı zaten. Derya’nın gölgesini üzerinden çeken, Sarte’nin
miras yükünü Doruk’a bırakan, aşkının sahibi kadından ilk defa yüzde yüz emin
Murat. Hayat’la uyanmaya sevdalı, bebekleri olacağını daha Hayat ona söylemeden anlayan karısının her duygu değişimine hakim Murat. Diğer tarafta uçuş uçuş Hayat. Murat’la paylaşmayı öğrendikleri hayatlarındaki sırların yüklerini fora etmiş, bebeğini
öğrenmesiyle aşkı gibi huzuru katlanmış Hayat. Sevgililer gününde yeni
markalarıyla adeta bebeklerinin şansına ekledikleri gelecekleri. Sonunda ikiz
çocukları, üçüncü bebeklerine hamile Hayat, baba Murat ve ailenin kalanı. Biraz
eksik, biraz eksik biraz gedik de olsa mutlu son. Derya bedel ödedi mi? Doruk
ve Aslı hangi yolları geçti? İpek ve Kerem’in her seferinde ellerinde patlayan
nişanlarından sonra düğünleri nasıl oldu? Azime ve Haşmet nasıl biraraya geldi?
Hayat’ın annesi babasına nasıl bir bedel ödetti? Peki ya Tuval ve Cemil’e ne
oldu? Hyt markası tuttu mu yoksa Murat baba yadigarına geri mi döndü? Murat
kayıp kardeşini buldu mu? Yok yok sormayacağım bu soruları.
Benim için Hayat, eğlenceli deli dolu kendine özgü bir kızdı. Yaralarını bilmedik
biz Hayat’ın. Giresun’a dönmek istememesinde göreceği baskının olduğunu bilsek
de aslında babasız hissettiğini bilmedik. Murat onu asansörde kollarına alıp
kokusunu içine çektiğinde aslında Hayat’ın sahiplenilmeye vurulduğunu, Murat
onu bıraktığında sendelemesinden anlamalıydık. Hayat Didem’i kurtarmaya o
salıncağa koşarken aslında koştuğunun çocukluğundaki o düşüş olduğunu onu tutan
bir babanın olmadığını, suya düşüp sadece Murat ona elini uzattığında tüm
öfkesine rağmen kalkarken bazen sıcacık bir ele ihtiyacının olduğunu sadece
hissettik. Hayat’ın klostrofobisinin Murat’a duyulan güvenle azala azala bitmesinden
anlamalıydık bir kız çocuğunun ruhunu asla kaybetmediği bir beden olan Hayat’ın
aşkla, güvenle, teslimiyetle Murat’a bağlanmasını. ‘Ben varken sana bir şey
olmaz’ diyen Murat’la hangi korkulara veda etmedi ki Hayat. Yüzmeyi öğrendi,
denizlere düşerek ;ama Murat’a tutunarak. İçindeki kız çocuğunu büyüttü. Söylediği
yalanın bedelini öderken. Elleri yandı kalbinin yandığı gibi. Ses etmedi. Gitmesini
gerektiren çok şeyle sınandı. Gitmedi. Aşkın kalıp savaşmak olduğuna inandı. İnatçıydı
Hayat. Hayat gibiydi. İnişli çıkışlı her karşılığa dimdik durdu. ‘Beni affetmeyecek
gibi davranma affedeceksin’ dedi Murat’a ve dediğini yaptırdı. Sadece affı
almadı, Murat’ı peşinden koşturdu. Aşkını büyüttü. Sonunda o aşkı içinde kocaman
oldu. Onu büyüttü anne yaptı.
Benim için Murat, baştan beri yarası saklı bir adamdı. Aşka inancı var
mıydı? Bilmem, sanmam. Annesinin ölümünden kendisini sorumlu tutan mutluluları
eksik kalan bir işadamıydı. Murat sadece iki kişinin yanında, Azime Babanne ve
Doruk’un, gerçekten gülen biriydi. Hayat, düzeninin ortasına düştüğünde Hayat’ı
mahalle tipi bulsa da ona kapılmaktan kurtulamadı. Hayat’ın çocuk ruhlu hali
ona hiç yaşayamadığı çocukluğunu yaşama fırsatı oldu. Gri tonlardaki yaşamına
bir anda gökkuşağı doldu. Kimliği yalan olsa da, Hayat kendisi oldu hep. Kollarında
sarhoş ‘valla mı?’ derken bile küçük kız çocuğu saflığı vardı Hayat’ta. Yaralarına
dokundu Hayat Murat’ın. Sağalttı. Etraflarında dönen yalana dolana entrikaya
rağmen aşk hep vardı. Hayat’ın yalanını öğrendikten sonra kırılıp parçalanan
Murat, o parçalar elinde Hayat’ın ardından giderken en temel karakter
özelliğini astı ceket gibi kapının ardına. Aşk yalanı bile eritti. Tüm sevgisizliğin
ortasında vaha gibi duran aşka çölün yakıcılığına rağmen yürüdü Murat. Hayatındaki
yalanlar da birer birer dökülürken avuçlarına öfkesini Hayat’tan çıkardı belki,
belki Hayat’a dair çok kez şüpheye kapıldı ;ama ne sevmekten vazgeçti ne de
sevildiğini bilmekten. Sonuna fırtınalar bitti. Aşk Murat’ı baba yaptı. Tüm kayıplıkları
son buldu.
Benim için ALA, Burak Deniz ve Hande Erçel’i çok yakıştırdığım, Hayat ve
Murat olarak ekran enerjilerini çok beğendiğim bir iş olarak başladı. Arada izlediğim
iş, sonra özellikle Müge Uğurlar’ın kamerasına bayıldığım, bilhassa Tilt
yorumuyla Bile Bile eşliğindeki sahnenin açıları, Murat’ın oradaki hali hala
bir numaramdır, yazmaktan ,irdelemekten
keyif aldığım bir yola dönüştü. Alt mesaj aradım kendimce yazdım. Ne mutlu ki
ALA’nın güzel izleyenleri, fandomu sevdi okudu.
Ben de bir sahne hayal ettim Hayat ve Murat’a. Hayat çizimlerin arasında,
saçları kalemle toplu, Tuval’in direktiflerine bakarken gülümsüyor biraz
yorgun. Karnı var baya. İlk bebekleri büyümüş. İkizler ya. Kapıdan giren Murat’ı
fark etmiyor bile. Murat tüm umutsuzluğunu umuda, tüm yalnızlığını şenliğe
çeviren kadına bakıyor karşıdan. Sonra gidip
kollarına alıyor Hayat’ı. Kokusunu çekiyor içine. Çizimlerin arasında Murat’ın
bir başka portresi gülümseyerek bakıyor.
Hayat’a Murat’a veda ederken, son demde; aşk dediğin bir nefes. Ama öyle
bir nefes ki hayat veren insana bir başkasını murad ilan eden. Ruh gibi
üflendiği kamışı kendinden geçiren. Aşk ayrılıkta da aşk.
ALA fanlarına sevgiyle... Dilerim yine kesişir yolumuz. Sizlerle yolculuk
keyifti.
UmayMasal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder