17 Şubat 2017 Cuma

Hayat Şarkısı 42.Bölüm

Oysaki öldüğüne kendimizi inandırmış, dünya bir pislikten temizlendi demiştik… Ama gel gör ki yine bir yolunu bulmuş, kurtulmuştu. Cem’i gördüğünü söyleyen Melek’in herkes halüsinasyon gördüğünü, hastalığından ileri gelen bir durum olduğunu düşündü fakat öyle değildi… Bu gelecek bölümde daha da netleşecek gibi. 

Hülya ve Kerim’in bol bol atışmasını izledik. Kerim yaptığı hataları görmeye ama aynı zamanda o hataları tekrarlamaya devam etti. Aslında Mahir çok güzel söyledi… Karşı koymayı bırak, sakinleş dedi. Dünyanın akışına ayak uydur ve en önemlisi kalbinin sesini dinle. Böylesine deli divane aşıkkeninsanlar ne kadar çok meyilli yanlışlıklar denizinde boğulmaya…

Hülya ve Kerim o kadar çok konuşuyorlar ki – aynı zamanda etrafındaki sesler de cabası – kendi gürültülerinden ve etraftaki seslerden birbirlerini duyamıyorlar. İki inatçı keçi ve dilin kemiği yok. Önce söylüyorlar sonra pişman oluyorlar. Hülya kendi ayaklarının üzerinde yol alabilmek için bir çözüm arıyor. Üç tane çocuğu var ama aslında bir çocuk gibi… Kimlikleri masanın üzerine koymuş kara kara düşünüyor, bir çıkış yolu arıyor. Çünkü zaman geçiyor, çocuklar büyüyor. Bahar, annesini teyze olarak biliyor. Mehmet, annesi olarak Hülya’yı bilse de kimliğinde Filiz’in adı yazıyor. Öyle bir girdabın içinde Hülya labirentte dönüp duruyor. Güçlü olmaya çalışmıyor, bence Hülya hep güçlü bir kadın oldu. Sorun Kerim’de. Onun böylesine güçlü olabilmesine hem hayranlık hem de kıskançlık duyuyor. Hülya’yı kaybetmekten korkarken yaptıkları onun yaptığı yanlışlarda daha da dibe batmasına neden oluyor aslında. Hülya’nın bu güçlü duruşundan dolayı onu tamamen kaybetmekten korkuyor ve yanlışa düşüyor.

Aslında Hülya’ya da kızıyorum, Melek için sarf ettiği o sözlerden dolayı… Melek ne olursa olsun gerçekten fedakarlıkyapmış bir kadın. Hülya için hayatından, yaşayacaklarından vazgeçmiş ama Hülya bazen acımasız davranıyor. Hani dedi ya “Ağlayamıyorum” diye… O yıllardır içinde biriktirmiş olmanın verdiği yüktür. Yüreğinde öyle bir yük biriktirmiş ki artık dayanamıyor… Dayanamadığı için bu hale düşmedi mi zaten? Evet, güçlü olmalıydı belki ama olamamışsa bu onun suçu değil. Hülya’yı bir kenara atmamış, aksine kendi yaşayacaklarından bertaraf edip hayatını Hülya’ya, Bahar’a adamış. Tam mutlu olacağım dedi, hayat Hüseyin’i karşısına çıkardı ama O da Araf’ta kalmışlığın bedelini hem kendine hem Melek’e ödetti. Aslında yaraları aynı yerden... İnsanlar birbirlerini yara izlerinden tanırlarmış, onlar da birbirlerini böyle buldular. Fakat Hüseyin duyduğu suçluluktan belki de tam olarak Melek ile bir şeyler yaşayamıyorlar. Her şey yarım kalıyor ve onlar yine mutlu olamıyorlar. Hüseyin, Melek’in yaşadıklarına daha fazla dayanamamasından dolayı kendini suçlu hissediyor. Aslında her şey için kendini suçlu hissediyor.

Herkes Hüseyin’in bu halinden endişe duyuyor haklı olarak ve bir gece vakti korkulan oluyor ama neyse ki Atıf yanındaydı ve bu defa ucuz atlattı.

Hülya ve Kerim’e geri döndüğümüzde tam bir şeyler yoluna girecekmiş gibi oluyor fakat inatları ve o bitmeyen gururları her seferinde onları iyice çıkmaza sürüklüyor. Kerim, ben kararlıyım boşanmayacağım dedi ama sonunda Hülya’nın aklına ekilmiş olan şüphe tohumları onu bu fikrinden vazgeçirdi. Sorduğu soru ve duyduğu şüpheden dolayı sonunda Hülya, bundan dolayı verdiği karardan da Kerim bir hayli pişmanlık duyacak gibi, ki sonlarda gözlere yerleşmiş o pişmanlık kendini belli etti hemen. 

Ne olursa olsun o aralarındaki git gelleri, birbirlerinden kopamayışları, dönüp dolaşıp birbirlerine tutunmaları çok güzel bir durum ve onların birbirlerinden asla kopamayacaklarını gösteriyor. İlişkiler pamuk ipliğine bağlıysa kopmaya meyillidir elbette… Fakat Hülya ve Kerim’in ilişkisi, aralarındaki bağ çok güçlü ve onlar ne kadar inkar etse de kopamaz. 

Son olarak Bayram Cevher’in babacanlığı… Hatice hala eve dolandırıcıları doldurunca cezası da çok güzel kesildi. Hele ki verilen cezanın geri dönüşü çok güzeldi. 

Cem’in geri dönüşü ise hiç iyi olaylara gebe değil bu aşikar, ki Hüseyin’in başına gelenler bunun bir nevi fragmanıydı. Sonunda Hülya’nın karşılaştığı sürpriz de asıl filmin başlangıç anonsu olsa gerek. 

Umarım bu sefer hak ettiğini bulur ve daha fazla zarar vermeden yaratmaya çalıştığı pislikte boğulur.

Sevgiyle, sağlıcakla kalın.

Frezya


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder