12 Şubat 2017 Pazar

Hayat Şarkısı 41.Bölüm


Sevebileceği kadar sevmiş ve o sevgiye daima sahip çıkmış bir kadın Hülya. Aslında ilk zamanlarda ablasına yaptığından dolayı kızmıştım içten içe. Kaya ile beraber Melek’e oyun oynayıp onu zor durumda bırakması beni o zamanlar kızdırmıştı. Aşkta ve savaşta her şey mubahtır deyip Kerim için, aşkı için sürekli mücadele etti. Hiç vazgeçmedi. Çok zor şeyler yaşamış ve bunlar zamanla ortaya çıktı zaten. Cem, ona verebileceği en büyük acıyı vermiş, en büyük iğrençliği yapmış fakat buna rağmen Hülya yılmamıştı. 

Cem’in tecavüz etmesi ve sonrasında Hülya’nın hamile kalmasından dolayı onu öldüresiye dövdürmesi… Bunca zorluğa rağmen Hülya ve küçük kızı direnmiş yaşamaktan vazgeçmemişti fakat Hülya hamilelik döneminde bu bebeği istememişti. Bebek doğunca başka bir aileye verilecek ve böylece Hülya bu yükünden kurtulacaktı ama öyle olmadı… Olamazdı da… Melek eğer bebek öldü demese ve Bahar’ı başka bir aileye vermiş olsaydı ben eminim Hülya kızının peşine düşer ondan vazgeçmezdi. Cem’in yapmış olduğu iğrençliğin nefretini o masum çocuktan çıkaramazdı. 

Melek kendince doğru olanı yaptı… Hülya okuluna devam edecek daha fazla acı çekmeyecekti. Bahar’ı tanımadığı bir aileye veremezdi, bunu ne olursa olsun yapamazdı… Aslında düşündüğüm zaman ona arada böyle bir şeyi sakladığı için kızsam da Hülya’nın o an ki hissettiklerinden dolayı daha fazla acı çekmesine izin vermemek için yapmıştı bunu. Kendi kızı yanıbaşındayken bunu Hülya’dan gizlemiş ve ona bambaşka bir şey söylemişti. Onu öz kızı gibi sahiplenmesi, onu koruması güzel bir şeydi ama gel gör ki Hülya her şeyi öğrendiğinde işin rengi değişti. İki kardeş birbirlerine düşman oldu neredeyse. Hülya kendisinden böyle bir şey gizlenmesine hazmedemezken Melek kendi evladıymış gibi sahiplendiği Bahar’ın kendinden koparılmaya çalışılmasıyla gardını aldı ve bambaşka bir Melek olmaya çalıştı. Tabii bu sırada Hüseyin ile evlenmesi, bebeğini kaybetmesi de var…

Kerim’in Hülya ile zorla evlendirilmesi ve ortadan bir anda kaybolmasına gelelim bir de… O ilk zamanlarda yaşananlara. Hülya inat emişti bir kere ve ne yaptı etti Kerim ile evlendi. Sonrasında Kerim’in onu evlendikleri gece bırakıp gitmesi haliyle ağırına gitti. Kim kaldırabilir ki bunu… Kerim’in bence ilk zamanlarda gözleri kördü, hoş hâlâ kör tam açılmış değil. Filiz’in hamile olması Kerim’in bu bebeği istememesi fakat Almanya’ya giden Hülya’nın bunu öğrenmesi ile işin renginin değişmesi. Hülya, Filiz’den para karşılığında Mehmet’i alınca uzun bir süre herkese Mehmet, Kerim ve benim çocuğum dedi. Fakat bir anda Filiz’in yeniden ortaya çıkması işleri karıştırdı.

Kendi çocuğunu para karşılığında veren bir kadın olunca bu yaptığından dolayı kimse onu hoş karşılamadı doğal olarak. Bayram Cevher’de ona tavrını net bir şekilde belli etti ve Hülya’ya sahip çıktı. Hülya kendi doğurmadı belki ama Mehmet’i kendi evladı gibi sevdi. Onun ne olursa olsun bir daha çocuğu olamayacaktı çünkü Cem’in yaptığı sonrasında yaptırdığı onda kötü izler bırakmıştı ve Doktor ona bir daha çocuğu olamayacağını söylemişti… 

Bir şeyler yoluna girmeye başlamışken Cem’in ortaya çıkması ve Kerim’e olayları çok farklı anlatması onun Hülya’nın karşısına geçmesine neden oldu. Kerim’in ona inanmış olması tam bir aptallık zaten, seven bir insan dışarıdan birine inanmaz. Hele ki Cem gibi karakteri bozuk birine hiç inanmaz. Fakat Kerim biraz aptal, kusura bakmayın ama öyle. Gidip Cem’in anlattıklarına inanıp Hülya’yı direkt yaftaladı. Gerçekleri ise sadece Hüseyin ve Zeynep biliyordu. Zeynep ve Hüseyin daha fazla evdekilerin Hülya’yı bilip bilmeden yargılamalarına dayanamadılar ve her şeyi anlattılar. Aslında orada çok güzel bir yere dokunuldu bana göre. Süheyla direkt “Şimdi ne olacak?” Diye sordu. Çünkü Hülya tecavüze uğramıştı, kirlenmişti yani (!) Ailenin ismine zarar verirdi. Toplumumuzun genel yargısı budur erkek sırtı sıvazlanır geçilir kadın aşağılanır. Ne olursa olsun erkek suç işlemişse kadının illaki payı aranır, suç faktörü olarak görülür. Zeynep ise; “Eski hayatımıza devam edeceğiz, önceden nasıl Hülya’ya sahip çıktıysanız şimdi de öyle yapacaksınız.” Dedi. Bayram Cevher’de öyle yaptı zaten. Ahmet Mümtaz Taylan her zaman farklıdır bana göre. Bu Leyla ile Mecnun’dan kalan bir hisbana, oradaki babacanlığından ileri gelen bir durum ve burada da harika bir baba. Hülya’yı yaşadıklarıyla suçlayıp, yaftalamadı, yargılamadı. Baba olarak sahip çıktı. 

Kerim ise öğrendiklerinden dolayı kendini suçladı. Suçlamalıydı da… Hülya’yı servet avcısı gibi yaftalayıp onu dinlemeden Cem’in söylediklerine inanmış olması kabul edilebilir değildi. Tabi yaşadıklarından dolayı Hülya dayanamamış ve Düğme erkenden doğmuştu. Ve yine Hülya’nın yanında Mahir vardı… Gerçek bir dost oldu her zaman Hülya’ya ve hiç yalnız bırakmadı onu. Onun da yaşadıkları kolay olmamıştı ve belki de bu sebepten Hülya ile birbirlerini buldular. İki yaralı kuş birbirlerinin yaralarını sarıp çok güzel bir dostluk kurdular.

Kerim’in Hülya’ya aşık olması bence Hülya’nın aşkına aşık olarak başladı. Çünkü Hülya, Kerim’i her şeye rağmen sevdi. Kerim’in yaptığı tüm hatalara, ona sarf ettiği o kırıcı kelimelere rağmen vazgeçmedi fakat son yaptığı hiç unutulacak, sineye çekilecek bir durum değildi. Cem’in yaptıklarını sonrasında öğrendiği için duyduğu pişmanlığı dile getirip bir şeyler için çabalasa belki Hülya onu daha kolay affedebilirdi ama onu zengin koca avcısı gibi yaftalamış olması kolay affedilecek bir şey değildi artık. Üstelik her şeyi öğrenmişken… Yaralarını sarıp, Hülya’ya daha sıkı sarılması gerekirken o bir aptal gibi davrandı. 

Bir de hepimizin öldü olarak bildiği Cem’in dizinin sonunda bir anda ortaya çıkması var. Ki bu dönüş herkeste kötü anılar bırakacak gibi… Umarım kendi yaptığı, yapmaya çalıştığı pisliklerde boğulup kimseye zarar veremez. Merakla olacakları bekliyoruz. 

Sevgiyle, sağlıcakla kalın…

Frezya


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder