4 Şubat 2017 Cumartesi

Poyraz Karayel 78.Bölüm

Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla  ha düştü, ha düşecek 
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.
*Can Yücel

“Dünya küçük, sevgi de sonsuzdur…”
Poyraz’ın çaresizce çırpınışlarını izledik bu hafta. Bir şeyler yoluna girsin artık diye çabalarken daha da batıyorlar sanki… Hoş Ayşegül ve Sinan kaçırılmaya o kadar alışmışlar ki bunu tehlike olarak algılamıyorlar artık. En azından içlerindeki korku ve kaygıyı dışa vurmamaya çalışıyorlar. Sinan’ın küçücük hali kocaman yüreğiyle Ayşegül’e sahip çıkması ve Ayşegül’ün bana göre anne gibi değil anne olarak onu sarıp sarmalaması… Onlar birbirlerine sıkıca kenetlenmişken Poyraz acı içerisinde kıvrandı, yetmeye çalıştı…
Poyraz her zerresinde çaresizliği hissetti, hissederken hissettirdi. İlker Kaleli oyunculuğu yine muazzamdı. Kimseye inandıramadı kendini. Hikmet polis değildi, Poyraz da iki sene önce ölmüştü kayıtlara göre… Mümtaz dostuna, kardeşine bu sefer sahip çıktı ama gel gör ki Başkan işe taş koydu. Tam her şey yoluna girecek Ayşegül kurtuldu sıra Sinan’da derken her şey alt üst oldu. 
“Canım uyumak istiyor Albayım. Bir uyusam yüzyıllar sürse bir uyansam huzur bulsam” dedi Poyraz… Ama O uyumaktan çok ölmek istedi… Çünkü hayata tutunmasını sağlayan Sinan ve Ayşegül yoktu ve O koca bir boşluktaydı, çaresizdi. En son onlara kavuşabilmek için o iki yılda böyle bir çaresizlik hissetti belki de… 
Baba, evladının arkasındaki dağdır. Bize hep güçlü, yenilmez görünürler ama onlar da korkup, endişelenebilirler. Bir baba sadece kendi evladına değil tüm çocuklara sahip çıkabiliyorsa babadır bence. Poyraz dedi ya hani; “Sanki dünyadaki bütün çocukların babası benmişim gibi hissediyorum” diye… Babalar da bencil olamaz zaten, cömerttirler. Sevgileri boldur, gösteremezler bazen saklarlar ama aslında çok severler… Sevgi doludurlar. 
Korkular evladım… Babadan oğula geçer… Albayım Sinan bence orada diyor ki; “Sen korkma, korkma ki ben de güçlü olayım. Seni güçlü gördükçe ben de güçlenirim…”
Poyraz, oğlunu kurtarabilmek için her yolu denerken Nevra’nın konuşması işini bir nebze de olsa kolaylaştırıyor. Girişimcilerin Sinan’ı alıkoyduğu yeri bulabiliyor. Tabi o arada imdadına Eda yetişiyor. Mekana gittiklerinde çıkan çatışmanın sonunda Poyraz, Sinan’ı buluyor ama yaralı bir şekilde… 
Aslında sadece Poyraz’ın babalığı değil aynı zamanda Bahri’nin ve tabii ki bu eşsiz duygunun artık farkına varmış ve göstermekten geri durmayan Sadrettin’in babalığını gördük. Mesela Songül’ün de aslında göstermese de Sadrettin’e duyduğu sevgiyi, verdiği değeri gördük. Her zaman diyorum umut hâlâ var. Songül belki hâlâ karasız, kaygı duyuyor ama seçimini yaptı bence… 
Çınar ise artık her şeyi öğrendi. Gerçek babasını, annesinin katil olduğunu ne varsa ortaya dökülüyor. Bir kez daha anlaşıldı ki ne olursa olsun Çınar kötü biri değil, sadece kötü biri olmaya çalışıyor. Kötü biri olursa içindeki öfkenin dinip nefretini dizginleyebileceğini düşünüyor. Annesinin o yıkılmaz güçlü duvarlarını gördükçe hayranlık besleyip onun gibi olmak istedi ama gerçeklerle yüzleşmek ona bir hayli ağır geldi…
Meltem’in hali ise Zülfikar’ı her gün daha çok yaralıyor… Bir şeyler hatırlayabilmesi için çabalıyor ama ne mümkün. Uygulanan tedavi sırasında yanında kalan hasta bakıcıdan işi çözecekler gibi. Zülfikar bir işler döndüğünü anladı ve yakında arkasında Çınar olduğunu da çözecektir.
Gelecek bölüm yine duygu dolu bir bölüm olacak, ağlatacak ama umudumuz yine yeniden iyilerin kazanıp bize güzelliklerin kalması yönünde…
Sevgiyle, sağlıcakla kalın…
Frezya



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder